|

Katılımcılara haram uyarısı

Türk katılım bankacılığı ve kamuya ait finans kurumlarına “İslami fonları kaçırmamak için helal sınırları aşmayın” uyarısı geldi. Kamu ve özel sektörde yanlış uygulanan Kira Sertifikaları’nın (sukuk) fıkha aykırı olduğunu dile getiren İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet Bayındır, bu tür hileli ürünleri İslam ülkelerinde pazarlayarak sermaye çekilmesinin mümkün olmayacağını söyledi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 24/01/2015 Cumartesi
Güncelleme: 21:15 - 23/01/2015 Cuma
Yeni Şafak
Son dönemde uluslararası piyasalarda yükselen katılım bankacılığı ve sukuk ihracı pazarında söz sahibi olmak için güçlü adımlar atmaya başlayan Türk katılım bankacılığı sektörü ve devletin finans kurumlarına “İslami fonları kaçırmamak için helal sınırları aşmayın” uyarısı geldi. Türkiye’deki katılım bankalarında yüzde 99 oranında -riskten kaçma yöntemi olarak da bilinen- murabaha sisteminin uygulanmasının yanlış olduğuna değinen İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet Bayındır, katılım bankacılığının özel bir kanunu olmaması nedeniyle her bankadan farklı fıkhi kararların çıkmasının sakıncaları olduğunu belirtti. 

İMAJ KAYBI YAŞANIR

Özellikle yanlış uygulanan sukuk (kira sertifikası) ihracında harama düşüldüğü uyarısında bulunan Bayındır,  şöyle dedi: “Hali hazırdaki kamu ve özel sektöre ait Kira Sertifikaları, bazı bankaların geçmişte uyguladığı GES vb. ürünler fıkhen çok büyük problemler içermektedir. Bu türü ürünlerin İslam ülkelerinde pazarlanıp bu piyasalardan sermaye çekilmesi mümkün değildir. Nitekim bir zamanlar bu tür hileli ürünlere fazla yer vermiş olan Malezya, İslam ülkelerindeki imaj kaybı nedeniyle bu ürünleri terk etmeye başladı. Sukukun alternatifi yine sukuktur; ancak teorideki tahrif edilmemiş haliyle.”

TARİHİNE SAHİP ÇIKTI 

Geleceğin sektörleri arasında olmaya aday katılım bankacılığı ve finansı, akademik camiayı da canlandırdı. Kuruluşu Fatih Sultan Mehmet ve 1453 yılına kadar uzanan dünyanın en eski eğitim kurumu İstanbul Üniversitesi, tarihine yeniden sarılıyor.  Fatih Medreseleri’nde İslam iktisadı adıyla verilen dersler, İstanbul Üniversitesi’nde 2014-2015 yılı Güz Dönemi’nden itibaren İslam İktisadı ve Finansı olarak yeniden hizmete girdi. Yeni Şafak adına sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Bayındır, İslam İktisadı ve Finansı programlarının içeriğinin yanında, katılım bankacılığının Türkiye ve dünyadaki potansiyelini değerlendirdi:

30 yıla rağmen özel kanun yok

Türkiye’de katılımın yasal zemini sağlam mı? 

Ülkemiz Katılım Bankacılığının en büyük eksiği 30 yıllık geçmişine rağmen henüz bir özel kanununun olmamasıdır. Birçok şey el yordamıyla yürüyor. Daha 60 yıllık bir devlet geleneğine sahip olan Malezya bu alandaki her türlü kanun ve yönetmeliğini tamamlamış ve dünyaya bu alanda diğer ülkelere rehberlik eder hale gelmiş durumda. İlkokuluna Kur’an-Kerim dersini koyma başarısını göstermiş bir ülkenin fiilen faaliyette olan Katılım bankacılığı için hala bir özel kanun çıkarmamış olması son derece üzücüdür.

Kira sertifikası ihracı islami kayideleri yeterince taşıyor mu?

Bugün gerek katılım bankaları gerekse diğer şirketlerin nakit yönetim ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri borsalarımız yok. Bu alandaki ihtiyaçlara cevap vermek üzere geliştirilen finansal ürünlerin hemen tümü orijinaliteden uzak, faizli ürünlerin taklidi niteliğindedir. Hali hazırdaki kamu ve özel sektöre ait Kira Sertifikaları, bazı bankaların geçmişte uyguladığı GES vb. ürünler fıkhen çok büyük problemler içermektedir. Bu türü ürünlerin İslam ülkelerinde pazarlanıp bu piyasalardan sermaye çekilmesi mümkün değildir. Çünkü bütün uluslararası ilgili otoriteler bunları fıkha aykırı ilan etmiş durumdadır. Nitekim bir zamanlar bu tür hileli ürünlere fazla yer vermiş olan Malezya İslam ülkelerindeki imaj kaybı nedeniyle git gide bu ürünleri terk etmeye başladı. Sukukun alternatifi yine sukuktur; ancak teorideki tahrif edilmemiş haliyle.

ORTAK KURUL ŞART

Ülkemizde bahsettiğimiz kanun ve yönetmeliklere ek olarak tüm kamuoyu ve sektör bakımından muteber bir üst danışma kurulunun oluşturulması gerekir. Çünkü mevcut durumda her katılım bankasının kendine özel danışma kurulu var, bunlardan kiminin caiz dediği bir finansal ürüne diğer aykırı görüş bildiriyor. Bu durum hem sektör hem de kamuoyunun zihninde karışıklığa ve dolayısıyla sektörün itibar kaybına yol açıyor. 

Katılım bankalarındaki murabaha sistemine dair görüşünüz nelerdir?

Katılım bankalarının yoğun şekilde uyguladıkları Murabaha ve Leasing (Finansal kiralama) yöntemlerinin de gözden geçirilip fıkhın ilkeleri doğrultusundan yeniden yapılandırılması ve hepsinden önemlisi her bir ürünün kanun ve yönetmeliğinin berrak bir şekilde ortaya konulması gerekir. Aksi zaruret ve hile anlayışı daha uzun süre insanları tatmin etmez. Artık ülkemizde devir değişti, katılım bankaları zaruret ve baskıcı yönetim mazeretlerine sığınmamalıdırlar. Katılım bankacılığının temel felsefesini oluşturan müşareke ve mudaraba, temel ilkelerden vazgeçilmeden günümüze uyarlanmalıdır. 

Devletin katılıma girmesi olumlu mu?

Devletin katılım bankacılığına girmesi kanaatimce olumlu bir gelişme. Bu sektördeki sorunlarla devlet de yüz yüze kalınca belki bunların giderilmesi için harekete geçer. Bu konuda bankayı kuracak ana sermayenin niteliğiise bence fazla sorun teşkil etmemeli. Çünkü devletin helal nitelikli gelirleri haram nitelikli olanlardan kat bekat fazladır.

Geleceğin güçlü sektörü 'islam iktisadı'

İstanbul Üniversitesi’ndeki İslam İktisadı ve Finans ABD, bölümüyle neyi hedefliyorsunuz?

İstanbul Üniversitesi’nin geçmişi 1453 yılına; Fatih Medreselerine dayanır. Gerek Fatih Medreseleri gerekse diğer medreselerde eğitim verilen bilim dallarından biri de İslam’ın İktisadi alanında insanlığa sunmuş olduğu ilkeler, prensipler ve çözüm önerilerinden oluşan Fıkhu’l-Muamelat idi. Üniversitemizde 2014-2015 Eğitim Öğretim yılının Güz Dönemi’nden itibaren açılmış bulunan İslam İktisadı ve Finansı Ana Bilim Dalı (ABD) bu tarihsel sürecin bir sonucudur. ABD bünyesindeki programlarla, İslam iktisadı, İslam Bankacılığı, İslami Sigorta ve Fon Yönetimi, İslami Muhasebe vb. alanlarda disiplinler arası bir yaklaşımla yeni bilgilerin üretilmesi ve ihtiyaç duyulan kalifiye insan gücü yetiştirilerek ülkemiz ve insanlığın hizmetine sunulması hedefliyoruz.

Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde olan İslam İktisadı ve Finansı ABD'ye kimler itibar ediyor?

İslam İktisadı ve Finansı ABD bünyesinde halen üç ayrı program bulunmaktadır. Bunlar; Doktora, Tezli Yüksek Lisans ve Tezsiz Yüksek Lisans Programlarından oluşmaktadır. Programa en fazla başvuru ilahiyat, iktisat ve işletme mezunlarından oluyor. Mevcut öğrencilerimizin hemen tümü kamu ve özel sektöre bağlı olarak finansal kuruluşlarda çalışan kişilerden oluşuyor. BDDK, Hazine ve Borsa İstanbul’un yanı sıra hemen bütün katılım bankaları ve banka dışı sektörlerden yüksek lisans ve doktora yapmak için gelenler var.  Bu gün itibariyle Doktora programı için 7, Tezli Yüksek Lisans Programı için 10 kontenjanımız vardır. Tezsiz Yüksek Lisans Programı için kontenjan sayısı başvuru yoğunluğuna göre daha geniş tutulabilmektedir. 2015 Bahar dönemi için Doktora ve Tezli Yüksek Lisans Programlarına yüzden fazla başvuru oldu.  Tezsiz Yüksek Lisans Programımızın başvuru süresi 01 Şubat 2015’ kadar devam etmektedir.

MEZUNLARA DÖRT KOLDAN İŞ KAPISI

Ülkemizde dört katılım bankası vardır. Ancak devletin kuracağı üç katılım bankası ile 7'ye çıkacağı kesinleşmiş durumda. Dolaysıyla gerek katılım bankaları gerekse Hazine, BDDK, BİST, SPK gibi diğer ilgili kuruluşların bu alanda yetişmiş uzmanlara olan ihtiyaçları her geçen gün artmaktadır. Üniversitemiz başta olmak üzere İslam İktisadı ve finansı eğitiminin verilmeye başladığı üniversitelerde bu alanda yetişmiş akademisyenlere ihtiyaç da had safhadadır. 
#Prof. Dr. Servet Bayındır
#Fatih Sultan Mehmet
#Malezya
9 yıl önce