T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 21 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
Velhasıl olmuyor. Tarihten bahseden, tarihe yaslanan, ya da-hatta tarihi sadece dekor olarak kullandığı özrüyle önünüze getirilse de, kabahatinin büyüklüğü o özrü bir anda geçersiz kılıveren filmler sayesinde bir kez daha anlaşılmış bulunuyor ki, Türkiye'de sinema sanatı geçmişe haksızlık etmekten geri duramıyor. Ne ki, sevimliliğiyle izleyicinin gönlünü almış olsun. Son örnek olarak, Ezel Akay'ın çektiği Hacivat-Karagöz Neden Öldürüldü? adlı filmden bahsediyoruz. İlk çalışması Neredesin Firuze'de tül gibi uçuşan bir 'tarz'la ortaya çıkmayı başaran, ama bu kez yine aynı gerekçeyle yani, "masalsı"lıkla, önüne ardına bakmadan kendi kurgusunu önünüze sermesine rağmen aynı standardı yakalamakta zorlanan yönetmen, yakası açılmadık küfür ve argolu rüşvetçilerden, üçkağıtçılardan, yalancılardan, çapulculardan, vergiden 'yırtmak' için Müslüman olanlardan müteşekkil bir 14. yüzyıl Bursa'sı seriyor önünüze. Ama ne Bursa... Kadıyla işbirliği yaparak devlet gücünden güç tırtıklamak isteyen hükümran kadınlar mı istersiniz, fırsatçı, rüşvetçi ahiler mi? Hani, zihninizi sıfırlayarak baksanız manzaraya, o dönem Bursa'daki tek dürüst insanın Karagöz olduğunu düşünmekle büyük hata etmiş olmazsınız. Filmdeki bütün bilgi yanlışlığı ve abartıyı 'masalsı'lığa bağlayıp geçmeye karar verseniz de, olmuyor, inanç ve iman tohumundan serpilen bir devletin hikayeleri hatıra gelince: Rivayet odur ki, adı sonradan Söğüt'te temelini attığı İmparatorluğa verilecek olan Osman Bey, Şeyh Edebali'nin kızı Mal Hatun'u istemeye gittiğinde, -Bkz. Devlet Ana- kalacağı odada asılı duran Mushaf'a saygısızlık olmasın diye gün ağarana dek ayakta bekler. Gelgelelim böylesi zatın oğlu olan ve dini hassasiyetler konusunda babasıyla yarıştığı, belgelerle bugüne gelen Orhan Bey, Ezel Akay'ın filminde ise, cinsellikten delireyazmış bir barbara kesiyor. Ragıp Savaş, rolünden her nasılsa Türk usulü bir "Conan" çıkarıyor. Ama Haluk Bilginer işin içinde, o ayrı. Masal gibi oynuyor, filmin tek masalı, giderek efsanesi oluyor, başka konu. Ama ne O, ne de dur durak bilmeyen oyuncu cümbüşü, koskoca bir konsepti kurtarmaya yetmiyor. Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?, Ezel Akay'ın önceki filmine göre vasat kalıyor, bu yüzden ne çok seviliyor, ne de nefret uyandırıyor. İçine kaçmak isteyeceğiniz masallar anlatan filmler vardır bir de... Ya sevgi ya da nefret uyandırır. Aradan konuşmaz. Yüzünüze söyler diyeceğini. Sözünü sakınmaz ve dobralığın büyüsüyle tütsülüdür. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Film Festivali'nde gösterilen Kamikaze Kızları da bunlardan biriydi. Giderek parlayan Uzakdoğu Sineması'nın alamet-i farikası olarak, baktığı herşeyi sarıp sarmalayıveren şefkati, dünyaya dair sonsuz merakı ve insana hayranlığının hepsini birden duyumsayabileceğiniz bir film Kamikaze Kızları. Doğulu masal kipine yaslanırken, Batı'nın hikaye anlatıcılığını es geçmeyen bir dille sunulan filmde, "teenager" çağlarında iki genç kızın dostluğu anlatılıyor. Japonya'nın sıkıntı dolu gençliği üzerine konuşan filmde, ancak bir masalda karşınıza çıkabilecek büyü hissiyle çarpışmamanız mümkün değil. Fırfırlı elbiseli Momoko ile motosiklet çetesi mensubu asi kız Ichiko'nun dostluğu. Pastel renklerden ödün vermeden birçok görsel tarzı buluşturan garantisiz bir absürd. Benzersiz bir sinema duygusu sunduğu, sürüklenmediği sürüklediği için çok iyi. Bu yüzden ya çok sevilesi ya da nefret edilesi.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |