T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Sevgi ahdi

Beyrut'dan sonra artık Hıristiyan, Musevi ve Müslümanların birleşebilecekleri ortak değerler olamayacağı görüşü doğrulanmış mıdır? Kanaatimce aslâ! Bugün Yeryüzü'ne hâkim olmaya aday görünen neocon ittifakı bizi aldatmasın! İncil'deki iki canavar, bu ittifakın tarafları olan sözde Musevîler ile, sözde Mesihîler'dir. Fakat canavar ülkesinden gelen azınlıkta da kalsa, güçlü dost sesleri vardır. Noam Chomsky'e selâm!

Beyrut; artık "lâf ola beri gele!" dialogları ile vakit geçirmemek gerektiğini, artık derhal bir ırkın değil bütün insanlığın mutluluğu için "sevgi ahdi"nin gerçekleştirilmesi ve uygulamaya geçirilmesi gereğini göstermektedir. Beyrut'un hali ortada iken, Abant'ta mükellef kahvaltı ve öğle yemeklerinden sonra basan rehavet içinde, amaç birliği olmayan insanların sohbetinden ancak kabak çekirdeği doğacağı ortada idi. Esasen ilk Abant toplantısından sonra derhal -rehîne almak dahil- bu toplantıların sevgi ve adalet açısından hiçbir işe yaramaması için gerekli önlemler perde arkasında alınmıştır. Abant toplantıları; Neocon İttifakı'nın "ruhu" ile düzenlendikçe, artık hiç değilse zararsız ve yararsız bir boş zaman faaliyeti olmaktan çıkacak, yararlı ve zorunlu olan, Allah rızasına uygun olan (Âl-i İmrân, 3/64) "Sevgi ahdi"nin de, Neocon ittifakının "uyuşturarak saldırma" tertiplerinden ve tedbirlerinden birisi olduğunun sanılmasına yol açacaktır. Noam Chomsky'nin katılmadığı bir Abant toplantısı, "Hazım Saati Rehavet Bildirileri" yayımlamaktan başka ne yapabilir? Bu gibi toplantıları düzenleyenlerin "iyi niyet"ini biliyorum, fakat iyi niyet gaflete dönüşmemelidir. Sevgili Harun Tokak/Bu sokak çıkmaz sokak! Neocon ittifakının tarafı olan çevrelerle aslâ "sevgi ahdi" yapılamayacağı şüphesizdir. Bunun için de bu ittifakın taraflarını iyi tanımak ve ittifakın bir tarafı olan "yeni-sadukîler"i, materyalist ve ırkçı bir kin öğretisini Yahudilik sananları Noam Chomsky çizgisindeki Yahudilerle karıştırmamak gerekir. Bunun gibi, meselâ örneklerine Avrupa'da -az da olsa- rastladığımız insaflı ve dürüst Protestanları, Katolikleri, Ortodoksları, Şark kiliseleri mensubu Hristiyanları da götürü ve genel bir hükümle neocon-dragon ittifakının tarafı olan sözde Hristiyanlarla aynı "kategori"ye koymamalıyız. Nüfus kâğıdında Müslüman görünen bir alay "beşer", ittifaka taraf olmaya bile lâyık görülmediklerini bile bile, canavar ittifakının ayak işlerini yapmaya talip olarak bundan kendileri için büyük bir onur (!) ve övünme payı çıkarmıyorlar mı? Bu gibilerin varlığına bakarak arada şaka kabilinden "harda müselman görürem, gorhuram!" desek bile, İslâm'dan ayrılma, İslâm'dan ümidi kesme gibi ahmaklığın en korkuncuna düşüyor muyuz? Şu halde Beyrut'tan yükselen toz dumanı fırsat bilerek kurt kisvesinde ortaya çıkan sansarcıklar, bilerek bilmeyerek, neocon ittifakının hedef gösterdiği Hristiyan topluluklarına saldırırken, bu ittifakın taraflarını tanımaya gelince niçin devekuşu siyaseti ile derhal başlarını kuma sokuyorlar?

Bu canavar ittifakının sözde Hristiyan kanadı; Katolik Kilisesi'ni, Opus Dei'yi, Papa'yı, korkunç bir canavar suretinde resmeder ve bir "Yeryüzü Canavarı"nın Papa olduğunu söyler. Kontenjanda ikinci yer de İslâm için sürekli "reservè" edilmiştir. Oysa bu ittifakın taraflarının, Arz'ı yok etme pahasına, Arz'ın tümünün hakimiyetini ele geçirme hırsına kapılan canavarların ta kendileri olduğunu anlamak için vasat seviyenin de biraz altında bir zekâ yeterlidir. Silme ahmak olanlara da, neocon ittifakının ayak işleri ve şakşakçılığına gönüllü-fahrî veya gönüllü-asgarî ücretli olarak talip olanlara da bunu anlatamazsınız.

Beyrut'dan dumanlar ve Beyaz Saray'dan kahkahalar yükseliyorken, "dün kahkahalar yükseliyorken evinizden/Bendim geçen ey sevgili sandalla denizden" beytine uygun olarak sandal safasına çıkmaya ve başkalarını sandaldan rahatsız etmeye meraklı olan kimseler, bu kez de bulanık suda balık avlamaya çıkmışlar ve yine "neocon ittifakı"na karşı değil, Ortodoks Patrikhanesi'ne karşı milletimizi uyarmışlar.

Abant toplantısında Prof. Dr. M. Bekâroğlu'nun isabetli uyarılarını hiçbir gazetede okuyamamıştım. Nasreddin Hoca'nın hanımının "bizim gibi yoksulların kimi olacak? Hoca da öldüğünü yine kendisi gelip haber verdi" sözünü hatırlatır biçimde, yine kendi kaleminden Gerçek Hayat'ta okudum. Aynı dergi nüshasında da yine bir de "bulanık suda balık avlama ve gerçek tehlike karşısında hedef şaşırtma" muhaveresi vardı!

Herhalde bazı vatandaşlarımız Neocon ittifakının taraflarının ve dolayısı ile Beyrut'u bombalayanların Chomsky-Bartholomeos olduğuna inanacak kadar gafiller! Yazık!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi