T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Önce bu hastalıkları tedavi etmek gerekiyor

Türk Deniz Kuvvetlerine ait bir feribotun, Lübnan'a gidip oradaki Türkiye vatandaşlarını tahliye etmeleriyle ilgili haberleri hatırlıyorsunuz.

O haberlerdeki hamasi üslup ve o onların sunuluşundaki militarist yaklaşım, birçoğunuzu mutlaka rahatsız etmiş olmalı.

Nitekim bu meseleye değinen yazar arkadaşlarımız da oldu.

Bu üslup Türkiye medyasının başına musallat olmuş en tehlikeli hastalıklardan biri…

Birkaç yıldır yükseltilen ve malum odakların 'milli dalga' dediği, linççiliğe kadar giden milliyetçiliğin, insanların 'ulusal gururlarının okşanması' kılıfına büründürülüp köpürtülmesine yol açan sakat bir iş bu.

Günlerce medyayı işgal eden, 'Türk komandolarının koruduğu feribotla ilgili haberleri geçtiğimiz günler başkaları da izledi.

Bir iki tanesini ayırdım. Bence gazetecilik okullarında da incelense yeridir.

Bir tanesinin başlığı şu:

"Genelkurmay'da Yunan marşı"

Bu başlık öyle bir havada verilmiş ki, sanki "Nasıl olur da Genelkurmay'da Yunan milli marşı çalınır?" sorusu soruluyor.

Başlığa milliyetçi bir hava hakim.

Nitekim haber, bu anlayışı teyid ediyor. Şöyle başlıyor ve sürüyor:

"Türk Genelkurmay'ı, ilk kez bir Yunan Genelkurmay Başkanı'nı ağırladı. Genelkurmay Başkanı Özkök'ü dün Genelkurmay Karargahı'nda ziyaret eden Yunanistan Genelkurmay Başkanı Oramiral Panayotis Hinofotis için tören düzenlendi. Törende, yönetmelik gereği Yunan Milli marşı da ilk kez Türk Genelkurmayı'nda çalındı. "

Ee,çalınmış da ne olmuş yani? Bu rutin bir şey değil mi? Eğer Genelkurmay'a bir Yunanistan Genelkurmay Başkanı ilk defa geliyorsa ( Belki haber sadece bu olabilir) Yunan milli marşının ilk defa çalınması da normal sayılmaz mı?

Nitekin haberde bu da belirtiliyor. Ama nasıl? "Yönetmelik gereği olarak" Aman yanlış anlaşılmasın. Adeta "Yönetmelik olmasa çalınmazdı" denilmek isteniyor.

Bu ne biçim bir üslup?

Haberi yazana ve tabii kullanana bakılırsa törende çalınan bazı müzik notalarına ve bunların çalınış tarzına bir çok mesaj sıkıştırılmış. (Sanırsınız ki casusların bu yolla mesajlaştığı bir İkinci Dünya Savaşı filmini izliyoruz)

Benzer törenlerde, iki ülkenin milli marşlarının arkasından konuk ülkeye ait en popüler şarkılar çalınıyormuş, bu defa gazetecilerin beklentisi 'Sirtaki' olmuş. Buna karşılık gazetecilerin bilmediği bir parça çalınmış.

İşte bir mesaj daha. "Aman, sakın kimseler Türkiye genelkurmayının Yunanlılarla fazla samimileştiği zehabına kapılmasın. Araya mesafa koyuyoruz" mesajı!..

Genelkurmay'da yabancı konuklara çalınan parçalar hep gazetecilerin tanıdığı parçalar mı oluyor acaba?

Dahası var: "Konuk ağırlanırken Genelkurmay binası içinde alçak sesle çalınan konuk ülkeye ait müzik de bu defa duyulmamış" Alın size bir mesaj daha.

"Bu konuğu fazla önemsemiyoruz. Kimse yanlış anlamasın" mesajı.

Haberdeki hastalıklı yaklaşımı işaret edip geçelim ikinci örneğe:

Başlık yine malum feribotla ilgili. Bu feribotun kahramanlıkları yazıla yazıla bitmiyor.

"Akdeniz'de ikinci taciz" ( Birincisi bir sivil deniz otobüsüne İsraillilerin taciz ateşi açmasıydı)

Lübnan'dan 1200 Türkiye vatandaşını tahiye eden feribot ( askeri olanı) meğerse ne kahramanlıklar yapmış.

"İsrail botlarının, Deniz Kuvvetleri'ne ait İskenderun feribotuna da telsizle müdahale ettikleri ortaya çıktı. Ancak feribot komutanı, bu tacize onların anlayacakları dilden cevap verip, yoluna devam etti. "

Habere bakın. Neymiş acaba bu 'onların anladığı' dil?

Bu olay, Akçakoca deniz otobüsünün başmühendisinin açıklamalarıyla ortaya çıkmış.

Başmühendis, kendilerine ateş açan İsrail hucümbotlarının İskenderun feribotunu da telsizle taciz ettiğine tanık olmuş.

"İsrail botundan o gemiye (feribota) 'Şu noktada bu şekilde gitmeniz lazım' diyerek seslenildi. Gemi komutanı, 'Ben uluslararası kurallara göre seyrediyorum. Bütün kurallara uyuyorum. Ben emirlerimi sizden değil, Türkiye Cumhuriyeti'nden, amirlerimden alırım' cevabını verdi."

Bu cevap üzerine İsrailli askerler çok kızmışlar. Başmühendisin anlattıklarına göre, "hatta telsizden savaş gemisinin üstüne çok gitmişler".

Ve diyor ki sonuç olarak, "Bu telsiz konuşmalarına bizzat şahit oldum. Komutan doğruyu yapmıştı, göğsümüz kabardı."

Ne var bunda? Gemi komutanı yapması gerekeni yapmış.

Gemi komutanına sorsalardı da muhtemelen aynı cevabı alacaklardı. "Ne var bunda gögsümüzü kabartacak allahınızı severseniz?"

Türkiye medyasına musallat olmuş birçok hastalık var. Bence en önce tedavi edilmesi gerekenler bunlar:

Yani militarizm hayranlığı ve milliyetçilik.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi