Delibozuklar Çiftliği, Ah Vre Sevda! Râna, Mühtedi, Saint-Michel’in Develeri, Neydi Suçun Zeliha, Yaban Gülleri… 87 yıldır dünya sahnesinde olan Osman Necmi Gürmen’in, kelimenin hakkını vererek geçirdiği “fırtınalı” hayatına sığdırabildiği romanlar bunlar şimdilik… Hem Fransızca hem de Türkçe yazan Osman Necmi Gürmen, tam da Sercan’ın kitaba verdiği isimdeki gibi ömrüne birkaç hayatı sığdırmış. Kitaptan altına imzamızı atıp söyleyecek olursak: “Sultanahmet, Siverek-Tılgani Köyü, Turgutreis, Paris Sorbonne Meydanı. Ağalık, beş parasızlık, kalem ve silah, konaklar ve ucuz öğrenci odaları, kavruk topraklar ve yelkenliyle aşılan denizler… Bu bir arada anılması zor kelimeleri, aynı cümle içinde kullanabilme fırsatı veriyor Gürmen’in hayatı…”
Mesnevi’den bir beyitle başlayan, Gürmen’in son romanı Yaban Gülleri, ilerleyen bölümlerinde de etkisini derinden hissettiren tasavvufi bir bakışın üzerinde seyrediyor. Yeni romanıyla ilgili olarak kendisiyle yapılan röportajların birinde, insanoğlu’nun gerçeği arayışı ve hayatı anlamlandırma isteğini “Genel anlamda ‘Hakikat’in ne olduğunu ve bendeniz, ne filozoflar ne de ilahiyatçılar bilebilir. Tasavvuf’ta ‘Hakikat’i arayanın öncelikle; Şeriat: Dinin kuralları, Tarikat: Kamil insan olma yoluna baş koyma, Marifet: Allah yolunda her şeyden vazgeçebilme mertebesine erişmesi için kendi şahsı üzerinde çetin bir çalışmaya, bir çeşit mücadeleye katlanması gerekir. Kitaplarımdaki personajların kimileri, ‘Dudu kadın’ misali, daha ‘Şeriat’ kapısından geçerken o kapı aralığında sıkışıp kalmış, kimileri Şeriat kapısını aşıp, ‘Şecaeddin efendi’ misali, Tarikat kapısı aralığından selamete varacak yola baş koymuştur. Daha basit bir deyimle, insan denen yaratığın, yüzyılların ters gelişimiyle abartılmış ihtiyaç, iktidar vs tutkusuyla bastırılmış, gönülde var olan sevgi mefhumunun hayat bulup bu mürüvvetsiz isteklerin üstesinden gelmesidir Yaban Gülleri’nde beliren umut ışığı. İnsan denen mahlûkta var olan sevgi, muhabbet duygusunun, iktidar hırsının üstesinden gelmesi. Ayrıca Tasavvuf’un ‘Hakikat’i arayışında insanoğlunun kitaptaki Dudu misali, ‘Şeriat’ olan kapıda sıkışıp kalmaması.”