Konuya ilişkin soruları yanıtlayan Işık, öğrencileri meslek seçmeye yönlendiren en önemli motivasyonun, eğitimin sonundaki iş imkanları olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, maalesef temel bilimlerde iş imkanları oluşturmada çok başarılı olamadığını dile getiren Işık, böyle olunca da çok iyi öğrencilerin matematik, fizik, kimya, biyoloji bölümleri yerine uygulamalı bilimlere kaydığını ifade etti. Fizik bölümünü tercih edecek ve bu alanda başarılı olabilecek öğrencinin, iş garantisi nedeniyle elektronik bölümünü, biyoloji veya kimya okuyacak çok iyi öğrencilerin, bunun yerine tıpı tercih ettiğini anlatan Işık, şunları kaydetti:
"Bunları yönlendiren en önemli motivasyon gücü iş bulma imkanı. Bu bizim açımızdan, temel bilimler açısından bir handikap. Biraz da toplumsal statü de... Önceden bir fizikçiye bir matematikçiye gösterilen saygının, şu an da aynı şekilde gösterildiğini söylemek mümkün değil. Şimdi biz üniversite sınavında dereceye girerek, temel bilimleri seçen veya bu bölümlerde çift anadal yapan öğrencilerimize 2 bin liraya kadar burs veriyoruz. Bunun da çözüm olmayacağını biliyoruz ama hiç değilse ilk etapta tercih edenlerin sayısını bir miktar artırdı. Önümüzdeki dönemde YÖK'le bir çalışma daha yapıp, üniversite sınavında ilk bine, ilk iki bine giren ve temel bilimleri seçen öğrencilere kamuda iş garantisi gibi bazı konuların üzerinde çalışacağız. Diyelim ki üniversitede asistanlık gibi, diyelim ki TÜBİTAK'ta sınırlı sayıda olmak üzere iş garantisi gibi..."
Öte yandan, gelecek noktasında bazı şeylerin çok da öngörülemeyeceğini belirten Işık, kamuda iş garantisinin yanı sıra, asıl yapılması gereken şeyin başarılı gençleri girişimciliğe özendirmek olduğunu söyledi.
Bunun için de start-up firmalarını daha fazla desteklemek istediklerini anlatan Işık, şöyle devam etti:
"Amerika'da bir firma yetkilisi bana, 'Stanford Üniversitesi'nin en başarılı ilk 100 öğrencisinden hiçbiri, Amerika'nın kendi büyük şirketlerine gelmiyorlar. İş teklifi sunuyoruz, iyi iş imkanları veriyoruz ama gelmiyorlar, kendi firmalarını kurmak istediklerini söylüyorlar' dedi. Biz de bu ekosistemi güçlendirdikçe temel bilimlere olan talep artacak. Böyle başarılı öğrencilerimizin girişimci olması için motivasyonlarını artırmamız lazım. Bunu yapabilirsek, bir genç, 'Fiziğe gidersem yarın işsiz kalırım' korkusu ile aslında çok iyi bir fizikçi olabilecekken uygulamalı bilimlere kaymaz. Mutlaka gidecek olacak ama en azından Türkiye'nin en iyi öğrencilerinin bir kısmı fiziğe, kimyaya, matematiğe gidebilsin istiyoruz."
YÖK'ün, belirli bir sayının altında tercih edilen devlet üniversitelerindeki programlara kontenjan vermeme kararını da değerlendiren Işık, söz konusu bölümlerin kapanmasının doğru olduğunu ifade etti. "Kıymet nedrettendir" diyen Işık, arz çoğalınca, kıymetin düştüğünü söyledi.
Temel bilimlerde okumak isteyen öğrencilerin puan olarak çok iyi olmaları ve gerçekten bu bölümleri istemelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Işık, akademik ve teknik şartları yeterli olmayan üniversitelerde açılan temel bilimler fakültelerini eleştirdi. Bakan Işık, "Bir üniversite kuralım, en az masrafla, sadece bir binayla fen fakültesi yapalım, böyle olmaz. Fizik, kimya, biyoloji sadece tahtada öğrenilmiyor. Bunlar için pek çok laboratuvara, deney ortamına ihtiyaç var. Bütün bunları sağlamadan, her üniversite önüne geldiği gibi fen fakültesi açarsa, işte durum ortada, puanlar yerlerde sürünüyor" diye konuştu.
Temel bilimleri seçen öğrencilerin şu anda dile getirdikleri bir problemin de öğretmenlik olduğunu belirten Işık, yeni öğretmen strateji belgesinde bu konuya yer verildiğini açıkladı.
Bundan sonra, ilköğretimlerde çalışacak öğretmenlerin eğitim fakültelerinden, liselerde çalışacak öğretmenlerin ise fen edebiyat fakültelerinden mezun olanlardan seçileceğini anlatan Işık, "Tabii pedagojik formasyon almak kaydıyla, o doğru bir şey. Lise öğretmeninin fen fakültesi mezunu olmasının getireceği bir derinlik olur" dedi.
