T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasin DOĞAN

Rice'ın yeni Ortadoğu'su...

Ortadoğu'da Hamas ve Hizbullah gibi silahlı örgütler İran, Suriye, Lübnan ve Filistin'in işine geliyor. Bu ülkeler devlet olarak yapamadıkları meydan okumaları ve çatışmaları örgütler üzerinden yapabiliyorlar.

Filistin ve Lübnan'ın zaten yarım günlük savaş kabiliyetine sahip devlet güçleri var. Suriye ve İran ise güç dengelerindeki pozisyonlarını koruyabilmek için silahlı örgütlerin eylemlerini bir araç olarak destekliyorlar.

İsrail, Suudi Arabistan, Irak ve kısmen Ürdün bu örgütlerden çok hoşnut değil. Çünkü bu örgütler hem rejim muhalifleriyle iş tutuyor, hem de onlara göre "radikalizm"in sembolü durumundalar.

İran-Suriye karşısında Suudi Arabistan siyaseten de bu örgütlere karşı pozisyon almak durumunda. Örgütlere karşı olan ülkeler ile ABD'yle müttefik olan ülkeler de tabii ki aynı ülkeler. Hem kendi iç dinamikleri hem de ABD'yle olan ilişkileri bunu gerektiriyor. Bu yüzden el-Kaide'nin vurduğu ülkeler arasında Ürdün ve Suudi Arabistan da var.

ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'ın sözünü ettiği "yeni Ortadoğu" işte bu "radikal rejimler ve radikal örgütler"le mücadele anlamını taşıyor.

Rice'in "barış kuvvetlerini ve demokrasi"yi güçlendirmekten kastı, müttefik rejimleri ve bölgedeki ABD-İsrail kuvvetlerini güçlendirmek...Rice, "Aşırı güçlerin her istediklerinde roketlerle masumları esir alabildiği eski duruma geri dönemeyiz" derken de, bölgedeki siyasi tabloda artık muhaliflerin eli kolu olan örgütleri temizlemek, muhalif rejimleri devirmenin önkoşuludur demek istiyor.

Çünkü ne zaman İsrail Filistin'de masum sivilleri bombalasa Hamas karşılık veriyor, ne zaman İsrail Lübnan topraklarına girip evleri yıksa, Hizbullah füze atıyor. Yani İsrail gönlünün istediği gibi ortalığı yakıp yıkamıyor. O halde İsrail'in önünün açılması, örgütlerin temizlenmesine bağlı.

Hizbullah ve Hamas'ın İsrail'e direnen tavrı bölge halkları nezdinde itibar kazanmasına sebep oluyor. Bunun siyasete yansıması da son dönemde hissedilmeye başladı. Hamas'ın Filistin'de iktidara gelmesi bu sürecin bir sonucudur. Ancak burada silahlı örgüt olmak ile siyasi parti olmak arasında yaşanan paradoks da giderek aşılması daha zor bir soruna dönüşüyor.

ABD'nin Yeni Ortadoğu dediği aslında İsrail'in rahat at oynatacağı ve hak hukuk tanımadan istediğini yapabileceği bir Ortadoğu gibi görünüyor. ABD'nin demokrasi getirme söylemi Irak'ta kendisini bitirdi.

ABD'nin İsrail'in çıkarlarını korumak için nasıl bir Ortadoğu tasarladığını önümüzdeki günlerde daha iyi görecek ve tüm bu tantananın kaçırılan İsrail askeriyle hiçbir ilişkisi olmadığını da zamanı geriye doğru okuduğumuzda daha iyi anlayacağız.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi