|

ABD-İsrail yapımı fransızca film

İslam’ı terörle, şiddetle, barbarlıkla ilişkilendirmenin iki türlü sonucu doğmaktadır. Daha doğru bir ifadeyle emperyalist odaklara iki türlü hareket alanı kazandırmaktadır. Bunun birincisi; ekonomik manada, yeni pazar alanları açması, muhtaçların arttırılması ve beraberinde ihraç patlaması sağlanması. İkincisi ise; tehlike olarak gördükleri İslam’ın onların hayal dünyalarındaki İslam düzlemine çekilmesidir

Yeni Şafak
04:00 - 21/01/2015 Çarşamba
Güncelleme: 21:02 - 20/01/2015 Salı
Diğer
Gündem
Gündem
MEHMET KIZILAY - ARAŞTIRMACI - YAZAR

11 Eylül saldırısının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bünyesinde muhafaza ettiği şaibelerle nasıl inandırıcı bulunmuyorsa “Paris Saldırısı” da aynı hükümdedir. Bu yönüyle incelendiğinde küresel anlamda yeni bir milat değil ancak şiddetli bir depremin artçı sarsıntısı olarak anlamlandırılabilir. Senaryosu eski ABD-İsrail yapımı “11 Eylül” isimli filmin Fransızca versiyonunu izliyoruz hepsi bu.


Sovyet Rusya’nın dağılması sonrası, tek kutuplu hale gelen dünyanın termodinamik sistemi; Büyük Şeytan’ın siyaset mühendisliği ile yeni bir kutup oluşturma ihtiyacı duymuştur. Bu ihtiyacı gidermek adına, sergilenen çabanın nihai gayesine hizmet amacı güden algısal operasyonun başkaca bir amacı yoktur. Bu operasyonel faaliyetin çıktısı olan İSLAMİ TERÖR inandırıcılıktan uzak, yapay ve algısallıktan öte bir yöne ve derinliğe sahip değildir. Aynı düzlem üzerinde yer alan Fransa hattında oblik faylar (blok kırılma düzlemi hem yatay hem dikey yönde hareket ediyor manasında) oluşturmak ve bu süreği ile yeni fay kırıkları oluşturmak, sadece petrol müptelalarının işine gelmektedir.


İslam’ı terörle anmak

İslam’ı şiddetle, terörle yan yana göstermek için gayret sarf edenlerin gözden kaçırdığı gerçekleri AlmanTerör uzmanı Todenhöfer, somut verilerle ortaya koymaktadır.  Todenhöfer, ABD’nin Irak’ı işgalinin IŞİD ve öncesindeki oluşumları ortaya çıkardığını belirtiyor. Yine devamında “Hiç bir Arap ülkesi, son 200 yıldır Batı'ya saldırmadı. Fakat Batı, birçok defa İslam ülkelerine saldırdı. Bin Ladin’in El Kaide’si 3 bin 500 kişiyi öldürdü. Fakat oğul Bush, sadece Irak savaşında 500 bin kişinin ölümüne neden oldu. Bu rakamlar, son yüzyılda Batı’nın çok daha acımasız olduğunu gösteriyor. Bu nedenle şiddetle ilişkisini gözden geçirmesi gereken İslam değil, Batı olmalıdır.”

İslam’ı terörle, şiddetle, barbarlıkla ilişkilendirmenin iki türlü sonucu doğmaktadır. Daha doğru bir ifadeyle emperyalist odaklara iki türlü hareket alanı kazandırmaktadır. Bunun birincisi; ekonomik manada, yeni pazar alanları açması, muhtaçların arttırılması ve beraberinde ihraç patlaması sağlanması. İkincisi ise; tehlike olarak gördükleri İslam’ın onların hayal dünyalarındaki İslam düzlemine çekilmesidir. Birinci hedef; Irak'ta, Suriye’de, Afganistan’da vs. birçok İslam coğrafyasında tüm netliği ile ortaya çıkmış ve gizemi kalmayan bir fotoğraftır.

   İkinci sonucu ya da asıl hedef ise, yeni bir İslam algısı oluşturmaktır. Bu algı, Fethullah Gülen Hareketi tarzında,” ılımlı” sıfatıyla dönüştürülmüş, kendilerince meşru çizgiye çektirilmiş bir İslam modelidir. İslam’ın tarz sorunu olduğu için değil, gerçek İslam’ı referans alan hayat modelinin kuşatıcı etkisini yok etme arzusundan kaynaklı bir durumdur.  

Dinler arası diyalog yalanı

Bütün bunları yan yana koyduğumuz zaman neden İHVAN tarzı bir İslam değil de Gülen tarzı bir İslam. Ilık İslam, sıcak İslam, soğuk İslam  bunlar her biri koca İslam dinini perdelemek üzere dizayn edilmiş paravanlar. Birileri bu paravanların arkasına gizlenmiş bir İslam sunma gayretindeler. Yine birileri de bu paravanların gerisinden İslamcı görüntüsü vermeye devam ediyor. Şüphesiz, Allah her şeyi görüyor.

    Ezcümle, bu süreçte bize düşen, ölen Fransızlar ile ilgili ağıt yakmak, methiyeler dizmek, özgürlük naraları atmak değil. Muhakkak ki, hiçbir masumun suçsuz yere öldürülmesine razı olmayacak bir inanışın müntesipleriyiz. Lakin öldürülen Fransız olduğunda Batı’nın; Filistin’de,  Irak’ta, Suriye’de,  Keşmir’de, Arakan’da, Roboski’de, Halepçe’de üzüldüğü kadar üzülelim. Fazla edebiyata gerek yok. Çok da üzüldüm yalanını söylemek zorunda değiliz. Üzüleceksek bugün en çok Türkistan’a üzülelim. İnsan olmaktan kaynaklı, evrensel yasalarda dokunulmaz kabul edilen inancını yaşama hürriyeti bile yasaklanan bu Müslüman kardeşlerimize ağlayalım.

 Müslümanlar kardeştir ve dinler arası diyalog koca bir yalandır. O halde ölen Fransız için gözyaşı dökecek kadar hoşgörü ve diyalogcu değiliz hamdolsun. Vesselam.
#11 Eylül
#Paris Saldırısı
#IŞİD
9 yıl önce