|

Türkülerle bir ömür

Türk Halk Müziği Sanatçısı ve aynı anda akademisyen olan Prof.Dr. Erol Parlak, şimdiye kadar sadece üstatların, bireysel eserlerini kendi perspektifiyle yorumlayarak sunmaya çalıştığını belirterek, "Özellikle Neşet Ertaş, hayattayken hiçbir şekilde türkü yapmaya kalkışmadım” dedi.

Yeni Şafak
08:13 - 28/01/2015 Çarşamba
Güncelleme: 06:18 - 28/01/2015 Çarşamba
IHA

Türk Halk Müziği Sanatçısı ve aynı anda akademisyenlik görevini de yürüten Erol Parlak, Türk Halk Müziği'nin tarihi, bugünü ve Neşet Ertaş ile ilgili birçok açıklamada bulundu.


15. albümü "Pervaneyim Yar"ı çıkartan Parlak, “Daha önceleri hep bir yorumcu olarak albüm yaptım. Yani coğrafyamızın anonim eserlerini ve üstatlarımızın bireysel eserlerini kendi perspektifimden yorumlayarak sunmaya çalıştım. ‘Pervaneyim Yar’ın tamamı 14 eserden oluşuyor ve tamamının söz ve müziği bana ait olduğu bir albüm oldu. Bunun da nedeni artık hem yaş hem de birikim olarak belli bir yere geldim. Aslında içimden bir şeyler geliyordu ama bugüne kadar üstatlarımızın eserlerini gördükçe hep “bir de sana gerek yok, yorumcu olarak kal” diyerek bastırıyordum. Ancak, bir süre sonra büyük üstatlarımız birer birer aramızdan ayrıldılar ve böylelikle üretim durma noktasına geldi. Üretimin devam etmesi gerekiyordu. Artık yaşım belli bir yerde ve benim de kendi penceremden gördüğüm doğruları ve yanlışları, bunca yıllık birikimimi bireysel üretimlerime yansıtmam gerekiyordu. Bu nedenle böyle bir albüm çalışması yaptım, böylelikle 50. Yaşıma özel bir albüm oldu” dedi.


“ÜRETİMLER ÇOK AZALDI”

Erol Parlak, günümüz müziklerinin üretiliş amaçları hakkında ise, “çağımızda üretim tüketim ilişkileri çok değişti. Artık üreten insan profili çok azaldı. Oysaki hayatın özü üretim, doğa sürekli kendisini üretiyor, insanda kendisini sürekli üreten bir canlı ama özelliğinden neredeyse koptu. Sanat alanında da durum böyle, daha çok tüketen insan profilivar ve neredeyse kimse artık bir şeylere kafa yormak istemiyor; var olanı tüketmek gibi bir kolaycılık var. Üretimler çok azaldı olanlarında profili daha çok ticari bir niteliğe büründü. Günün ticari değerleri neyse veya müzikteki ticari mekanizma neleri topluma veriyorsa, insanlar var olabilmek adına o yönde üretime başladılar. Oysaki sanat, hayatın tamamını kapsıyor. Biz, çok büyük, çok değerli, çok zengin bir coğrafyanın çocuklarıyız. Geleneksel sanatımızın içinde tarih var, dil var, sosyoloji var, edebiyat var. Üretimlerin bunları kapsayacak bir tavırda olması gerekir. Bakıldığında bugüne kadar gelen en değerli ürünlerin hep bu perspektifte olduğu görülecektedir. Bende bu yolda olma çabasındayım, ancak, bir yandan da yaşadığımız çağı gözeten bir şekilde geleneği sürdürmeye çalışmaktayım” açıklamasında bulundu.


“NEŞET USTA HAYATTAYKEN TÜRKÜ YAPMAYA KALKIŞMADIM”

Türk Halk Müziği Sanatçısı Erol Parlak, “40’lı yaşlardan itibaren yavaş yavaş kemâlet çağı başlar ve insanların 50 yaşına doğru duygular, düşünceler ve fikirleri tamamen oturmuştur. Dünyaya dair yaşanılan her şeye dair görgünüz bilginiz, sezginiz oturmuştur ve bunlardan birer fikir çıkartırsınız, insanlığa daha net daha doğru şeyler aktarabilirsiniz. Ben de 50 yaşına doğru bu yönümün daha da geliştiğini gördüm. Özellikle Neşet Usta hayattayken hiçbir şekilde türkü yapmaya kalkışmadım. Çok eskiden yaptığım ve bir hayli meşhur olan birkaç eser ürettimse de onlara sahip bile çıkmadım. Ancak Neşet usta vefat ettikten sonra ‘ben de türkü havalandırmalıyım” diye kendimce bir manevi icazet hali ile hareket ettim” ifadelerini kullandı.

#Türk Halk Müziği Sanatçısı Erol Parlak
#Neşet Ertaş
#türkü
9 yıl önce