|

İki kader arkadaşı, Hafız Hakkı ve Enver paşalar

Sarıkamış Harekatında Enver Paşa’dan sonra görev alan ve Sarıkamış bozgununu hemen ardından can veren 3. Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın tuttuğu notlar İş Bankası Yayınları tarafından basıldı. Eser, Birinci Dünya Savaşı’na girişimiz ve Şark Cephesi’nde uğrağımız mağlubiyeti anlatıyor.

Yeni Şafak
19:13 - 18/01/2015 Pazar
Güncelleme: 17:16 - 18/01/2015 Pazar
Yeni Şafak
ALAATTİN KARACA

Murat Bardakçı, Birinci Dünya Savaşı’nın; özellikle Sarıkamış Harekâtı’nın, Enver Paşa ile birlikte önemli isimlerinden olan Hafız Hakkı Paşa’nın günlüğünü yeni harflere aktardı. Kitabı tanıtmadan önce, Hafız Hakkı Paşa hakkında kısa bir bilgi vermekte yarar var. Bardakçı’nın “Önsöz”de verdiği bilgilere göre Hafız Hakkı Paşa, 1879’da Manastır’da dünyaya gelmiş, Kuran’ı hıfzettiği için kendisine Hafız Hakkı denmiş. İstanbul Harbiye Mektebi’nden mezun olmuş, ilkin Manastır’da görev yapmış, Balkanlar’da çeteleri takip etmiş, 1904’te kolağası, 1908’de binbaşı olmuş. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmış, önemli askerî görevlerde bulunmuş. Enver Paşa ile tanışmış, Alman askerî kültüründen etkilenmişler. 1909’da Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Üçüncü Ordu’ya katılmış. 1910’da Beşinci Murad’ın oğlu Şehzade Mehmet Selahattin Efendi’nin kızı Behiye Sultan’la evlenmiş, Balkan savaşlarına katılmış, 1913’te Yarbay olmuş, hızla yükselmiş, Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevine getirilmiş, ardından albay olmuş. 10 Ocak 1915’te III. Ordu kumandanlığına getirilmiştir. Hafız Hakkı Paşa, tuğgeneralliğe yükseltildikten sonra, Sarıkamış bozgunundan sonra, 15 Şubat 1915’te, tifüs hastalığından kurtulamayarak Erzurum’da vefat eder. Mezarı Erzurum’dadır.


Hafız Hakkı Paşa ile Enver Paşa’nın kaderleri âdeta aynıdır. Daha baştan bu iki asker, askerî okullarda birlikte okumuş, Makedonya’da eşkıya kovalamış, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmış, 31 Mart’ın bastırılmasında beraber bulunmuş, her ikisi de saraya damad olmuşlardır. Bu iki vatan evlâdının âkibetleri de birbirlerine benzer; Hafız Hakkı Paşa, büyük Sarıkamış bozgunundan hemen sonra, tifüse yakalanır ve hayata gözlerini Erzurum’da yumar. Enver Paşa ise, bugün Tacikistan’ın sınırları içinde kalan Çegan tepesi’nde Ruslarca öldürülür. Kısaca, İttihat ve Terakki’nin ve Birinci Dünya Savaşı’nın iki önemli siması, iki önemli paşasıdır onlar. İkinci Meşrutiyet’ten sonra askerîyede hızla yükselmişler, Türkiye’nin bu tarihten sonraki siyasetinde ve özellikle Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarında öne çıkmışlardır. 


SARIKAMIŞ’TA NE OLDU

Osmanlı’nın son dönemleri, özellikle Birinci Dünya Savaşı yılları, bu savaşta Almanlarla olan münasebetlerimiz, askerî ve siyasî temaslar, cephedeki durumlar; tabii bu bağlam’da Sarıkamış Harekâtı, yeterince aydınlatılmış değildir. Askerî ricale ait, günlük, mektup, anı gibi eserlerin az oluşu; hatta var olanların da siyasî çekincelerden dolayı, yakınları tarafından saklanması, yayımlanmasına müsaade edilmemesi, tarihçileri yalnızca resmî arşiv belgelerine mahkûm ediyor. Kuşkusuz bu belgeler önemli, ama onların yanında, anılar, günlükler ve mektupların, söz konusu dönemin siyasi, askerî hayatını, devlet adamları arasındaki ilişki ve çatışmalarını, bu dönemin ruhunu, çekişmelerini daha doğal, daha içten bir biçimde yansıttıkları da muhakkak. Bu tür özel belgeler bizde az olduğu için, dönemin ruhunu bütünüyle okumakta zorlanıyoruz ve hâlâ tartışıyoruz; Birinci Dünya Savaşı’nda ne olmuştu, Sarıkamış faciasını neden yaşadık, binlerce asker nasıl şehid oldu, paşalar arasına bir çekişme var mıydı, yanlışlar, doğrular, eksikler ne idi?... Bardakçı’nın “Sarıkamış Günlüğü” adıyla yayımlanan Hafız Hakkı Paşa’ya ait günlük, merak edilen bu gibi pek çok soruya cevap verebilirdi muhtemelen. Ancak hemen başta söyleyelim, eldeki günlük parçaları, bize Sarıkamış’ta olup bitenlerle ilgili bir bilgi sunmuyor. Çünkü, Hafız Hakkı Paşa, o günlere ilişkin günlük tutamamış, aralarda bıraktığı boş sayfalar, Paşa’nın o günlere ilişkin bilgileri  daha sonra yazmayı tasarladığına işaret etmekle beraber, maalesef o hengâmede, o ateşli günlerde ve ömrünün de vefa etmemesi sebebiyle, bu günlere ait notlarını yazamamış. Ama yine de, Birinci Dünya Savaşı’nın hemen arefesinde bir Osmanlı paşasının, duygu ve düşüncelerini, Almanya’ya giderken gördüğü kimi Batı ülkeleri ve şehirleri hakkındaki izlenimlerini, savaş çıktıktan sonra Doğu bölgemizde Ruslarla yaşanan savaşı, bu savaştaki askerî, lojistik sıkıntıları, Hafız Hakkı Paşa’nın yer yer Almanlara bakışını, başlardaki umut ve beklentilerin giderek yıkılışını, yaşanan bozgunu, ıstırabı, açlığı, ölümleri, evet hepsini parça parça günlüklerden takip etmek mümkün… 


YEDİ YIL SONRA ÖĞRENİLMİŞ

Sarıkamış, bu gün hâlâ tartışılan bir facia! Muratçı’nın da belirttiği üzere; “Sarıkamış faciası Türk kamuoyu için uzun seneler tam bir sır olarak kalmış (…) bu bîhaberliğin sebebi, basına bozgunun hemen ardından uygulanan sansürdür.” Türk halkı bu bozgunu, ancak yedi yıl sonra, o da sınırlı ve kontrollü bir biçimde öğrenebilmiş. 1922’de Emekli Yarbay Köprülü Şerif’in Akşam gazetesinde tefrika suretinde yayımlanan ve sonra kitap olarak basılan Sarıkamış adlı eser, bu konudaki ilk ve önemli kaynaklardan biri. Ancak söz konusu eserin o günlerde Batum’da ve Moskova’da bulunan Enver Paşa’nın Türkiye’ye dönme hazırlıkları içinde bulunduğundan dolayı, aleyhindeki bir kampanyanın bir parçası olarak yayımlandığına dair görüşler de var. Bardakçı, günlüğün önsözünde bu iddiaları da dile getiriyor ve hatta  Enver Paşa’nın eşine ve Mustafa Kemal Paşa’ya yazdığı mektuplardan parçalar sunarak bu iddiaların ihtimal dahilinde bulunduğuna işaret ediyor. Doğrusu, söz konusu mektuplardan yapılan alıntılar da, Enver Paşa’nın Türkiye’ye dönme arzusunu ve Ankara’daki rahatsızlıktan haberdar olduğunu göstermekte. Hafız Hakkı Paşa’ya ait günlükler Enver Paşa aleyhindeki bu kampanyayı aydınlatacak gerçek bilgileri ihtiva edebilirdi ve bu bakımdan da önemliydi. Ama başta da dediğimiz gibi, günlükler eksik, özellikle Sarıkamış faciasına ait bölümler yazılamamış.

Hafız Hakkı Paşa’nın eldeki günlükleri iki defterden oluşuyor. İlk defterde, Paşa’nın askerî temaslar yapmak üzere Almanya’ya gidişi (26 Ekim 1914) sırasındaki izlenimleri yer alıyor… Burada daha çok Paşa’nın Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Almanya’ya ilişkin savaş öncesi durumla ilgili izlenimleri bulunmakta. Paşa, Batı şehirlerinin ilerlemişliğini hayranlıkla izliyor ve günlüğündeki şu satırların altını çiziyoruz: “Acaba bugünkü sermayenin iki üç misli artması bir harp kazanmaktan daha kıymetsiz midir?”… Bu defter, 23 Kasım 1914’teki günlükle sona ermekte. Hakkı Paşa’nın “Şark Harekâtına âit Hatıralar” başlıklı ikinci defteri ise, daha çok Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu bölgemizdeki askeri duruma ilişkin bilgileri içermekte ve 12 Aralık 1914’te balayıp, 23 Ocak 1915’te son bulmaktadır.. Başlarda oldukça azimli ve umutlu olan Hakkı Paşa, Batum’u hedeflemiştir ama, günler geçtikçe, lojistik ve askerî açıdan zayıf düşen ordunun bozguna uğradığına şahit olacak, binlerce vatan evlâdının açlık ve hastalık içinde öldüğünü görecektir.

Hakkı Paşa’nın günlükleri, Birinci Dünya Savaşı’nın nasıl ilan edildiğini, savaş öncesinde ve sırasında Alman askerî ricaliyle olan ilişkilerimizi, bir Osmanlı paşasının hâlet-i ruhiyesini, hayallerini, umutlarını, özellikle Doğu bölgemizde Ruslarla yapılan savaşı yansıtan bilgiler bakımından önemli.


Kitabın künyesi:

Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü

Haz.Murat Bardakçı

İş Bankası Yayınları

2014

244 sayfa
#murat bardakçı
#hafız hakkı paşa
#sarıkamış
9 yıl önce