T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 ŞUBAT 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Turgut KOLOĞLUGİL

Puan değil prestij

Türkçe'de güzel bir söz vardır... "İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş" derler. Bu sözü dünkü maç ve Beşiktaş için söylersek kimse alınmasın ve kızmasın. İsmet Arzuman'ın çok tartışılacak penaltı kararı Beşiktaş'ı galibiyete ve üç puana götürdü. Burası vurgulanması gereken ilk nokta.

Şimdi işin esasına geçelim. Beşiktaş galibiyeti "haketmedi" dersek de doğruyu söylemeyiz. İyi, güzel değil ama büyük mücadele örneği gösterdiler. Aslına bakarsanız, siyah-beyazlıların artık yapacakları tek mücadele var. O da kaybedilen takım şahsiyetinin geriye alınması. Kimse söyleyemez ki, Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye yetişme gibi bir şansı ve iddiası yok. Öyle ise, artık kaybedilen şahsiyetin geriye alınması.

Beşiktaş bunun bilinciyle mücadele etti. İyisiyle kötüsüyle kazandı. Çünkü hem sahada, hem de puan cetvelindeki değer ne yazık ki, sıfırın altına inmişti.

Gençlerbirliği maçının ilk yarısında Beşiktaş'ın bariz üstünlüğünü izledik. Geri dörtlünün önünde adeta çakılı oynayan orta sahanın bu kez kafasını şöyle bir kaldırıp da rakip kaleye gidişine, gol pozisyonları hazırlayışına şahit olduk. Sağ kulvarı kullanan Ali Tandoğan, sol çizgide oynayan Mehmet, kanat ataklarını başlatan futbolcular oldılar. Sakatlanan genç Mehmet'in yerine giren İbrahim Üzülmez'in de aynı karakterdeki bir futbol yapısını izledik. Gençlerbirliği galibiyetini Beşiktaş'a kazandıran en etkili bölgenin orta saha olduğunu iç rahatlığıyla söyleyebiliriz. Oynar mı, oynamaz mı tartışmalarının ayyuka çıktığı bu günlerde Sergen, tabir yerinde ise canını dişine takarak arkadaşlarına pozitif enerji verdi.

Karşılaşmanın ikinci yarısında herşey terse döndü desek yalan sayılmaz. Saldıran, gol kovalayan Beşiktaş belki de "aman bir tatsızlık olmasın" düşüncesiyle oyunun hızının kesilmesini tercih etti. Hal böyle olunca da Gençlerin beraberlik golü pek de geç kalmadı. Santraforsuz oynayan Beşiktaş o penaltı golüne sığınıp üç puanı hanesine yazıverdi. Ancak başta İbrahim Akın'ın ne iş yaptığını hiç mi hiç anlamadık. Geri dörtlüsü aynı çizgide oynayan ve geçilmesi çok kolay bir hat gibi gözüken defansın daha ağır maçlardan tek gollle çıkacağını söylemek mümkün değil.

Öyle ise, prestij mücadelesinin yapıldığı Süper Lig'de Beşiktaş'ın aklını daha da başına alması gerekiyor. Bunu bilip öyle oynamak zorundalar.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi