T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 ŞUBAT 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fatma Karabıyık BARBAROSOĞLU

"Manevi kız" olmanın konforu ve sorumluluğu

Onu hiç görmemiş olsaydım, biraz sonra okuyacağınız satırları da hiç yazmazdım. Ama onu gördüm. Evet sadece gördüm. Atatürk'ün manevi kızı olarak nasıl bu kadar boş kalabilmiş olmasına şaşırarak üstelik. Bayrampaşa Belediyesinin 90'lı yılların sonunda düzenlemiş olduğu bir programdı: "Yüz başarılı kadın" ."Başarı", daima tırnak içine hapsedeceğim bir kelime. Çünkü başarı kelimesi fazlasıyla melez bir kelime.Yeri yurdu, aidiyeti ve bağlı olduğu bir değer yok.Yolların ya da yılların nasıl geçilip harcandığından, ya da kimin için/ne için harcandığından bahsedilmeden, "varılan yer" e odaklandığı için.

Post-modern dönemde, başarı çoğu defa "tanınırlık" ile eş değer. Buna göre hiçbir şey üretmeyen, hiçbir şey için emek ve sabır göstermeyen, tek özelliği skandallar yaratarak, adını medyada en çok geçiren biri, şöhret sahibi olarak "başarılı" sayılıyor.En tipik örneği "oteller zincirinin varisi" diye anılan, Fransa'nın başkenti ile adaş olan bir kadın.2005 yılında adından en çok bahsettiren kadın olarak "başarısı" Türkiye'deki en ciddi gazeteler için bile "haber değeri" taşıdı.

Ülkü Adatepe, Atatürk'ü tanıtmak ile ilgili olarak çağırıldığında verebileceği hiçbir şey yok. Hiçbir şey anlatamıyor düne ve manevi babasına dair. Bunda şaşılacak bir şey yok.Çünkü geçmiş de bugünden geriye doğru kurulur. Hatıralar bugünden geriye doğru inşa edilir. Ama Ülkü Adatepe'nin bugünü yok. Kendisine isim ,sıfat ve rütbe olarak "Atatürk'ün manevi kızı olmanın dışında bir nitelik kazandıramamış çünkü.Konuşması ve birikimi insanda hayal kırıklığı yaratıyor.Benim kuşağım ve benden öncekiler bu hayal kırıklığını iyi bilir.Ta ilk okul birinci sınıftan itibaren, "Küçük Ülkü"nün resimlerine tanık bir kuşak olarak... Şimdi, manevi babasını "beni çok şımartmıştı" dan öte bir cümle kuramayarak anlatamaya kalkan 74 yaşındaki "küçük" Ülkü'ye muhatap olmak... Küçük Ülkü'nün "Bana araba almaya mecburlar" ifadeleri ile,Latife hanım'ın kendinde saklı sükutu ya da, Osmanlı'nın son üyelerinin tevazusu, mukayese edilmeyecek kadar ayrı gezegenlere ait .

Bu satırları yazarak esasında "Manevi kız" a bir başka açıdan katkı yaptığımın farkındayım.Antitürbanistler, hiçbirşey üretmeyen, üretmek gibi bir derdi olmayan, ama şık giyinmek ve rahat yaşamak için kendisine bahşedilmiş olan beş milyar (beş bin YTL)ı az bulan, araba, koruma isteyen Ülkü Adatepe'nin haklarını canhıraş bir şekilde savunmaya geçeceklerdir. Hele de "hükümete yakın gazetenin" köşe yazarı da, bu hiçbir şey üretmeyen "manevi kız"a eleştirel bir yaklaşım sergiledikten sonra...

Adatepe ve eşinin zamanlaması mükemmel. İsteklerini Ak Parti iktidarında dile getirdikleri için. Nuriye Akman, hakikaten, Zaman gazetesinde tarihi bir görevi yerine getirmiş."Küçük Ülkü"nün asla büyümek istemeyen ruh halini kelime kelime resmettiği için. Bu resim bize çok açık ve net olarak "Atatürk"ü anlatmaya ve yaşatmaya talip olanların, ne kadar da kendilerini anlatmaya ve yaşatmaya talip olduklarını doğrudan ve net olarak gösteriyor.Röportaj boyunca kayda değer tek bir cümle "manevi baba"ya karşı...? Yok öyle bir cümle."Manevi baba" anlatılırken de, kendini merkeze alıp, isteklerine,tutkularına yer açma çabasının tekrarından ibaret koca bir sayfa.

Ülkü Adatepe'nin "Bana araba almaya mecburlar" cümlesi ile çerçeve içine aldığı resim, "Atatürkçü"lüğü rant kapısı, lüks tüketim malzemesi haline getirenleri gösteriyor. Ülkü "küçük" olduğu için araba isteğini çocuksu bir hırçınlıkla açık açık söylüyor.Ya "büyüklerin" kendi tutkularını,hırslarını saklamak için kullandıkları "Atatürkçülükleri"!!! Gerçekten Mustafa Kemal'e saygısı olanlar, "manevi kız"lığın şöhretini 74 yılda hala tüketememiş olan bu kadıncağızın, "lüks yaşamak benim hakkım" diye bağıran sesinden, gençlerin ve çocukların kulaklarını korumak için tedbir alır.Bu tedbir için, Latife Hanım'ın defterlerinin gün yüzüne çıkarılması başlangıç olabilir mesela


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi