|

0-6 yaş eğitimi üniversite eğitiminden daha önemli

Montessori, son yıllarda ülkemizde adını sıkça duymaya başladığımız bir eğitim metodu. Amerika’da faaliyet gösteren 6 Montessori okulunun kurucu ve yöneticiliğini yürüten Raife Cebeci, bu okulları Türkiye'de açmayı planlarken 28 Şubat'a takıldı. 11 Eylül saldırıları ise bir diğer dönüm noktası oldu ve okulların Amerika genelinde yayılmasını sağladı. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteğiyle bu sistemi Türkiye'de de yaygınlaştırmak için faaliyetler yürüten Cebeci ile Montessori üzerine konuştuk.

Nuriye Çakmak
13:11 - 28/01/2015 Çarşamba
Güncelleme: 12:47 - 8/09/2015 Salı
Yeni Şafak

İtalya'nın ilk kadın doktoru olan pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori, 1900'lü yılların başında çocukların bireyselliğine dayanan bir pedagoji geliştirdi. Montessori, yaptığı çalışmalar sonucu sanıldığının aksine çocukların ödüllerden, cezalardan, yetişkinlerin programladığı eğitim anlayışlarından, hatta oyuncaklardan, şekerlemelerden, öğretmen masasından ve toplu derslerden hoşlanmadıklarını tespit etti.


En temel öğesi özgür seçim ve her çocuğun kendi hızında ilerlemesi olan bu sistemde tamamen çocuğa uygun olarak hazırlanmış bir çevrede, çocuğun kişiliğini oluşturması için özgürlük tanınan, kişiliğinin gelişimini destekleyen, bireye özgü bir eğitim veriliyor. 76 ülkede binlerce okulda uygulanan Montessori sistemi, son yıllarda ülkemizde de sıkça anılmaya başladı.


Klasik eğitim anlayışından çok farklı bir anlayışla işleyen sistemde masa temizleme, toz alma, düğme iliklemek, fermuar çekmek veya kemer takmak gibi günlük yaşam aktiviteleri ile çocuğun el-göz koordinasyonu geliştirilirken, aynı zamanda el bileği ve parmak kasları güçlendiriliyor. Çocuklar tüm faaliyetleri deneme yanılma yöntemiyle ve uygulamalarla öğreniyor.



Montessori
'de klasik sınıf anlayışı yok

Montessori, duyu eğitimi üzerinde duran, tüm duyu organları için eğitici materyaller geliştirmiş bir sistem. Soyut matematiksel kavramları somutlaştırarak matematiksel düşünmeyi geliştiren ve coğrafyayı çocuğa duyuları aracılığı öğreten bir metot. Mesela çocuklar bir yerküre maketinde dünya üzerindeki kara ve su bölümleri dokunma duyusu ile tecrübe ediliyor. Başka bir materyalde denizler, kıtalar, ülkeler, şekilleri ve renkleri ayrılarak gözlemleniyor. Sistem, sınıf mantığıyla işlemiyor, her çocuğun bireysel farklılıkları ve hızına göre eğitim alma hakkı savunuluyor. Montessori'de çocuklar sınıflarda sıralara sabitlenmiş bir biçimde, bir öğretmenin tek tip uyguladığı bir eğitime tabi olmuyor. Sınıflarda klasik sıralar ve tahta yok. Karışık yaş gruplarından oluşan sınıflarda çocuklar özgürce hareket ederek kendi seçtikleri eğitici materyallerle, kendi istedikleri sürede meşgul oluyorlar. Sonrasında sınav, ödül ve ceza kullanılmak yerine her çocuğun gelişimi kendi içerisinde değerlendiriliyor.

Montessori çocuğa saygı demektir

Raife Cebeci, 5 çocuk annesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu bir eğitimci. Amerika'da Siyasal Bilimler üzerine eğitimini sürdürürken ilk çocuğunun dünyaya gelmesiyle tüm kariyer planları değişen Cebeci, bir anne olarak ilerde çocuklarının eğitiminde etkili olma fikriyle 'Eğitim Psikolojisi' alanında yüksek lisans yapmaya karar verdi ve Montessori sistemiyle bu vesileyle tanıştı. Şu anda Amerika'da faaliyet gösteren 6 Montessori okulu ve bir Montessori Öğretmen Yetiştirme Programının kurucu ve yöneticiliğini yürütüyor.


Raife hanım Amerika'da kaldığı 25 yıllık süre içerisinde sürekli Türkiye'de Montessori eğitiminin gelişip yaygınlaşması için çaba harcadı. Master eğitimini 1995'te üç çocuk annesi iken tamamlayan Cebeci, Montessori okulu açmak için Türkiye'ye döndüğünde 28 Şubat'ın soğuk yüzüyle karşılaştı. 5 aylık bir tecrübeden sonra Amerika'ya geri döndü ve ilk okulunu Amerika'da açtı. Amerika'da çoğu farklı etnik kökenlerden ve dinlerden gelen yüzlerce öğrenciye Montessori sistemiyle eğitim veren Raife Cebeci ile Montessori üzerine konuştuk.




Montessori sistemiyle nasıl tanıştınız?

Masterımı yaparken bitirme seminerlerinden birinde karşılaştım bu eğitimle. Alternatif eğitim metotları, felsefeleri arasından bir tanesini seçerek bununla ilgili bir sunum yapmamız gerekiyordu. Ben de bize verilen listeden belki sadece ismi yakın geliyor diye Montessoriyi seçtim ve o seçim büyük bir değişimin öncüsü oldu. Başlangıçta amacım tezimi yazmak ve eğitimimi tamamlamaktı. Ancak ilk okuduğum kitapla birlikte çok etkilenmiştim. Evde küçük çocuklarım olduğu için öğrendiklerimin pozitif sonuçlarını evde fazlasıyla gözlemleme imkanım oluyordu. Farklı kitaplar okudukça, çocuklarla uygulamalar yaptıkça bu metod benim için çok daha önemli hale geldi ve bu eğitim felsefesinin insanın fıtratına ve yaratılışına en uygun yaklaşım olduğunu fark ettim.


En geniş bir tanımlama ile Montessori Metodu, çocuğa saygıya dayalı, çocukluk devresine ve eğitime çok farklı bir noktadan bakan bütüncül bir eğitim felsefesidir. Montessori okullarında eğitim tek yaş grubuna dayalı olmayan yani farklı yaşlardan çocukların bir arada oluşturduğu sınıflarda yapılır ve bu anlayış çocuğun beynini 'doldurulması gereken boş bir şişe' olarak görmez. Bu felsefeye göre her çocuk kendisine has bir potansiyelle doğar, bu nedenle eğitimin amacının da çocuğun içindeki potansiyelinin en yüksek noktasına ulaşmasını sağlamak olmalıdır.




Tüm okullarınızda bu metodu kullanıyorsunuz, Montessori neden önemli?

Ben Müslüman bir eğitimci olarak bu metodun dinimize, kültürümüze, değerlerimize son derece uygun olduğunu düşündüm, benim için en önemli yönü buydu. Çocuğa saygı demektir benim için Montessori. Bu eğitimi kendim ve çocuklarım için yaşam biçimi haline getirdim. Çocuklar bilgilerin sizin tarafınızdan aktarıldığı boş varlıklar değil aksine hepsi yaratılıştan büyük bir potansiyelle doğuyor. Eğitimde en önemli dönem doğumdan 6 yaşa kadar olan dönemdir. Ben bu süreçteki eğitimin üniversite eğitiminden bile daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuk bu dönemde 'emici zihin' dediğimiz bir zihne sahip, neyi nasıl verdiğiniz çok önemli.




6 farklı okul büyük bir başarı. Süreç nasıl gelişti?

Ben Montessori ile ilgili sunumumu yaptım, tezimi bitirdim ama Montessoriyi bırakmadım. Açacağım okullarda bu sistemi kullanmaya karar verdim. İlk açtığım okul bir üniversitenin çevresinde toplanmış Müslümanların yaşadığı küçük bir caminin bünyesindeydi. Yurt dışında camiler sadece ibadet için belli zamanlarda gidilen yerler değil, Müslümanların toplanma noktası. Caminin daha önce satın alıp faaliyet gösterdiği ama devam ettirmekte zorlanılan bir okulun yeniden ve Montessori okulu olarak açılıp çalıştırılmasını sağladım. Montessori temelli İslami bir okuldu bu ve Müslümanlara hitap ediyordu. Bu okul çalışıp makul bir seviyeye geldikten sonra ikinci okulu açmak için Philadelphia'ya geçtik ve yine Müslümanların yoğun olduğu bir bölge seçtik. Bu okullarda okul öncesinden başladık ve ilkokul sınıflarını ekledik. Yaklaşık 9 sene bu okullarla ilgilendim. Eşim her zaman siyasetle ilgiliydi. Ve 2002 Türkiye genel seçimlerinde AK Parti'den milletvekili oldu. Türkiye'ye dönmeyi yeniden planlamaya başladık ama 5 çocuğumuzun eğitimi için birçok kurum baktığımız halde karar veremedik ve eşim Ankara'da ben çocuklarla Amerika'da yaşamaya devam ettik.




Kendi ülkenizde bir engellemeyle karşılaşmıştınız, Amerika'da böyle bir durum yaşadınız mı?

Aksine. Okulların başvurusu için Milli Eğitim Bakanlığına gittiğimizde bakanlık görevlilerinin bize gösterdiği ilgiyi, takdiri anlatamam. 'Devlet olarak bizim yapmamız gereken bir işi müteşebbisler olarak sizler yapıyorsunuz' diyerek teşekkürler ettiler hatta ve her türlü kolaylığı gösterdiler.

Okulların yayılması nasıl oldu?

11 Eylül saldırısı hayatımızı tüm Müslümanlarınki gibi derinden etkiledi. Yeni bir okul açıp her kesimden öğrenci alabileceğim bir ortam elde etmek istedim. Müslümanların karşılaştığı olumsuz durumlar sonrası “Bizim 11 Eylül saldırısıyla hiçbir ilgilimiz yok, iyi bir insan, iyi bir Müslüman ve iyi bir eğitimciyim ve pozitif bir rol model olarak bizim gibi insanların kabuğuna çekilmek yerine diğer insanlara hitap etmesi gerek" diye düşündüm. Yabancısın, başörtülüsün, kim sana getirir çocuklarını diyenler oldu. Ama bunu denemek istedim. Küçük bir okulla başladım ve başarılı olduk. Uluslararası Montessori Okulları ismiyle 2004 - 2012 yılları arasında 6 tane okul açtık. Bu okulların yüzde altmış yetmişi Amerikalı çocuklar, geri kalan kısmı dünyanın birçok farklı ülkesinden Amerika'ya gelmiş ailelerin çocukları. Yahudi, Hristiyan, Hindu çocukları çoğunlukta. Müslüman öğrencilerimiz yüzde iki civarındaydı.




Montessori sistemi açısından ülkemizdeki durumu nasıl görüyorsunuz?

Montessori eğitiminde Türkiye'nin on yıllık bir geçmişi olduğundan söz edebiliriz. Çok yeni sayılmaz ama son bir iki senedir daha çok yaygınlaştı. Aslında biraz moda gibi yaygınlaştı ve bu beni üzen bir şey. Çünkü moda olarak başlayan bir şey modası geçince biter. Bu kadar faydalı, bize uygun bir eğitim felsefesinin yanlış anlaşılıp, yanlış tanıtılıp hak ettiği değeri bulamama ihtimali beni endişelendiriyor. Son iki senedir Türkiye'ye daha sık gelmeye ve burada Montessori eğitimleri vermeye başladım. Çok samimi bir şekilde uygulamaya çalışanlar da var bu sistemi ülkemizde, bir kısmını alıp karışık bir eğitim verenler de var.




Türkiye'deki çalışmalarınız neleri kapsıyor?

Bir önceki Cumhurbaşkanımız olan Sayın Abdullah Gül ve eşi Hayrunisa Hanım ve şu andaki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Hanım Montessori eğitim sistemiyle ilgili olarak bu sistemin Türkiye'ye doğru taşınması konusunda sürekli teşvik edici oldular. Biz de 2012 yılında İstanbul Montessori Enstitüsünü kurduk, bu Enstitüde önceliğimiz Montessori'yi doğru uygulayacak öğretmenler yetiştirmek. Türkiye'de Montessori eğitimi konusunda en büyük açık eğiticiler alanında yaşanıyor bana göre. Montessori, sadece materyallerin temin edilmesi ve uygun binaların sağlanmasıyla uygulanabilen bir sistem değil. Bu felsefeyi iyi anlamış ve özümsemiş kişilerin bu eğitimi vermesi gerekiyor. Diğer yandan Türkiye'de Montessori eğitiminin anlaşılması ve yaygınlaşması amacıyla bir dernek kurma çalışması içerisindeyiz. Bu sayede bu sistemi devlet okullarından, dezavantajlı konumdaki çocuklara kadar uzanan geniş bir çevrede yaygınlaştırmayı istiyoruz. Bu konuda kitap çevirileri gibi kaynak oluşturma çabalarımız da devam ediyor.


#Montessori
#Raife Cebeci
#Eğitim
#İstanbul Montessori Enstitüsü
9 yıl önce