MEB yeni müfredatı milyonlarca öğrencinin büyük bir dikkatle takip ettiği konular arasında yer alıyor. Okullarda yeni müfredat için sona gelindi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni müfredat taslağının yarın öğleden sonra kamuoyuyla paylaşılmak üzere askıya çıkarılacağını bildirdi. Peki yeni müfredat nasıl olacak, hangi düzenlemeler var? MEB yeni müfredat içeriği.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredatı yarın kamuoyu ile paylaşacaklarını duyurdu. Tekin, müfredatla ilgili görüş ve önerilerin "https://gorusoneri.meb.gov.tr/" adresinden paylaşılabileceğini bildirdi. Peki yeni müfredat nasıl olacak, hangi düzenlemeler var? MEB yeni müfredat içeriği.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni müfredat taslağının yarın öğleden sonra kamuoyuyla paylaşılmak üzere askıya çıkarılacağını bildirdi.
Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredatla ilgili görüş ve önerilerin "https://gorusoneri.meb.gov.tr/" adresinden paylaşılabileceğini bildirdi.
MÜFREDATTA NELER DEĞİŞECEK?
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredat çalışmalarının ana odağına ilişkin soru üzerine Bakan Tekin, müfredatların belli takvimler içerisinde revize edilmesinin gerekliliğine işaret etti
Dünyadaki ve ülkedeki gelişmelerin, bilgi edinme kaynakları üzerinde yaşanan kolaylıkların, bütün dünyada müfredatın tüm bu süreçlere uygun biçimde yeniden ele alınmasını gerekli kıldığına vurgu yapan Tekin, "Bunu yapmadığınız takdirde hem dünya skalasında mesafe kat edememiş hem de ülkedeki çocuklarımızın eğitimi konusunda geri kalmış olursunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Tekin, müfredat çalışmalarının ana eksenine ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: "Çocuklarımızın ileriye daha güvenle bakabilecekleri, kendilerini daha iyi geliştirebilecekleri ve elde ettikleri bilgileri, hayallerini geliştirecek, hayata geçirebilecekleri bir ortam oluşturabilmek.
Buradan hareketle birinci felsefemiz, eğitim sistemimizin felsefesini bilgiye erişmekten ziyade, beceri kazandırarak eriştikleri bilgiyi analiz edebilecek ve bu hayallerinin gelişmesine katkıda bulunacak hale getirmek. Dolayısıyla müfredat çalışmalarının ana ekseni bu. Yani özüne, değerlerine bağlı ama dünyadaki örnekleriyle rekabet edebilen çocuklarımızın kendi hayallerini geliştirebileceklerini istiyoruz. Önümüzdeki yüzyılı, 'Türkiye Yüzyılı' haline dönüştürmek için çocuklardan hayal kurabilmelerini arzu ediyoruz. Müfredatımız dolayısıyla bu iki eksene oturuyor."
Bakan Tekin, yeni müfredatın ismini bu sebeplerle "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olarak tanımladıklarını belirterek, "Evrensel, uluslararası modellerden yararlanarak kendi değerlerimizi de sistemin içerisine yerleştirerek özgün bir model üretmeye çaba sarf ettik" dedi.
"2013'ten itibaren başlayıp, bugün geldiğimiz noktada ulaştığımız metinlere bizi ulaştıran çok kapsamlı bir çalışma takvimi var." diyen Tekin, bu süreçte çok uzun görüş alışverişlerinin ve kamuoyundaki yansımalar üzerinden analizlerin yapıldığını, toplantılar düzenlendiğini aktardı.
YENİ MÜFREDAT NE ZAMAN UYULANMAYA BAŞLAYACAK, YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?
Bakan Tekin, müfredatın ne kadar süreyle askıda kalacağına ilişkin soru üzerine, "Planımız bir hafta. Öneri ve görüşler, eğer yoğun bir şekilde gelmeye devam ederse süreyi uzatabiliriz. Ama uzun zamandır tartışıldığı için herkesin bence bu konuda birikimi ve hazırlığı olduğunu varsayıyorum. Bu süre içerisinde bizlerle paylaşırlarsa mutlu oluruz. Eğer yoğun bir şekilde görüş alışverişi devam ederse süreyi de uzatabilecek durumdayız. Planımız şu anda bir haftalık bir askı süresi. Bir haftanın sonunda da modeli Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımız son eleştiri, görüş, öneri ve paylaşımlar doğrultusunda revize edip uygulanmak üzere onaylamış olacağız" diye konuştu.
Bakan Tekin, yeni müfredatın gelecek eğitim öğretim yılından itibaren kademeli şekilde uygulanacağını bildirdi.
YENİ MÜFREDAT NASIL OLACAK, İÇERİĞİNDE NELER VAR?
Kapsamlı bir revizyon olan yeni müfredatın eğitim ve öğretim kademelerinin tamamında ve tüm sınıf düzeylerine geçilmesi halinde farklı mağduriyetlerin ortaya çıkmasını istemediklerini ifade eden Tekin, "Hazırladığımız program, her kademenin birinci sınıfında uygulanacak. 4 sınıf düzeyi olan okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda önümüzdeki eylül ayından itibaren yeni programımızı uygulamaya başlamış olacağız" açıklamasını yaptı.
9 OKURYAZARLIK TÜRÜ BELİRLENDİ
Bakan Tekin, müfredattaki ortak bakış açısının sorulması üzerine, askıya çıkarılacak müfredatın teknik detaylarını lansman toplantısında paylaşacaklarını belirtti.
Müfredatta okuryazarlık konusundaki yeniliklerin sorulduğu Bakan Tekin, bütüncül bir bakış acısıyla hazırlanan müfredattaki konuyu şöyle anlattı: "Bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı ve sanat okuryazarlığı olmak üzere 9 okuryazarlık türü belirledik. Aslında burada kastettiğimiz şey, bilgiye erişim konusunda çocuklarımız zaten yeterince kaynağa sahipler ama o edindikleri bilgiyi doğru okuma anlamında çocuklarımıza biz beceri kazandırmak istiyoruz. Olayın temel felsefesi burada zaten."
"Yeni müfredatla bilgi kazanımı temelinden beceri kazanımı temelli bir sisteme geçiyorsunuz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soru üzerine Bakan Tekin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) gibi sistemler ile müfredatın kıyasladığında ortada ciddi bir problemle karşı karşıya kalındığını anlattı.
Birçok konuda ülke bazlı yaptıkları karşılaştırmalarda, müfredatın muadillerinden 2 kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğunu gördüklerini dile getiren Tekin, "Bunu doğal karşılıyorum. Çünkü bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde 'şu bilgiye de erişsin çocuklar' denilerek bunlar hep müfredatın içerisine yerleştirilmiş. Fakat zamanla bu ülkeler müfredatlarını revize ederken artık bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle onları çıkartarak azaltmışlar, seyreltmişler. En son toplantımızda baktığımızda, Japonya ve İngiltere ile de kıyasladık ve bizdeki öğrenme çıktıklarının yüzde 50 fazla olduğunu tespit ettik. Bu, bizi çocuklarımıza edindirmek istediğimiz kazanımları sağlıklı edinememeleri sonucuna eriştiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada ne öğretiliyorsa bunun müfredatta bulunduğunu, bunun dışındakilerin ise ilerleyen eğitim süreçleri olan ön lisans, lisans, lisansüstü eğitime aktarılmasının da seyreltme anlamına geldiğini vurgulayan Tekin, bunun çocukların akademik bilgiyi kazanabilme yeteneklerine de uygun olmadığını kaydetti.
Aylık rutin öğretmenler odası buluşmalarında, müfredatı yetiştirebilmek için haftalık ders saatlerinin artırılması gerektiği yönünde görüşler aldığını belirten Tekin, "Bunları üst üste koyduğumuz zaman da ortalama 60-70 saat haftalık ders yükü olması gerekiyor. Şimdi bu mümkün olmadığına göre yapılması gereken şey belli. Biz bu anlamda müfredatımızı, programlarımızı ciddi bir seyreltme sürecine de tabi tuttuk.
Tekrarlanan bilgilerin çıkartılması, aynı konuları 12 yıllık zorunlu eğitim içerisinde 3-4 defa veya daha fazla tekrarlamanın çok bir anlamı yok. İkincisi çocuklarımızın akademik yetkinliklerinin veya akademik pozisyonlarının üstünde almakta zorlanabilecekleri bilgileri çocuklarımızla paylaşmanın da bir anlamı yok. O da gereksiz bir hale geliyor. Bütün bunları göz önünde bulundurarak müfredatta yüzde 35'lik bir seyreltme içerisine girdik" ifadelerini kullandı.
Yeni müfredatla haftalık ders saatlerinde azalma olmayacağını belirten Tekin, "Şimdilik sadece programlarımızı bilgi edinmeden çok edindikleri bilgiyi beceriye dönüştürebilecek şekilde revize etmeye odaklandık" dedi.