Henüz 12 yaşındayken, olağanüstü yeteneği dolayısıyla verdiği ilk kişisel konserinde davetliler arasında Albert Einstein''ın da bulunduğu dünyaca ünlü keman virtüözü Yehudi Menuhin''in oğlu Gerard Menuhin, İsrail karşıtı söylemleri ve yazıları yüzünden baskıya maruz kalıyor. Gerard Menuhin''in bugün Almanya''da konuşmasına ve yazmasına izin verilmiyor. Oğul Menuhin''le henüz geçtiğimiz ay 2 binin üzerinde insanı öldüren terör devleti İsrail''i ve politikalarını konuştuk.
Büyükbabam Hasidik Yahudi Hahamlarından biriydi, ama yirminci yüzyılın ilk döneminde çocukluğunu da beraber geçirdiği Filistin halkına destek veren bir insan idi. Babam kemancıydı, müziği ile barışı ve barış üzerine anlaşmayı yaymayı hedefliyordu. Her ikisi de Yahudiliğin militan formlarını reddetmişlerdir.
Babam politikayla hiç ilgilenmezdi, yalnızca insanlar arasında adaletin sağlanması ile ilgilenirdi. Politik görüşlerimiz yakın olabilirdi ama benim yaşadığım dünya, onun yaşadığı dünyadan çok daha kötü durumda. Babam, insanların içindeki iyiyi görmeyi isterdi. Bunu yapardı. Ben ise katı gerçekliğin kaçınılamaz derece karanlık olduğunun farkındayım. Böyle olmasını istemezdim ama ne yazık ki böyle.
Aslında bir tartışma olmadı. Beklenmedik bir yazı aldım, birkaç saat içinde görevi iade edilip geri çekilmemi talep ediyorlardı.
Nasıl olduysa arkadaşlar birden benim yalnızca babamın ismini taşıyan biri değil, aynı zamanda farklı düşüncelere sahip ve politik doğrucu olmayan biri olduğumu ve maalesef bunları bir yıldan fazla bir zamandır politik doğrucu olmayan bir yayın organında yazdığımı fark ettiler.
Her ne kadar yanlış tarzda olsa da anlaşılabilir bir durum, ben de bu yüzden görevi iade ettim. Kendilerinin kurduğu ve herkesi baskıyla boyun eğdirdikleri dünyada kendilerinden farklı bir şey söyleyenlere tahammül edemezler, edemiyorlar.
Köken olarak da Yahudi olmama rağmen, geleneksel Yahudiliğin bugün gördüğümüz militan, ulusalcı Siyonizm ile bir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Bu 19. yüzyılın geç döneminde ortaya çıkmış ve maddi öncelikler üzerine kurgulanmış modern bir cemaattir. Daha çok bir fikir hastalığı. Bugün olan budur. İsrail''i kuranlar da bu kapitalistlerdir. İnanç çok şahsi bir meseledir. Bir din adına savaş yürütmek, ancak dinin siyasallaştırılmasıdır.
Uzun dönemde Siyonistlerin planı İncil''e göre ''Eretz Israel'' (Büyük İsrail)''e dâhil olan bütün ülkeleri işgal etmektir. Sonu gelmeyen bu sömürgeleştirme yalnızca Filistin''de değil her yerdedir. Orta Doğu ülkelerinin hemen tamamı bu sömürgeleştirmeye ses çıkarmıyorlar ancak sonraki basamak onlar olacak. Suçsuz, günahsız kimselerin ölümüne herkes karşı çıkmalıdır.
Bu bir soru değil tespit ve ben de tespitinize katılıyorum. Burada söyleyebileceğim tek şey, yaşamın gerçekte bizim önemsediğimiz kadar uzun olmadığıdır. Bugün dünyada harekete geçebilecek ve var olan tiyatroyu bozacak, piyon yönetimleri engelleyebilecek belli bir asalete sahip çok az topluluk var. O yüzden doğruları söyleyebilecek yalnızca bir kaç cesur insanın kaldığını ne yazık ki itiraf etmeliyiz.
Bahsettiğiniz şekilde böylesine garip bir doğaya sahip insanlarla ilgili bir tespit bu. Sizin bunun üzerine söyleyeceklerinizle benim söyleyeceklerim çok da farklı olmayacaktır. Bunun üzerine ne söylersek söyleyelim, karşılamayacaktır.
Evet, düşünüyor ve hakkı da var. Çünkü bütün önemli medya kuruluşları aynı düşünceye sahip kimselerin tekelinde, yani başka bir fikir ortaya çıkmayacak. Belki insanlar arasında ürkeklik/cesaretsizlik yayılacak ama bu henüz bir sese sahip değil.
Bu soruyu iade etmek zorundayım... Burada ne ''din'' ne de ''cins'' söz konusu, ancak bir düğümden söz edebiliriz.
Bazıları için bu söz konusu değil, örneğin ''Neturei Karta'' gibi büyükbabamın da zamanında ait olduğu, belki ciddi Yahudilerin de tavrı belli bu konuda... Fakat bizim gibi düşüncelerini dile getiren ve Yahudi olmayanların sesi kısılmak isteniyor.
Az önce piyon yönetimler deyimi ile bunu açıklamaya çalışmıştım. Buna itiraz edebilecek cesur insan sayısı nedir?
Sayın Erdoğan fikrini açıkça beyan etti. Çok iyi bilmediğim için bu konuda fikir beyan edemiyorum. Normal insan her yerde aynıdır; aynı dilekleri ailesi, çocukları, geleceği için yapabilir. Müslüman ya da Hristiyan hiç fark etmez... Bir tarafta halklar durur, diğer tarafta yönetimler. Neredeyse bütün yönetimler halklarının karşısındadır.
Ciddi bir şekilde incelerseniz bunun böyle olmadığını göreceksiniz.
Çünkü tam da öyle olmadığını söyledim.
Maalesef Türkiye''yi çok iyi bilmiyorum. Kültürleri bir arada tutan şeyler önemlidir. Sayın Erdoğan Türkiye''de çoğunluğu temsil ediyor ve bu onun doğru yerde olduğunu gösteriyor. Ben bu konudaki tutumunu ve tavrını paylaşıyorum.