T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Osman AKKUŞAK

Sevgili İhsan;

10 Temmuz 2006 tarihli Yeni Şafak'ta "şiir yaz, kurtların dökülsün, mutlu ol, yeter!" başlıklı yazını, cümleleri değiştikçe mahiyet ve renk değiştiren duygular içinde okudum.. "neredeyse üç hafta oldu daha yeni mi gördünüz?" diye bir soruyla karşılaşırsam eğer; "aynı gün okumaya yetişemediğim gazeteleri daha sonraki tarihlerde gözden geçirmek gibi bir alışkanlığa sahip olduğumu, söylemek" bilmiyorum bu soruya cevap teşkil eder mi?

Felsefeci bir şairin, hele senin gibi mûtekîd bir yazarın şiirle felsefe ve îman arasındaki "gel git"leri ve dalgalanmaları, ruhundaki dengeleri bozmadan nasıl, idrakinin sınırları içinde zaptedebildiğini gerçekten merak ettiğimi söylediğim zaman yeni bir şey söylemiş olmadığımın farkındayım... İhsancığım, "mutlu ol yeter!" diyorsun!... şiir şimdiye kadar kimi, hangi gerçek şairi mutlu etmiş ki?.. şiir, şâirin başının belâsıdır.. bir başka deyişle, şair de şiirin elinde bir esirdir..

Meşhur lâftır: matematikçi bir bilgine fevkalâde güzel bir şiir göstermişler; "acaba neyi ispat etmek istiyor?" demiş.. aziz şair, söyle bakalım neyi ispat etmek istiyorsun?.. Bana kalırsa senin sinirliliğin, "acaba ne demek istediğimi anlatabildim mi?" bir başka cümle ile "acaba beni anlayabildiler mi?" kaygısından ibarettir.. buradaki ibarettir sözü yersizdir.. çünkü senin kaygıların, güçlü duyguların bundan ibaret değildir.. asıl çözmek istediğin problem başkadır.. şiirin kendi problemidir bu! kendi duygularını, kendi fikirlerini verirken acaba insana ve kâinata ait gerçekleri yakalayabildim mi, onları dile getirebildim mi; işte insan budur.. kaderim budur.. mutluluk veya mutsuzluk budur, diyebildim mi? insanoğlunun ortak ızdırabını söyleyebildim mi? senin ızdırabın budur!...

Büyük şâir Kısakürek: "şiir, Allah'ı aramaktır" derdi.. ona itiraz edenler; ne yani biz aşk şiiri yazarken, tabiat güzelliklerini, kahramanlığı, büyük ruhları, vatan sevgisini, ülkü ve dâva şiirlerini yazarken Allah'ı mı aramaktayız, derlerdi.. ateist şairlerin Tanrı ile ne alışverişi vardır.. Nâzım'ın, hatta bir dönem Tevfik Fikret'in Tanrı ile ne gibi bir alâkasından bahsedebiliriz, diye konuşmuşlardır.. insana, insan hayatına ait temâlar, acılar, duygular, sorular, gerçekler en sonunda bütün kâinatı kuşatan ilâhî bir kuvvete varıp dayandığına göre, şaire hak vermemek elde mi? şiirin bütün konuları Tanrı'yı aramakta birer merhale, birer kademe değil midir? şikâyetler, ızdıraplar, sevinçler şiir diliyle ifade edilirken, ruhumuzun serzenişleri, istekleri, yakarışları o ilâhî varlığa müteveccih söyleşiler, yönelişler, arayışlar değil midir?.

Sevgili şâir; senin şiirden şikayetini, aslında şiirden mutlu oluşunun bir beyanı bir îtirafı olarak kabul etmek zorundayız.. varlığı ve hayatı başka türlü, başka vâsıta ile kavramağa muktedir miyiz? akılla, ilimle bu ga-yeye ulaşabiliyor muyuz? gönülden, sezgiden, şiirden başka âletimiz mi var?

Aziz şâir, kelimelerdeki büyü ile büyük mânayı ve mutluluğu aramaya devam et!...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi