|

Bir yazarın seyr-i sülûku

Musa Mert, kendi hareket merkezini koruyarak bütün insanlığa yüzleşme çağrısı yapıyor. Aslında çağrısı net; kalbimizde olan şeffaflığı kendimizde de işletmek. Pusula ise her insana ışık sunabilecek. zenginlikte bir kaynak; Hz. Peygamber

İskender Gümüş
00:00 - 22/05/2014 Perşembe
Güncelleme: 20:06 - 21/05/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Bir yazarın seyr-i sülûku
Bir yazarın seyr-i sülûku

Yazmak, her şeyden önce insanın kendisiyle hesaplaşmasıdır. Kalem yazdıkça yük ağırlaşır, anlamlar dünyasında hesaplaşma başlar ve insan özüne doğru bir yolculuğa çıkar. Musa Mert''in ilk kitabı ''Ne Dedimse Kendime'', kemâlât yaşına ermiş bir âdemin öze yolculuğunun hikâyesini anlatıyor. Modern dünyanın kirlenmişliğinden, hayat iksiri olarak sunulan popüler kültürden, gösteri ve gösteriş toplumundan bunalan bir insanın özüne yolculuğunun hikâyesi bu. Yazar, özüne doğru çıktığı bu yolculukta, Kâinatın Efendisi''ne sığınmakla, Kutlu Peygamber''le buluşmakla savrulmaya karşı duruyor. Kitabın önsözünde bir çocuğun kalbine girmeyi, Yaradan''ın sıcaklığını iliklerine kadar duymanın ve Hz. Peygamber''in (s.a) ismetini temaşa etmenin yolu olarak görüyor. Ve bunu da ''En müşfik sığınak bir çocuğun kalbidir'' diye ifade ediyor.

HZ. PEYGAMBER: VAR OLAN İDEAL

Yazarın savrulan insanlığa, asıl önderini işaret etme niyetini taşıyan denemelerden oluşan bu kitabı iki bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümü ''Yüce Dost''a…'' başlığını taşıyor. Mert, bu bölümde, Hz. Peygamber''in hayatına dair yazılara yer veriyor. Bu yazılarda, Kur''an-ı Kerim ve Hadîs-i Şerifler''den yola çıkarak Hz. Peygamber''in insanî özelliklerini anlatıyor. Mert, Hz. Peygamber''in hayatını anlatırken onu geçmişte kalan ulaşılmaz bir peygamber olarak görmek yerine, her insanın yapabileceği yalın ve yaşanabilir hayatı ve örnekliği üzerinde duruyor. Yaşadığımız çağda Hz. Peygamber''i nasıl anlamamız gerektiği hususunu hayatından örnekler vererek bize gösteriyor. Hz. Peygamber''in bir denge insanı olduğunu, bugünün ve yarının insanının dikkatle takip etmesi gereken ideal bir insan olduğunu vurguluyor. Hicret''i, bayramı, İsra ve Miraç''ı, Veda Hutbesi''ni ve vefatını Mert''in kaleminden okuyoruz.

KENDİNİ HESABA ÇEKMEK

İkinci bölüm, kitabın adını taşıyor: ''Ne Dedimse Kendime''. Bu bölümde yer alan yazılar, mesleğini aşk derecesinde seven bir öğretmenin öze yolculuğunda tutmuş olduğu notlardan oluşuyor. Mert, bu notlarda iğneyi de çuvaldızı da kendisine batırıyor. Eğitimle ilgili yazılar ağırlıklı olarak yer alıyor bu bölümde. Öğretmenlik mesleğinin önemi yazarın hayatından kesitlerle sunuluyor. Ayrıca bu bölümde yer alan yazılarda, Kuran-ı Kerim''de anlatılan örnek insanın özellikleri, İmam-ı Azam Ebu Hanife''nin eğitimci yönü, zamanın kıymeti, Ramazan ayı, fedakârlık ve vefakârlık gibi konulara değiniliyor. İkibinli yılların başında ''Minik Namaz'' adlı öyküsüyle kalemini tanıdığım Musa Mert''in kemâlât yaşı olan kırklı yaşlarda çıkardığı bu ilk kitabı onun ''seyr-i sülûku'' olarak görüyorum.

Hesabın çetin olacağı gün için bugünden kendini hesaba çekiyor. Kirlenmişlikten arınmak için Yaradan''la ve onun elçisiyle insanlığın yeniden tanışması gerektiğini vurguluyor. Böylece, küresel çağın savrulmuşluğunda var olmanın ipuçlarını bize veriyor. ''Ne Dedimse Kendime'' bir yolculuk hikâyesi. Musa Mert de yolcu. Ömür adı verilen seyirde Musa Mert''in sülûkunun nereye doğru ne kadar gideceği bilinmez. Bu bilinmezlik, Mert''in sorumluluğunu daha da artırıyor. Zira okur, yazarın seyr-i sülûkunu merak ettiğinden yeni eserler bekleyecektir.

Musa Mert

Ne Dedimse Kendime

Nüve Kültür

Merkezi Yayınları

2013

168 sayfa

10 yıl önce