|

Yükselen organik gıda kültürü

04:00 - 30/04/2024 Salı
Güncelleme: 03:00 - 30/04/2024 Salı
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Prof.Dr. Ahmet Uysal / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

İnsanın en temel ihtiyaçlarının başında beslenme gelir çünkü insan gıda almadan ancak sayılı gün yaşayabilir. Avcı ve toplayıcı toplumlar tabiatta hazır buldukları gıdalara dayanıyorlardı ve bu durum sabanın bulunmasıyla değişti. İnsanlar yiyeceklerini yetiştirmeye başlayınca daha istikrarlı beslenme ve çevreyi şekillendirme dönemine geçilmiş oldu. Tarım toplumu binlerce yıl devam ettikten sonra Sanayi Devrimi ile ikinci yeni büyük sosyal değişim yaşanmıştır. Sanayileşmeyle birlikte şehirleşme artımış ve ekonomi, toplum ve kültür de buna bağlı olarak değişmiştir. Tarımla uğraşan nüfus azalsa da makineleşme ve kimyasal gübrelerle üretim artmış ve artan nüfus beslenebilmiştir.

NESLİN DEVAMI TEHDİT ALTINDA

Günümüzde endüstriyel tarım, gıda üretim hacmini artırmıştır ama insanları daha sağlıklı hale getirmemiştir. Daha fazla ürün versin ve dayanıklı olsun diye tohumların genetiğinin değiştirilmesi, hem de hastalıklardan ve böceklerden korumak için çok fazla kimyasal ilaç kullanılması bitkilerin doğallığını bozmaktadır ve biyolojik çoğulculuğu (diversity) azaltmaktadır. Aynı şekilde yapay besinlerle beslenen hayvanları da yiyen insanların sağlığı da zarar görmektedir. Ayrıca, suyun ve toprağın kirlenmesi sonucunda sağlığa zararlı ağır metallerin vücutta birikmesi de büyük tehlike oluşturmaktadır.

Bu kimyasal tarım ilaçları topraktaki zararlı ve yararlı canlıları öldürdüğü gibi toprak, su ve meyvelerde ilaç artıkları bırakmaktadır, toprağı fakirleştirmektedir. Hasattan sonra gıdalar fabrikada işlenirken çokça kimyasal maddenin tatlandırıcı ve koruyucu olarak gıdalara eklenmesi yüzünden birçok gıda özelliği olmayan madde vücudumuza girmektedir. Bu zararlı maddeler beyin ve üreme organları gibi vücudumuzun en hassas yerlerinde birikerek neslin devamını bile olumsuz etkilemektedir.

TEMİZ TOPRAK TEMİZ GIDA

Bu işlenmiş gıdalardaki kanserojen veya bağımlılık yapan maddeler yüzünden insanlarda ciddi sağlık sorunları baş göstermektedir. Obeziteden, cilt ve kalp problemlerine bazı ciddi hastalıklara genç yaşlarda dahi rastlanmaya başlamıştır. Diğer taraftan, yeni dönemde güzellik ve sağlıklı yaşam kavramlarıyla bağlantılı olarak dünya çapında yeni bir organik gıda kültürü ortaya çıkmaktadır. TV programları ve sosyal medyada, sağlıklı yaşama anlayışı giderek yaygınlaşmaktadır ama kafa karışıklığı da artmaktadır. Örneğin, et, ekmek ve şeker tüketimi konusunda farklı uzmanlardan farklı yorumlar gelmektedir.

Organik gıdadan kasıt ise yapay gübre ve böcek ilacı kullanılmayan, genetiği değiştirilmemiş, hızlı yetişmesi için hormon ve antibiyotik verilmemiş ve yapay koruyucu ve tatlandırıcı kullanılmadan doğal ortamda yetiştirilmiş gıdalarda denir. Bu gıdalar üretilirken doğal gübreler kullanılır ve zararlı böcekler kimyasal ilaçlarla değil, biyolojik veya mekanik yöntemlerle önlenir. Sebze ve meyvelerde kullanılan böcek ilaçları özellikle beyin ve sinir sistemine, gözlere ve cilde zarar vermekte kansere ve kısırlığa yol açabilmektedir. Birçok ülke böcek ilacı kullanımına sınırlama getirse de bunların alanda kontrolü oldukça zordur.

Araştırmalarda organik olmayan gıdalar bağışıklık sistemini zayıtlatırken, organik gıdaların daha çok vitamin ve mineral içerdiği ortaya konmuştur. Örneğin, organik sütte daha fazla anti-oksidant, E vitamini ve beta karoten olduğu tespit edilmiştir. Sağlıklı yaşama kültürü ile bağlantılı olarak alışveriş yapanlar, aldıkları her üründe kalori ve şeker miktarını kontrol ediyorlar. Vejeteryanlar zararlı diye veya inançlarından et tüketimini terk ediyorlar ama süt ve yumurta gibi hayvansal ürünler yiyiyorlar. Ama veganlar her türlü hayvansal ürünü tüketmekten uzak durmaktadır.

NE YERSEK OYUZ

Organik gıda ve sağlıklı yaşama konusunda ciddi bir bilinç artışı ve talep olduğu görülmektedir. Küresel bazda organik gıda sektörünün hacmi 250 milyar doları aşmış durumda ve her yıl artmaya devam etmektedir. Bu durum 2.4 trilyon dolarlık gıda piyasasının yaklaşık yüzde 10’una tekabül etmektedir. Organik gıdaya insanların daha fazla para ödemeye razı oldukları da görülmektedir. Organik ürünler daha pahalı ve kârlı olduğu için çifçiler arasında organik üretimine rağbet artmaktadır ve organik etiketli gıdaları marketlerde daha çok görmekteyiz. Ancak bu etiketlerin standardı tam oturmuş durumda değildir. Yüzde 100, yüzde 95 ve 70 oranlarında organik etiketleri vardır.

Organik olması için toprağın da en az 3 yıl organik tarıma hazırlanması lazımdır çünkü bütün girdilerin doğal olması gerektiği gibi yandaki bahçelerden kimyasal bulaşma olmaması istenmektedir. Günümüzde çiftçi nüfusu azaldığı için tarım üretimi da azalmaktadır, büyük gıda şirketlerinin ve marketlerin kar hırsı, gıda fiyatlarını artırmaktadır. Bu sıkıntı Covid-19 ve Ukrayna savaşı sürecinde de büyümüştür. Küresel ısınma, seller ve düzensiz yağışlarla birlikte tarım üretimi de sekteye uğradığı için artan gıda fiyatları insanların bütçesine ek yük getirdiği için organik gıdalar lüks haline gelmektedir. Sağlık herşeyin başı olduğu için organik gıda kültürü önemini korumaya devame decektir. Sonuçta biz yediklerimizden oluşuyoruz… (We are what we eat).



#Sağlık
#Aktüel
#Organik Gıda
18 gün önce