|

Yeni Türkiye için yüzleşme çağrısı

Yeni Türkiye’nin tüm acılarını geride bırakması için hukukçular ve STK’lardan yüzleşme çağrısı geldi. 90’lı yıllardan beri yaşanan acılarda sehven ya da kasten payı olan kamu görevlilerini Paralel Yapı ve diğer terör örgütleriyle ilişkili kişileri itirafa davet eden hukukçular, Etkinlik Pişmanlık Yasası’nın kamu görevlileri açısından güncellenmesi öneriyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 1/02/2015 Pazar
Güncelleme: 21:03 - 31/01/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Türkiye’nin 1990’lardan itibaren yaşadığı olağanüstü dönemler geride pek çok mağdur ve gözü yaşlı insan bıraktı. 90’lı yıllarda Güneydoğu’da yaşanan faili meçhuller ve yakınları, 28 Şubat döneminde işkence ve hukuksuz yargılamalarla müebbet verilen insanlar ve son olarak Paralel Devlet Yapılanması’nın mağdur ettiği onbinlerce insandan kimi mezarda, kimi cezaevinde, kimi sürgünde ama hepsi hâla adalet bekliyor. Hukukçular, yasadışı örgütlerin yanı sıra hukukun dışına çıkan kamu görevlilerinin de bu mağduriyetlerde isteyerek ya da istemeden parmağı olduğuna dikkat çekiyor. Halen sonuçları devam eden bu mağduriyetleri bitirmek için kamu görevlilerinin sürecin içerisine nasıl çekileceği konusunda ise çekinceler var. Ancak öneriler ve görüşler farklı:


YASAL GÜVENCE ŞART

Paralel Devlet konusunda 1999'da Ankara Emniyet Müdürü olarak ilk raporu hazırlayan kişi olması hem de 90’lı yılların sonunda Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevi nedeniyle Cevdet Saral önemli bir isim. Saral, ilk olarak ‘güvence’nin altını çizdi. Paralel Yapı gibi örgütlere mensup kişilerin öncelikle hata yaptığını kabul etmesi gerektiğini belirten Saral, “Devletin baş etmeyi düşündüğü bir organizasyon yapısını çökertme konusunda itiraflarda bulunacak kişiden bilgileri devşirirken onların da talepleri karşılanmalı, güvence verilmeli. Örgütle veya organize suçlarla alakalı bilgi verecek olan kişileri koruyup kollamak ve onların hayatlarını idame ettirmedeki hukuki düzenlemeleri yapmak suretiyle onlarla muhatap olunmalıdır” dedi. 


AÇIK İTİRAF İÇİN CEZA ENDİŞESİ OLMAMALI

“Açık, umumun duyabileceği şekilde itiraflar, gizli itiraflardan daha etkili, daha güvenceli sonuç verir” diyen Saral, şunları söyledi: “İtirafçı konuma almanıza gerek yok. Açık alanda bunu deşifre edeceksin. Kişi gizli itirafta bulunursa, örgüt tarafından tespit edilmeye çalışılacak. Bu da tehlikeli bir durum olabilir. İtirafçının ceza alma endişesini ortadan kaldırırsanız, daha iyi bir sonuç verebilir. Çünkü bu konu, gizli itirafçılardan da daha genişi kapsayacaktır. Bu işi açık alanda yürütmek lazım. Hukuk düzenlemesini buna göre ayarlamak lazım. Bu konuyla ilgili olarak devlet büyüklüğünü güçlülüğünü göstermeli. Yalnız onun ön koşulu olmalı. Birileri de ‘biz devlete ve millete karşı yanlış yaptık’ demesini de bilmeli. Aksi halde o zaman Yeni Türkiye’nin barış koşullarında bile anlaşmamız mümkün değildir.” diye konuştu. Saral, “Kaldı ki her itiraf da itiraf sayılmayabilir. Her itirafı itiraf kabul edip başka yerleri de hukuk dışı yollardan da taciz etmek durumuna da düşürülebilirsiniz. Çünkü itiraftaki iftira çok tehlikelidir. Hukuk elbette ki şu anda içinde bulunduğumuz sorunu çözmede önemli destek verecektir. Ancak sadece hukuka da havale edilirse aciz kalabilir. Toplumsal psikolojik bir savaş yapmamız lazım” diye konuştu.


Bin 500’e yakın kişi hala kayıp

Türkiye’de son gözaltında kayıp olayı 2005'te yaşandı. Ancak geriye doğru gidildiğinde PKK, Hizbullah ve JİTEM’in katliamlarına, infazlarına, gözaltında kayıplarına ve işkencelerine tanıklık edildi. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi tarafından yapılan araştırmalara göre 1990’lı yıllarda Doğu illerinde görev yapan polis, özel tim, jandarma, korucu ve JİTEM elemanları tarafından gözaltına alınan ve kaybolan yaklaşık bin 500 insandan hala haber alınamıyor. 5 Bine yakın kişi ise faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş durumda ve failleri halen bulunabilmiş değil. PKK ve Hizbullah tarafından infaz edilen ya da kaybedilen insanlarla ilgili olarak da henüz bir pişmanlık ortaya konulmuş ve yüzleşme çağrısı yapılmış değil. Yakup Köse başta olmak üzere 28 Şubat döneminde işkence altında ifadesi alınarak onlarca olayın faili gösterilen ve yıllardır cezaevinde olan insanlar da adalet beklemeye devam ediyor.


Polisin itirafı cinayeti çözdü

Yeni Şafak’ın geçtiğimiz haftalarda gündeme getirdiği bir haber Batman’da işlenen faili meçhul Cevzet Soysal cinayetinin kimler tarafından işlendiği o dönem Batman’da görev yapan bir polisin ifadeleri ile gün yüzüne çıkmıştı. Dönemin Batman Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan polis memuru, 17 Aralık sonrası görevden alınan paralel yapı mensubu iki polis müdürünün emriyle Cevzet Soysal’ın sabah işe gitmek için evinden çıktığı sırada JİTEM süsü verilerek kaçırıldığını aanlatmıştı. Soysal’ın o dönem Batman’da görev yapan ve 17 Aralık sonrası görevden alınan C.C ve A.A tarafından kurulan Faili Meçhulleri Araştırma Ekibi’nce infaz edildiği belirlenmişti. İtirafçı polis memuru, Cevzet Soysal’ın daha sonra Batman’ın Beşiri ilçesi yakınlarında B. isimli Polis memurunca boynu kırılarak öldürüldüğünü ve Beşiri kırsalına gömüldüğünü itiraf etti.


657 sayılı yasa düzenlenmeli

Eski Mükiye Başmüfettişi ve Avukat Refik Ali Uçarcı, kişilerin yapmış olduğu suçlardan vazgeçtiğini beyan etmesi ve bu konuda devlete bilgilendirme yapması durumunda tedbirler alınmasının sadece ceza muhakemesi kanununda olduğunu hatırlattı. Uçarcı, "Kamu görevlileri için 657 sayılı kanun çerçevesinde bir madde düzenlemesi yapılması gerekir. Oturup sorunları ortaya koyup o sorunları çözecek bir yasal düzenleme gerekiyor” ifadelerini kullandı.


Hukuki altyapı hazırlanmalı

Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Cavit Tatlı düzenlemeler yapılırken yeni sorunların ortaya çıkmasının muhtemel olduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çekti. “Bu tür bir düzenleme gerekli mi? Evet gerekli” diyen tatlı şöyle konuştu: “Ancak süreç nasıl işler mevcut yapıda buna katılım nasıl olur, toplumun diğer kesimleri nasıl bakar üzerinde iyi düşünmek lazım. Gizli tanıklık dışında bir müessese kurmak uzun zaman alır. Hukuki ve teknik alt yapısı önemli.” 


348 toplu mezar var

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Türkiye ‘de çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde olmak üzere açılmış ve açılmamış toplam 348 toplu mezar tespit edilirken bu mezarlarda 4 bin 201 kişiye ait cesetler olduğunu iddia etmişti. Yine Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği’nin yapmış olduğu araştırmalara göre 1990- 1999 yılları arasında yargısız infaz uygulanan toplam 1165, faili meçhul cinayet 1735, sivil ölümü 1160, kayıp kişi sayısı 804, işkenceye maruz kalan kişi sayısı ise 170 olarak tespit edilmişti.

#yeni türkiye
#paralel yapı
#terör örgütleri
9 yıl önce