|

Japonya'da engellilere 'ebru' yaptırıyorum

Ebru sanatçısı Miki Oshita, ebru sanatına gönül vermiş bir Japon. Türkiye’ye gelmeden önce engelli hizmetlisi olarak çalışan Oshita, ebru sanatının insanı iyileştirici bir yönü olduğunu söylüyor ve ekliyor “Japonya’ya her gidişimde engellilere ebru yaptırıyorum.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 5/04/2015 Pazar
Güncelleme: 14:45 - 6/04/2015 Pazartesi
Yeni Şafak

Geleneksel sanatlarımıza dünyanın dört bir yanından insanlar ilgi gösteriyor. Japon Miki Oshita da bunlardan biri. Oshita, Ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil'in öğrencisi. Altı yıl önce geldiği İstanbul'da bütün gününü Barutçugil'in atölyesinde ebru yaparak geçiriyor. Türkçeye olan merakının peşine düşüp Türkiye'ye gelmiş ancak ebru sanatını görünce burada kalıp öğrenmeye karar vermiş. İstanbul'a gelmeden önce kendi ülkesinde engellilerle çalışan Oshita, ebru sanatının kendisine terapi gibi geldiğini söylüyor. Onunla Türkiye'deki yaşantısını ve ebru sanatını konuştuk.



Altı yıldır burada yaşıyorsunuz. Türkiye'ye gelmeden önce nasıl bir hayatınız vardı?


Japonya'da Osaka kentinde yaşıyordum. Orada zihinsel ve bedensel engelliler rehabilitasyon merkezinde yardımcılığı yapıyordum. Epey ağır bir işti aslında. Çok negatif enerji ile doluyorsunuz. Onların psikolojisi genelde düşük oluyor. Siz morallerini yüksek tutmak için çaba sarf ediyorsunuz. Stres atmak için sık sık seyahat ediyordum. Türkiye'de de bu seyahatlerim sırasında geldim. Gelmeden önce Türkçeyi çok merak ediyordum. Buraya gelir gelmez bir Türkçe kursuna yazıldım.


Ebru sanatıyla tanışmanız nasıl oldu peki?


Burada yaşayan bir arkadaşımın evinde bir gül tablosu gördüm. Resim gibi durmuyordu. Nasıl yapıldığını sordum, “ebru sanatı" dedi. Su üzerinde yapılan resim diye tarif ettiler çok merak ettim. İnternetten araştırdım ve Hikmet hocanın atölyesi çıktı. Sekiz aylık bir kurs eğitimi aldım ve ebruya başladım.



EBRU YAPARKEN JAPON SANATINI KEŞFETTİM


*Her şey nasıl bu kadar hızlı oldu. Burada tanıdıklarınız var mıydı?

Burada bir arkadaşım vardı onu Japonya'daki Türkçe kursunda tanıdım. Orada Türkçe öğrenemedim. O arkadaşımla beraber Türkiye'ye gidelim ve Türkçe öğrenelim diye düşündük. Arkadaşımın Türk arkadaşları vardı.


*Ebru sanatına benzeyen su üzerinde yapılan geleneksel Japon sanatı (Suminagashi) var. Onu neden yapmadınız?

Çünkü çok sıradan geliyordu. Japon olduğumdan belki farkına varamadım. Ebruyu öğrendikten sonra Suminagashi sanatının güzelliğini keşfettim. Birde onda siyah beyaz ve gri tonları daha çok kullanılır. Çiçek yoktur. Şimdi ikisini birarada kullanarak yapıyorum. Ebru öğrenmeseydim kendi geleneksel sanatımı keşfedemezdim.



*Ebru sanatının nesini seviyorsunuz?

Önce Ebru gördüm sonra hat, minyatür, tezhip sanatını tanıdım. Ebruyu daha çok sevdim çünkü çok kısa sürede sonuç alıyorsunuz. Bir de beni en çok etkiyen yönü planladığınız gibi gitmemesi. Kafanızda hayal ettiğiniz şeyle sonuç arasında çok fark olabiliyor. Japonya'yı bilen bilir oranın insanı deli gibi çalışıyor. Yaptığım sanat bana çok iyi geldi. Mesela daha pozitif biri oldum. Ebru sanatı bana sabırlı olmamı, herşeyin bana bağlı olmadığını ve olduğu gibi kabullenmeyi öğrendim.


*Hikmet hocayla aranız nasıl?

Gayet iyi. Çoğu kez şakalaşıyoruz. Bana “bazen Japon bazen Türk gibi çalışıyorsun" diyor. Ben de "Hocam daha hiçbir şey görmediniz" diyorum.


*Japonlar özellikle burada kaldıklarında adapte olmada zorlanıyorlar. Sizin için durum nasıl oldu?

Ben burada yaşamakta zorlanmadım. Ama Türkçe öğrenmem çok zor oldu. Fakat şu anda en az sizin kadar deyim ve atasözü öğrendim. Merak duyuyorum ve seviyorum. Görenler şaşırıyor. Mesela kurstan bir arkadaşım "nerden aklına geldi Türkçe öğrenmek" diye çekinerek sordu. Ben de ona “seni hangi rüzgâr attı buraya diye sorsana" dedim. Kız çok şaşırdı. Ben kendime çakma Japon'um diyorum. Geldiğim yörede Japonya'daki en neşeli millet Osakalıdır. Komedyenler o bölgeden çıkar, pozitif ve cana yakın insanlar. Türklere benzerler.



EBRU YAPMAMA ŞAŞIRIYORLAR


*Tepkiler nasıl?

İlk tepkileri gülmek oluyor. Benim gibi bir Japon'un ebru yapmasına çok şaşırıyorlar. "Ne işin var ebruyla" diyenler oluyor. Veya “Ebru yapıyorum" dediğimde “Ebru kim?" diye soranlar oluyor. Türkiye'de ebru sanatını bilmeyenler çok.


*Japonya'ya gidiyor musunuz?

Yılda bir defa.


*Gittiğinizde orada da çalışmalarınızı götürüyor musunuz?

Japonya'ya gittiğimde eski iş yerimde oradaki engelli çocuklara Ebru yaptırıyorum. Çok hoşlarına gidiyor. Hiçbirşeye konsantre olamayan çocuklar orada 6 saat oturabiliyorlar. Hatta sıra bekliyorlar. Osaka'da ebru yapan kimse yok. O yüzden geleceğim günü iple çekiyorlar. Zihinsel engelliler suyu çok seviyor. Bu yolla ebru sanatını Japonlara tanıtmak istiyorum.



Mantı ve kısır seviyorum


*Burada kaldığınız süre boyunca yaşadığınız ilginç bir olay var mı?

Yılın başında bana otobüs çarptı. Apar topar ambulansa bindirdiler. Türkçe bildiğimden kimsenin haberi yok. Bana bir şey olmadı, bilincim açık ne konuşulursa duyuyorum. Hemşireler izin kâğıdımdaki doğum tarihime bakmışlar. Şaşırıyorlar, yüzümü inceliyorlar “hiç kırışık yok, genetik bu genetik" diye aralarında konuşuyorlar. Hastanede Türkçe konuşunca şok oldular.


*Türk yemekleriyle aranız nasıl?

Yemeklerden mantı ve kısır çok seviyorum. Japonlar çok ilgiden hoşlanmazlar. Türklerse tam tersi çok ilgili. Misafirliğe gittiğimde tabağa çok yemek konuyor. İlk zamanlarda kimseye hayır diyemiyordum o yüzden tıka basa doyuyordum. Artık hayır diyebiliyorum. Hatta “yemiş kadar oldum" diyorum.



Maneviyat yabancıları etkiliyor


HİKMET BARUTÇUGİL- EBRU SANATÇISI

: Ebru sanatını öncü isimlerinden Hikmet Barutçugil, 42 yıllık sanat yaşamının 30 yılını yurt dışında Ebru sanatını tanıtmaya adamış bir isim. Miki Oshita, yetiştirdiği üçüncü Japon öğrenci. Rusya, Güney Amerika ve Meksika'dan öğrencileri olan Barutçugil, yurt dışında pek çok öğrenciye online ders veriyor. Sanatın evrenselliği olduğunu söyleyen Hikmet hoca, geleneksel sanatların tercih edilme sebebini şöyle anlatıyor; “Sanatın dili, dini, rengi ve mezhebi olmaz. Bizim sanatlarımız da insana yönelik sanatlardır. Geçtiğimiz yıllarda çağdaş ve modern sanat gibi akımlar ortaya çıktı. Bunların hepsi değil fakat birçoğunun aldatmaca olduğu anlaşıldı. Bu manevi boşluk insanları rahatsız etti ve bir arayış başladı. Sanatlarımızdaki maneviyat yabancıları etkiliyor" diyor.



Çabamızın karşılığını gördük



Yurt dışında zaman içinde ebru sanatına olan merak giderek artmış. Özellikle Hikmet hocanın Kapıları Açmak dizisinde alttan ışıklandırmalı tekneyle yaptığı çalışmanın videosu tıklanma rekorları kırıyormuş. Bugünlere kolay gelinmediğini anlatan Hikmet Barutçugil ebrunun sevilme serüvenini şöyle anlatıyor; “Avrupa'ya ilk gittiğimde ebruya Türk kâğıdı deniyordu. Daha sonra Türk mermer kâğıdı, ardından mermer kâğıdı dendi. Ne zaman gitsem bu tabirin yanlış olduğunu söyledim. Çünkü mermerleme denilen başka bir sanat var. Ebru ismini yaymaya çalıştık. Emeklerimiz sonuç verdi ve UNESCO Kültür Mirasına Türk sanatı olarak kabul edildi. Bu da tabi emeklerimizin mürüvvetini görmek oldu" diyor.



#Miki Oshita
#ebru
#ebru sanatı
9 yıl önce