Aman ha kimsenin başına bir kötülük gelmesin, kimsenin başına bir hainin atmak isteyeceği taş da bulunmasın. Yeter ki sulhu salah olsun dünyada… Biz en iyisi bu taşları bırakmayalım sağa sola düşmesinler diye bir tedbir olsun.
Dahası bu dinmeyen ıstırapların “Tarifsiz kederler içinde” çağrışımlı dizelerin de hayatın içinde çok yeri olmalı. Böyle olmasa gelip dayanmazdı yamacına şairin. Yoksa zevk ü sefa içinde geçmiş günler vardı da şimdi mi çıkmıştı karşısına bu gamlı hazan vakitli dünya. Belli ki onca acının içinden geçilip gelinmiştir bu günlere. Şöyle bir soluklanılsa nasıl olacak diye dikkate aldığında bu defa başka ağrılar tutuyor göğsünden besbelli şairin. “Beni bir de özlerken görmelisiniz.” “Kavrulan çocuk sesleri gibi” eşliğinde o mübarek “Anne Kokusu”nu muhakkak derin acılara taşıyarak yaşatıyor olmalı. Buradan da daha detaylı olarak “Babam öyle gelirdi akşamları / Elini bağlayıp bıyıklarının balkonuna.” Anne kokusu, babanın, “Işıltılı bir ekmek devrimcisi” imajını taşıması doğrusu iyi düşürülmüş dizelerin şairin söz ustalığının da artık olgunlaşmış, pekişmiş olduğunu gösteriyor.
Gerçi bu ince işler merakı Özcan Ünlü ’nün ilk şiirlerinde de görülüyor olmasına karşın şimdi daha sarih bir şekilde isminden başlayarak iyi bir kitap içinde sunuluyor olması dikkatleri doğal olarak daha çok üzerine çekiyor. Bir de özel notum olsun kabilinden, kendi şiirimi de buna katarak şairlerin o ilk denemeleri yok mu o saf, o temiz acemi şiirleri benim hoşuma gidiyor doğrusu. Şair zaten o şiirlerden cesaret alarak yola düşürüyor kendini. Özcan’ın, Süleyman Çelik’in, İbrahim Tenekeci’nin o ilkler hanesi dikkate değerdir bence.
Şairin iyi dizeler kurmasını da burada takdirle karşıladığımı söylemeliyim. Şiirin kurgu hali, sayfadaki düzeni nasıl olursa olsun muhakkak iyi mısralar olmalı içinde. Hani o kadar mükemmeliyetçi bir anlayışı olmasa dahi mısra önemlidir ve şiirin kalıcılığının teminatıdır. Böyle bir okuyuşu da hesaba kattığımızda iyi mısraların var olduğunu görüyoruz. Birkaç örneğimiz olsun kabilinden: “Söyle vicdan susma kaç canım olsun” , “Bir vaad gibi mesela yağmurlu akşamlarda”, “Bir martı gibi kalsam da iskelende” , “Fırından yeni çıkmış ekmek kokulu omzuma / Biraz hıçkırık biraz kahkaha”. Bu örnekleri, bu tür rahat söylenmiş dizeleri 88 sayfalık kitabın içinden çoğaltabiliriz haliyle. Bunlara benzer rahat söyleyişli şiirler şaire yakışan imgelerden kurulu şiirlerdir de aynı zamanda. Yani bir Özcan Ünlü şiirinden söz edildiğinde şiirindeki sağlam yapının da irdeleneceğini hesaba katmamız gerekiyor. Kuru, yavan, söz kalabalığından örülü şiirler yazmıyor şairimiz. Kendine has bir şiir algısı ve stili ile şiirlerini söylüyor ve giderek de aşıyor kendini.
“Alçin” şiirini, “Son Kişot Ağıtı” şiirini, “Hüzn ü Aşk” şiirini, “Görülecek Hesabı Vardır Kederin” şiirini anmadan geçmek olmaz. Şairin “Hiç Değilse Bugün” kitabıyla çıtayı bir hayli yükselttiğini memnuniyetle, takdirle görmüş oluyoruz…