T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 27 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE | ||
|
Ortadoğu'da Hamas ve Hizbullah gibi silahlı örgütler İran, Suriye, Lübnan ve Filistin'in işine geliyor. Bu ülkeler devlet olarak yapamadıkları meydan okumaları ve çatışmaları örgütler üzerinden yapabiliyorlar. Filistin ve Lübnan'ın zaten yarım günlük savaş kabiliyetine sahip devlet güçleri var. Suriye ve İran ise güç dengelerindeki pozisyonlarını koruyabilmek için silahlı örgütlerin eylemlerini bir araç olarak destekliyorlar. İsrail, Suudi Arabistan, Irak ve kısmen Ürdün bu örgütlerden çok hoşnut değil. Çünkü bu örgütler hem rejim muhalifleriyle iş tutuyor, hem de onlara göre "radikalizm"in sembolü durumundalar. İran-Suriye karşısında Suudi Arabistan siyaseten de bu örgütlere karşı pozisyon almak durumunda. Örgütlere karşı olan ülkeler ile ABD'yle müttefik olan ülkeler de tabii ki aynı ülkeler. Hem kendi iç dinamikleri hem de ABD'yle olan ilişkileri bunu gerektiriyor. Bu yüzden el-Kaide'nin vurduğu ülkeler arasında Ürdün ve Suudi Arabistan da var. ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'ın sözünü ettiği "yeni Ortadoğu" işte bu "radikal rejimler ve radikal örgütler"le mücadele anlamını taşıyor. Rice'in "barış kuvvetlerini ve demokrasi"yi güçlendirmekten kastı, müttefik rejimleri ve bölgedeki ABD-İsrail kuvvetlerini güçlendirmek...Rice, "Aşırı güçlerin her istediklerinde roketlerle masumları esir alabildiği eski duruma geri dönemeyiz" derken de, bölgedeki siyasi tabloda artık muhaliflerin eli kolu olan örgütleri temizlemek, muhalif rejimleri devirmenin önkoşuludur demek istiyor. Çünkü ne zaman İsrail Filistin'de masum sivilleri bombalasa Hamas karşılık veriyor, ne zaman İsrail Lübnan topraklarına girip evleri yıksa, Hizbullah füze atıyor. Yani İsrail gönlünün istediği gibi ortalığı yakıp yıkamıyor. O halde İsrail'in önünün açılması, örgütlerin temizlenmesine bağlı. Hizbullah ve Hamas'ın İsrail'e direnen tavrı bölge halkları nezdinde itibar kazanmasına sebep oluyor. Bunun siyasete yansıması da son dönemde hissedilmeye başladı. Hamas'ın Filistin'de iktidara gelmesi bu sürecin bir sonucudur. Ancak burada silahlı örgüt olmak ile siyasi parti olmak arasında yaşanan paradoks da giderek aşılması daha zor bir soruna dönüşüyor. ABD'nin Yeni Ortadoğu dediği aslında İsrail'in rahat at oynatacağı ve hak hukuk tanımadan istediğini yapabileceği bir Ortadoğu gibi görünüyor. ABD'nin demokrasi getirme söylemi Irak'ta kendisini bitirdi. ABD'nin İsrail'in çıkarlarını korumak için nasıl bir Ortadoğu tasarladığını önümüzdeki günlerde daha iyi görecek ve tüm bu tantananın kaçırılan İsrail askeriyle hiçbir ilişkisi olmadığını da zamanı geriye doğru okuduğumuzda daha iyi anlayacağız.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |