T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 TEMMUZ 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Kandil Dağı'nın peşinde koşarken gerçekleri görmemek

Bütün dünya ABD'nin İsrail eliyle genişletmeye başladığı savaşla ilgilenirken Türkiye Kandil Dağı'nın peşinde.

PKK'ya karşı sınır ötesi operasyon yapılması için ABD'ye ricacı olmaya devam ediyor.

Bu arada, Washington'da İsrail'i Hizbullah'a karşı korumak amacıyla Lübnan'ın güneyine yerleştirilmesi ögörülen barış gücüne Türkiye'nin de asker göndermesi meselesi konuşuluyor.

Türkiye'nin Kandil Dağı takıntısından yararlanmak isteyen güçler acaba bu iki mesele arasında bir irtibat kurmaya hazırlanıyor olmasınlar?

Belki de bu amaçla olsa gerek, pompalanan haberlere bakılırsa, Irak'ın Kürt Cumhurbaşkanı Talabanı, ABD Başkanı Bush'ın da israrları üzerine Türkiye'yi memnun edecek bazı kararlar almış ve bunları da Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği Maslahatgüzarı'na bildirmiş.

Talabani, Ankara'nın talebi üzerine, Irak İçişleri Bakanlığı'na tebligat göndererek

PKK'nın Irak'ta faaliyet gösteren partileri olan 'Demokratik Çözüm Partisi' ile 'Demokratik Yapı Partisi' nin kapatılmasını istemiş.

Tebligatta, her iki partiye ait Bağdat, Kerkük, Musul ve Erbil'de bulunan parti büroları ile Bağdat'taki 'Öcalan Kültür Merkezi'nin kapatılması da yer alıyormuş.

Talabani bunu yapmış olabilir. Ankara bunu zaten birkaç yıldır istiyordu. Muhtemelen şimdi bu taleplerin yerine getirilmesinin pratik bir sonucu da olmayabilir.

O bölgede her an başka bir örgütlenme gerçekleştirilebilir.

Bunlar o kadar ciddi şeyler değil.

Talabani başka bir şey daha vaad etmiş:

Gönderdiği tebligatta Talabani, Türkiye'de işledikleri suçlardan dolayı aranan PKK'nın 20 kişilik lider kadrosunun yakalanmasını istemiş ve şunları söylemiş:

"Yerleri, hangi bölgelerde hareket ettikleri, kod adları belli. Tutukladığınızı bize bildirin ve bizden iade talebi için işlemleri başlatmamızı isteyin. Biz anında gereken işlemleri yerine getiririz. Lider kadroya darbe vurulmasından sonra örgüt içinde ciddi bir çözülme başlayacaktır."

Bu sözlerden, zorlanırsa belki bir işbirliği mesajı çıkabilir ama asla sınır ötesi operasyonlara yeşil ışık çıkmaz.

Hatta Irak'ın ve Kürdistan Bölge Yönetimi'nin fiili operasyona karşı olduğu ve bunu engellemek için bu tür tedbirleri öne çıkarttığı söylenebilir.

Bunlardan birincisi, PKK'nın partileri meselesi, çok önemli değildir ve onların kapatılması PKK'yı hiçbir şekilde zayıflatmaz. İkincisi, yani liderlerin yakalanması meselesi ise, sanıldığından daha güç bir iştir ve Kuzey Irak Kürt yönetimi Irak'ın merkezi güçlerinin hiçbir şekilde bölgeye girmelerine razı olmaz.

Kürtlerin kendi silahlı güçleriyle de bu işe girişeceği ise kuşkuludur. Kürt yönetimi Kuzey'de istikrarı bozacak herhangi bir sorun çıkmasını istemez..

PKK'yla çatışmaya girmek demek Kuzey'de istikrarın bozulması demektir.

Kaldı ki, lider kadrosu yakalansa bile PKK'nın ortadan kalkmayacağının en önemli örneği Öcalan'dır. Öcalan yakalandığı halde örgüt devam etmektedir.

Görüldüğü gibi, Türkiye işin esası ile uğraşacağına boş işlerle uğraşıyor.

Meselenin kökleri Türkiye sınırları içinde olduğu halde meselenin çözümünden kaçıldığı için bu Kandil Dağı operasyonunda israr ediliyor.

Aynı şekilde, meseleyi çözmemek için israr edildikçe de Kandil operasyonu 'olmazsa olmaz' bir ulusal onur meselesi haline getirilmek isteniyor.

Tabii Türkiye'de operasyon için ısrarcı olanların bu gerçeklerin ayrımında olduğu muhakkak. Bu nedenle asıl amacın, sınır ötesinde artık bütün kurumlarını yerleştirmiş ve fiilen bağımsız olan Kürdistan'a yönelik olduğunu artık biliyoruz.

Fakat bu noktada da Türkiye yine imkansızı gerçekleştirmek için uğraşıyor.

Irak'tan gelen haberler, ABD'nin artık Irak'ta bir iç savaşı önlemeye çalışmadığını gösteriyor. Gelişmeler, Bush yönetiminin yakın bir gelecekte ABD askerlerini önce Şii ve sonra da Sünni bölgelerden Irak'ın Kuzey'ine, istikrar ve güvenlik içindeki Kürt bölgesine çekebileceğini gösteriyor.

Kürtler'in bundan memnun olacağını söylemeye bile gerek yok. ABD askerlerinin bir yandan Kürtleri Araplara karşı, bir yandan da Türkiye'ye karşı koruyacağına, hatta bu sayede Türkiye'nin desteğinin sağlanacağına inanılıyor. Tabii orası Ortadoğu, ilerde neler olur bilinmez.

Yalnız böyle bir gelişmede tabii ki PKK, daha doğrusu Türkiye'nin Kürt meselesi de başka bir biçimde çözülmek durumunda olacak. Türkiye Kandil Dağı diye tutturacağına, sınır ötesindeki gelişmeleri iyi değerlendirip kendi meselelerini biran önce çözüm yoluna sokmalıdır. Kendi dışındaki güçler ve gelişmeler çözümler dayatmadan.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi