|

Nobel ödülü 'İzmir' şairinin

İsveçli şair Tomas Transtromer, 2011 Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu. Eserleri 50'den fazla dile çevrilen yazarın Türkçede 'Hüzün Gondolu' ve 'İzmir Saat Üç' kitapları bulunuyor

00:00 - 7/10/2011 Cuma
Güncelleme: 22:19 - 6/10/2011 Perşembe
Yeni Şafak
Nobel ödülü 'İzmir' şairinin
Nobel ödülü 'İzmir' şairinin

2011 Nobel Edebiyat Ödülü İsveçli şair Tomas Transtromer'e verildi. Nobel Komitesi, 80 yaşındaki şairin "yoğun ve şeffaf imgeleri aracılığıyla gerçekliğe yepyeni bir yol açtığı için" ödüle layık görüldüğünü açıkladı. 1931 yılında Stockholm'da doğan Tranströmer, ilk şiirlerini 1954 yılında henüz üniversitede öğrenciyken yayımladı. İnsan aklının gizemleriyle ilgili sürrealist eserleri, Tranströmer'e II. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyanın en önemli İskandinav şairlerinden biri olarak uluslararası ün kazandırdı. Tranströmer, son yıllarda sürekli Nobel Edebiyat Ödülü'nün favorileri arasında gösteriliyordu. Öyle ki gazeteciler, edebiyat ödülünün açıklanacağı günler Tranströmer'in evinin önünde bekliyorlardı. Aynı zamanda ünlü bir psikolog olan Tranströmer'in eserleri, 50'den fazla dile çevrildi ve özellikle Kuzey Amerika'da son derece etkili oldu. Tranströmer, çok sayıda yerli ve uluslararası ödülün sahibiydi. Bunlar arasında İtalya'nın klasik şiir ödülü "Premio Nonino" ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin "Büyükayı Ödülü", Pittsburg Üniversitesinin İnternational Poetry Forum'u bulunuyor.

KİTABI AZ, OKURU ÇOK

Tranströmer 1931'de Stockholm'da doğdu. Babası gazeteciydi. 1956'da Stockholm Üniversitesi Edebiyat fakültesini bitirdi. Afrika, Amerika ve 1954 yılında da Türkiye'ye yolculuklar yaptı. Sayısı altı kitabı geçmeyen eserlerine karşın geniş bir okuyucu kitlesine sahip. Tranströmer'in Türkçede 'Hüzün Gondolu' ve 'İzmir Saat Üç' kitapları bulunuyor.


İZMİR SAAT ÜÇ

Hemen hemen bomboş sokakta az ileride

iki dilenci, birisi tek bacaklı

ötekinin sırtında taşınıyor


durdular - geceyarısı far ışığında

donup kalan bir hayvan gibi -

sonra yürümeye devam ettiler

ve okul bahçesindeki çocuklar gibi çabucak

geçtiler caddeyi öğlen sıcağında

sayısız saatler tıkırdarken uzayda.


Mavi parıldayarak kaydı geçti dubaların önünden,

Kara süründü ve büzüldü, taştan dışarı bakarak,

beyaz bir fırtına olup esti gözlere.


Nalların altında ezilince saat üç

ve karanlık ışık duvarını çalınca

uzandı şehir denizin kapısının ayaklarına


ve parıldayarak akbabanın keskin gözlerinde.


13 yıl önce