|

Arşivden çıkan Hürriyet

Darbeciler, 12 Eylül 1980 günü yine sahnedeydi. Hürriyet, darbeyi “yıldırım baskı” ile duyuruyor, “Ordu Yönetime El Koydu” manşetinin yanına, darbenin lideri Kenan Evren’in üniformalı, gülümseyen bir posterini yerleştirmeyi de ihmal etmiyordu. Hürriyet’in manşetleri, Erbakan’ın istifası sürecinde de farklı değildi.

Yeni Şafak
04:00 - 24/05/2015 Pazar
Güncelleme: 01:02 - 24/05/2015 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Dr. barış ertem istanbul teknik üniversitesi


Yakın siyasî tarihimizde, Adnan Menderes'in Demokrat Partisi'nin 1950'de CHP'yi yenerek iktidara gelmesinden 2000'lere kadar uzanan süreç, sık sık askerî darbelerle bölünmüş birçok partili dönem olarak özetlenebilir. Öyle ki, çok partili demokrasimiz, bu 50 yılda 4 kez askerî müdahale ile karşı karşıya kaldı.



Öte yandan, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, darbelerle basın arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Ülkemizde askerî darbelerle basın arasındaki ilişki incelendiğinde, bir gazetenin ismi öne çıkıyor: Yayın hayatına 1948'de başlamış olan Hürriyet Gazetesi.


Bilindiği gibi, Cumhuriyet tarihimizin ilk askerî darbesi 27 Mayıs 1960'da gerçekleşti. Bu darbeyle, millet tarafından çok partili düzlemde seçilmiş ilk parti olan Demokrat Parti iktidardan düşürülüyor ve milletin seçtiği Başbakan Menderes'in idamı ile sonuçlanacak olan süreç başlıyordu. Hürriyet, 27 Mayıs 1960 tarihli sayısına “Türk Ordusu Vazife Başında” manşetini koyarak tarafını ilk günden belli ediyordu. Aynı tarihli habere göre “halk bir bayram sevinci yaşıyordu ve İstanbul bayraklarla donanmıştı.” Haber böyleydi. Ancak Hürriyet'in darbe nedeniyle “bayram ettiğini” iddia ettiği halk, henüz 1 yıl önce İngiltere'de geçirdiği uçak kazasından sonra Menderes'i bağrına basmış, 14 kişinin öldüğü kazadan sağ kurtulan başvekili için binlerce kurban kesmişti.



27 Mayıs darbesinin sesi


Seçilmiş başbakanın asılmasıyla sonuçlanacak olan darbeyi manşetlerine “kibar inkılâp” olarak taşıyan gazetede, darbeden 1 ay sonra, 28 Haziran'da “Beklenen İnkılâp” başlığıyla çıkan yazıda ise şöyle denilmekteydi: “Kahraman ordumuzun gerçekleştirdiği 27 Mayıs İnkılâbı, siyaset ilminin peşinen işaret ettiği kaçınılmaz bir netice idi. Zira siyasette de birtakım kanunlar vardır ve muayyen haller behemehâl muayyen neticeler doğurur. Sabıklar, şayet her meselede olduğu gibi burada da ilmin sesine kulak tıkamasalardı, başlarına gelecek akıbeti ve bundan kaçınmanın yollarını öğrenirlerdi.” Özetle, müesses nizamın isteklerine uymazsanız, seçilmiş de olsanız darbe size müstehaktı!


Hürriyet'in 27 Mayıs darbesi ile ilgisi yalnız manşetlerle sınırlı değildi. Darbenin baş aktörlerinden Albay Orhan Erkanlı, gazetenin sahibi Erol Simavi tarafından 1968'de Hürriyet Genel Müdürlüğüne getirildi. Gazete, yaklaşık 2 yıl boyunca bir 27 Mayısçı tarafından yönetildi. Hürriyet'in darbelerle olan meşhur serüveni, 27 Mayıs ile başlamış oluyordu.


12 Eylül'de faturayı siyasilere kesti


Darbeciler, 12 Eylül 1980 günü yine sahnedeydi. Hürriyet, darbeyi “yıldırım baskı” ile duyuruyor, “Ordu Yönetime El Koydu” manşetinin yanına, darbenin lideri Kenan Evren'in üniformalı, gülümseyen bir posterini yerleştirmeyi de ihmal etmiyordu.


Gazetede, darbeden kısa süre sonra yayımlanan bir yazıda “27 Mayıs 1960-Türk Silahlı Kuvvetleri ilk uyarısını 20 yıl önce yapmıştı, 12 Mart 1971-ikinci uyarı 11 yıl sonra geldi” deniyordu. Anlaşılıyor ki, 12 Eylül darbesi, seçilmişler darbecilerin “uyarılarını” dikkate almadığı için gerçekleşmişti! 16 Eylül 1980 tarihli bir yazıda da darbenin faturası yine seçilmişlere kesiliyordu. Yazıya göre, Evren'i darbe yapmak “zorunda bırakan” siyasetçiler, “kendi kendilerini yargılamalı” ve “iflâs masasına oturmalıydılar.”



Darbenin en karanlık günleri yaşanırken, 12 Eylül 1981'de, yani birinci yıldönümünde ise Hürriyet, “el ele, kol kola, koşa koşa mutlu günlere gidiyoruz” diyordu.


28 Şubat'ta yine başrolde


90'lı yılların ortaları ise Erbakan'ın Refahyol Koalisyonu'na ev sahipliği yapıyordu. Malum çevrelerce “mürteci” olarak damgalanan Erbakan için çember daralır, 28 Şubat yaklaşırken, Hürriyet'in manşetleri yine ısınıyordu.


Hükümetin istifa etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanacak olan 28 Şubat sürecinde, Hürriyet'in dikkat çeken ilk manşeti 11 Haziran 1996 tarihli “Askerden RP'ye Şok Suçlamalar” idi. 20 Aralık 1996'da ise üst düzey bir komutana “ordu darbe yapacak mı” diye soruluyor ve “Bu Defa İşi Silahsız Kuvvetler Halletsin” yanıtı manşet oluyordu.


28 Şubat 1997 tarihli MGK'dan sonra ise MGK kararlarının Erbakan'a zorla onaylatılması ve Erbakan'ın istifası süreci başlıyordu. 4 Mart 1997 tarihli Hürriyet'in manşeti “Ya Uy Ya Çekil” idi. 6 Mart 1997'de ise Erbakan'ın baskılar sonucu kararları imzalamak zorunda kalması “Aynen İmzaladı” manşetiyle duyuruluyordu.


Hürriyet'in manşetleri, Erbakan'ın istifası sürecinde de farklı değildi. 1 Nisan 1997 tarihli “TOBB: Hükümet Hemen Bitmeli”, 26 Nisan 1997 tarihli “Gitti Gidiyor” ve 12 Haziran 1997 tarihli “Gerekirse Silah Bile Kullanırız” manşetleri, bu sürecin “unutulmazları” arasındaydı.


Hürriyet, seçilmiş Başbakan Erbakan'ın baskılar sonucu istifa etmek zorunda kalmasını ise “Ettiğini Buldu” manşetiyle yorumluyordu.


Örnekler çoğaltılabilir. Ama Hürriyet'in eski sahibi Erol Simavi'nin, gazetesinde 1988'de yayımlanan sözleri herşeyi özetliyor: “Basın için dünyada, 'dördüncü kuvvettir' derler. Bu, Türkiye için geçerli değil. (...) Birinci kuvvet, Türkiye'de ordu mu? Hayır, basındır. İkincisi ordudur. Çünkü orduyu, ihtilâllere basın hazırlar.”


Başka söze gerek var mı?



#Refahyol Koalisyonu
#Hürriyet
#Gitti Gidiyor
9 yıl önce