|

Kadınlar sanatta çekingenler

İlk kadın divan şairlerinden Mihri Hatun’un şiirleri Mihrinağmeler isimli bir albümde bestelenerek Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlara armağan edildi. Albümün sanat yönetmeni Başak Harmancı, kadınların sanatta sosyal hayatta olduğu kadar aktif olmadıklarını söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/03/2015 Pazar
Güncelleme: 22:37 - 6/03/2015 Cuma
Yeni Şafak

Bir kadının şiirlerini, kadın bestekârlar bestelese, kadın icracılar seslendirse, projenin sanat yönetmenliğini de bir kadın yapsa, ortaya çıkan albüm kadınlar gününde bir belediye tarafından tüm kadınlara armağan edilse ne güzel olmaz mıydı? Oldu işte. Amasya Belediyesi, bugün tüm kadınlara hediye olarak Mihri Hatun’un şiirlerinin bestelenmiş formu Mihrinağmeler’i hediye ediyor. Projenin Sanat Yönetmeni Başak Harmancı ile bu projenin sürecini konuşmak için Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde bir araya geldik. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Kompozisyon bölümü mezunu olan Harmancı, “Sosyal hayatta daha fazla var olmalıyım diyen kadın sanatı biraz göz ardı ediyor. Kadın kendini sosyal hayatta ispat etmeye çalışıyor. Aslında sanatla da bunu yapabilir. Çünkü sanat sizi çok çabuk ön saflara geçirecek olan bir silah. Bunun farkındalığı yok. Bunun farkına varmak lazım” diyor.


İLK DİVAN ŞAİRLERİ

Harmancı’yla sohbet ederken konu ister istemez Türkiye’deki kadın haklarına, kadına verdiğimiz değere geliyordu. Kadının sosyal hayatta var olma çabası ve bu çabaya karşılık elde ettikleri, edebildikleri. Ona verilen haklar. Konuşmalarımızın çerçevesini oluşturuyordu. Ama başlangıçta bu projenin nasıl ortaya çıktığıyla ilgili soruların cevaplanması gerekiyordu. Mihri Hatun, Zeynep Hatun ile aynı dönemde yaşamış ilk divan şairlerinden biri. Zaten diğeri de Zeynep Hatun oluyor. Mihri Hatun oldukça entelektüel bir çevrede yetişmiş, babası hem kadı hem şair. Mihri Hatun’un hâlihazırda Amasyalı oluşu ve divanının yakınlarda belediye tarafından basılmış olması sanatçıların dikkatlerini Mihri Hatun’un şiirleri üzerine çekiyor. Proje için kadın bestekârlara şiirler gönderiliyor ama ne yazık ki geri dönüş alınamıyor. Bunun üzerine Harmancı altı kadar besteyi kendisi yapıyor.


OSMANLI’DA KADIN

Tekrar başladığımız noktaya geliyoruz. Tamamen kadınlara özel bir projeye kadınlar bile destek vermiyor. Belki de vermek istemiyor. Harmancı’nın da dediği gibi tüm toplumda bir farkındalığın oluşturulması gerekiyor. “Aslında sanıldığının aksine Osmanlı’da kadın tamamen sosyal hayattan dışlanmış değil. Sanatın içindeler. Şair kadınlarımız, bestekâr kadınlarımız var, edebiyatçı kadınlarımız var” diyen Harmancı, günümüzde her ne kadar sosyal haklarını elde etmiş de olsalar kadınların sanat dünyası içindeki rolleri erkeklerden daha az. Kadınların sanatta daha aktif, daha fazla yer almaları gerektiğini söyleyen Harmancı, o kadınların yetiştirdiği çocukların sanat ve estetik görüşlerinin daha yüksek olacağına inanıyor. Sanat ve estetik görüşe sahip bireyler de sağlam temelli bir toplumun inşasını oluşturuyor sonuçta. Kazan kazan taktiği gibi…


BİZLER KATİBİZ

Cinuçen Tanrıkorur, Harmancı’nın hocası, ud tekniğini ve çalmasını ondan öğreniyor. Bestecilikle ilgili ne zaman kendisine bir soru sorulsa “Bizler kâtibiz. Bizler sadece yukarıdan geleni naklediyoruz” diyen hocasının fazlaca tevazu gösterdiğini düşünen Harmancı, bir şeyler karalamaya başladıktan sonra bunun çok isabetli bir yorum olduğuna kanaat getiriyor. Harmancı’nın her ne kadar modern diyebileceğimiz tarzlarda bestesi olsa da o kendini klasikçi olarak yorumluyor. Klasik eserler müzik anlayışına daha çok hitap ediyor. Mihrinağmeler gibi projelerin günümüze de uyarlanabileceğini ekliyor. Osmanlı döneminde yaşamış olması şart değil. Bugünün kadın ozanlarının da şiirleri alıp bestelenebilir. Bizde kaynak çok. Unutmadan ekleyelim, albümün tanıtım konseri yarın akşam Amasya’da düzenlenecek.


Nota Hattatı

Harmancı’nın müziğe olan ilgisi biraz klasik ama çocukluktan başlıyor. Üniversite sınavlarını kazanamayınca Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin sınavına girip başarılı oluyor. Ud çalmayı çok isteyen Harmancı, iki sene Türk musikisi ve nota öğreniyor. Sonra Cinuçen Tanrıkorur hocayla tanışıyor. Ud çalmayı ondan öğreniyor. Nota hattatlığını da ondan öğreniyor. Hattatlar güzel yazı yazar. Nota hattatları da notları göze güzel gözükecek şekilde yazıyor. Aynı zamanda mimar olan Tanrıkorur’un geliştirdiği bir teknik var. Bütün öğrencilerine bu tekniği öğretiyor. Tamamen boş bir kağıt. Her şeyi elinizle çiziyorsunuz. Porte çizgilerini bile. Gerçekten sabır gerektiren bir iş. Bir sayfayı tamamlamak insanın dört saatini alıyor. Üç çocuk büyüten aynı zamanda doçentlik başvurusunu bekleyen Harmancı’nın şuan elle yazmaya vakti yok. O da bilgisayarda kendince bir estetik geliştirmiş ve fontunu değiştirmiş.


Gerçek sanatçı yetiştirmek zor

Türk din musikisi alanında öncülüğü Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi üstleniyor ama yetişmiş eleman ihtiyacı var. Harmancı, "Sanatkârın yetişmesi bir mühendisin yetişmesinden veya bir mimarın yetişmesinden çok daha uzun süre istiyor. Çünkü sanatta tecrübe kazanmak daha zor. Bundan dolayı yetişmiş elemana çok ihtiyaç var” diyor.


Belki de ne ilerledik ne de geriledik

Kadınların bugün hala geri planda olduğunu söyleyen Harmancı, bunun kadınların kendi isteklerinden değil toplumun yapısından kaynaklandığını sözlerine ekliyor. Harmancı şöyle devam ediyor: “Bu kadar eğitimden sonra daha ileride olmamız gerekiyordu. Anne babalar daha bilinçli, ‘daha iyi durumda olmalıydık’ diye düşünüyor insan. Geçmişte iletişim araçları bu kadar yaygın değildi ve olanlardan hemen haberimiz olmuyordu. Ya ne kötüye ne de iyiye gidiyoruz belki de. Zaten her şey böyleydi. İyiye doğru gitme yok. Bu yüzden elimizdeki imkanları daha etkin kullanmalıyız.”

#Mihrinağmeler
#mihri hatun
#şiir
9 yıl önce