Dünyanın gündemine oturan Wikileaks belgelerinin Türkiye ile ilgili yeni kısımları bu kez Türkiye-Rusya ilişkilerinde gerilime yol açabilecek cinsten. ABD'nin Madrid Büyükelçiliği'nden Washington'a geçilen 8 Şubat 2010 tarihli belgede Rusya'nın 'Kürt gruplara' (PKK) silah sattığı iddiası yer alıyor. İddianın sahibi ise Rus mafyasının Avrupa'daki faaliyetlerini soruşturan İspanyol savcı Jose Grinda Gonzales. Madrid'deki ABD Büyükelçiliği'nde görevli diplomatlarla görüşen Gonzales, Rusya'yı bir mafya devleti olarak tanımlıyor ve Rus hükümetinin organize suç örgütleriyle yakın bağları olduğunu söylüyor. Belgeye göre Gonzales, Amerikalı diplomatlara Moskova'nın suçüstü yakalanmamak için kirli işlerini organize suç örgütlerine yaptırdığını anlatıyor.
İspanyol savcı, buna örnek olarak Moskova'nın Türkiye'deki Kürt gruplara Rus mafyası aracılığıyla silah satmasını gösteriyor. Savcı, Rusya'nın bunu Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için yaptığını iddia ediyor. PKK'ya silah satışını halen İspanya'da tutuklu olan Rus mafya lideri (FSB ajanı olarak da biliniyor) Zahary Kalaşov'un yaptığı ileri sürülüyor. Belgelerde savcı 2009 yılında bir gemide İran'a götürülmek üzere ele geçirilen füzelerin arkasında da yine Rus istihbarat yetkililerinin parmağının bulunduğunu ileri sürüyor.
Ağırlıklı olarak Rusya ile ilgili bilgilerin yer aldığı dünkü belegelerde Rusya Başbakanı Valdimir Putin'in gücü üzerinde duruluyor. İngiliz Guardian gazetesinin "Putin'in mafya devletinde" başlığıyla yayımlanan belge haberlerinde, Amerikalı diplomatların merkeze gönderdikleri raporlarında, Rusya'da polisin, yetkililerin ve FSB'nin, vergi sistemi gibi rüşvet ağı kurduğu, Rus ajanların mafya liderlerini kullandığı görüşünü ileri sürdüğü kaydedildi. Rus Başbakanı Putin'in servetinin önlenemez yükselişi de Wikileaks belgelerinde geçen diğer ilginç konulardan biri. Putin'in bilinmeyen miktarda büyük bir servetinin olduğu belirtilirken ülkeden Kıbrıs Rum Kesimi'nde bulunan off-shore banka hesaplarına gönderilen valizler dolusu para'dan söz ediliyor.
Putin'in, eski KGB ve FSB ajanı Alexander Litvinenko'nun 2006'da Londra'da radyoaktif Polonyum 210 ile zehirlenerek öldürülmesi olayından haberdar olduğu da belgelerde geçiyor. Rusya Putin muhalifi eski ajanın öldürülmesinde rol oynamadığını öne sürüyordu. Aleksandr Valteroviç Litvinenko ölümüne dek Rusya'da kanun kaçağı olarak arandı. Boris Berezovskiy'ye olan yakınlığı ile bilinen Litvinenko, 2000'de hakkında açılan 3 soruşturma sonrasında zorunlu ikamet altında bulunduğu esnada, sahte pasaport ile önce Türkiye'ye kaçtı daha sonra da İngiltere'ye sığındı. Litvinenko, Mayıs 2001 tarihinden ölümüne dek siyasi sığınmacı statüsü ile İngiltere'de yaşayarak, 2006 yılında İngiliz vatandaşlığına geçti. Londra'da radyoaktif Polonyum 210 zehirlenmesi sonucu ölen Litvinenko'nun ölümünden Putin'in sorumlu tutulması kamuoyunda geniş yankı bulmuştu.
