Üniversitede makina mühendisliği okuyan ve okul bittikten sonra da 10 yıl mühendislik yapan Özgür Ay, kariyerini müzik dünyasında sürdürmeye karar verdi ve geçtiğimiz günlerde ilk albümü Ses-sizliği çıkardı. Albümdeki şarkıları dinleyince iyi ki müzik yapmış diyorsunuz. Zaten o da albümünü yeni çıkarsa da yıllar boyu hep müzikle ilgilenmiş. Mesela beş yaşında piyano çalmaya başladığını ve ilk bestelerini yedi yaşında yaptığını söyleyen Ay, albümünü bu kadar geç çıkarmasının sebebini şöyle açıklıyor; ''Hedefimde albüm yapmak yoktu. Yüzlerce kez sahne performansı yapmama rağmen, adımın herhangi bir yerde çıkmasını istemezdim. Müziği kendi emellerime alet etmek istemedim. Müzikten başka bir şey istemiyordum. Zaman geçtikçe fikrim değişti ve bu kadar yıl emek verdiğim müziği somut hale getirmek istedim.''
Özgür Ay''ın şarkıları gürültü kirliliği arasında biraz nefes aldırıyor. Yaşamın hızından kendini soyutlamaya çalıştığını söyleyen Ay, "Yaşam hızlandıkça kendimi yavaşlatmaya çalışıyorum" diyor ve ekliyor; ''Dünya hızlı dönüyor diyebilirler, hatta bazı teorilere göre uzay ışık hızında genişliyor. Öte yandan insanlar birbirlerini çok hızlı tüketiyor ve bu durum normal değil. Yani yaşamlar sanki hormonlu yiyeceklere benziyor, büyük hayatlar diye önümüze sürülüyor ama hiç bir şeyin tadı yok'' Ay''ın albümününe neden Ses-sizlik adını verdiğini ise "Gürültünün zıddı olduğu için bu ismi tercih ettim" diye açıklıyor. Çünkü insanların ihtiyacı olan şeyin sessizlik olduğuna inanıyor. Ay, ''Sadece bir dakika herkes sussa ve sadece içindeki sesini dinlese güzel olmaz mı" diye soruyor.
Özgür Ay ilham aldığı sanatçıları, Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, MFÖ, Grup Gündoğarken, Moğollar ve Barış Manço diye sıralıyor. Halk müziğinin kendisi için çok özel bir yere sahip olduğunu söyleyen Ay, "Halk müziği güzel sürprizlere dolu bir deryadır. Konserlerimde kendi aranjmanlarımla düzenlediğim halk türkülerine de yer veriyorum'' diyor.
