Kış yüzünü iyice göstermişken biraz güneye gidip sessiz sakin bir tatil yapmak herkesin hayali. Bir hafta sonu yanınıza fazla kalın olmayacak kıyafetler alıp biraz kemiklerinizi ısıtmaya ne dersiniz? Gitmişken güzel yemekler de yemek istiyorsanız Adana bu mevsimde gidilebilecek en mantıklı yer. Zaten Adana’ya yazın gidilmez. Sıcaktan ve nemden kendinizi tavaya konmuş tereyağı gibi hissedebilirsiniz. Adana’da kış yağmur varsa kıştır. Bunu bütün Adanalılar bilir ve söyler. O yüzden bu mevsimde gitmek en iyisi. Havanın güzel olduğu bir hafta sonu Yumurtalık sahilinde güzel manzara fotoğrafları yakalayabilirsiniz. Hem burada güzel bir balık ziyafeti yaşatabilirsiniz kendinize. Akşam da şehir merkezine dönüp salaş bir yerde kebabın tadına doyabilirsiniz, elbette ki şalgam eşliğinde. Şalgam Adanalının resmi içeceği. Neredeyse her şeyin yanında şalgam içiliyor ama en güzel kebabın yanına yakışıyor. İnsanın bunları duyunca temelli Adana’ya yerleşesi geliyor. Adana’da gezilecek tarihi yerler yok zannedilir ama tamamlandığında Anadolu’nun en büyük antik kenti olma özelliği taşıyan Anavarza’da önemli kazılar halen devam ediyor. Burası oldukça büyüleyici bir yer. Bunun dışında Adana’da Magarsus, Misis gibi antik kentler var. Adana sadece kebabıyla değil antik kentleriyle de en azından tarihçiler arasında bilinen bir şehir.
Adana’da arkeolojik kazılar devam ettikçe halihazırda var olan müze alanı bu eserlerin sergilenmesine imkan vermiyor. Şimdilerde hummalı bir çalışma var Adana’da. Şehre yeni ve çok büyük bir arkeoloji müzesi yapılıyor. Müze kompleksi demek daha doğru bir kullanım olur galiba. Çünkü buranın içerisinde kafeteryalar, açık kapalı sergileme alanları, çocuk oyun alanları bulunuyor. Adana’da her yıl Türkiye’nin önemli film festivallerinden biri yapılıyor: Altın Koza. Bu festival sayesinde sinemanın değerli isimleri Adana’da bir araya geliyor ve bu festival Adana’nın tanıtımında önemli bir rol oynuyor. Adana’nın müzik kültürü de ilginç. Kırık havalar ve uzun havalar rağbet görüyor. Merkez çok fazla göç aldığından kozmopolit bir yapıda ve yöresel türküleri duymak mümkün.
Adana Seyhan Nehri’nin üzerine kurulu ve şehri bu nehir ikiye ayırıyor. Tarihi bugünüyle bir arada yaşatan ender şehirlerden biri olan Adana’nın insanı da şehirleri gibi sıcak. Diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi Adana’da da sözlü kültürün önemi fazla. Bunların en büyük kanıtı da dilden dile dolanan maniler. Bir dilber Koçarslanlı vardı bilmem hatırlar mısınız? Binnur Kaya’nın Avrupa Yakası dizisinde hayat verdiği Adanalı Dilber Hala. Adana manilerini onun ağzından daha çok sevmiş ve Adana’ya, Adanalıya olan sempatimiz artmıştı. Hoş, Adana sevilmeyecek memleket mi?
Seyhan Nehri’nin hemen yanı başına kurulmuş olan altı minareli Türkiye’nin en büyük camii Sabancı Merkez Camii, şehrin merkezine farklı bir hava katıyor. Oldukça heybetli olan bu camii Adana’nın her yerinden görünüyor ve hem gece hem gündüz fotoğrafçıların kadrajlarına harika pozlar veriyor. Camiinin dört minaresi Allah’ın güzel adlarını temsil ettiği için 99 metre yüksekliğinde, diğer ikisi ise Cumhuriyet’in 75’inci yılında ibadete açıldığı için 75 metre uzunluğunda.
Adana’da bir Varda köprüsü vardır, görülmeye değer. Tam bir mühendislik harikası. Doğu ile Batı’yı birleştiren bu köprü 1900’lü yılların başında Almanlar tarafından yapılıyor. Hala kullanımda ve üzerinden tonlarca ağırlığında trenler geçiyor. 200 metre uzunluğu ve 100 metre yüksekliğindeki bu köprü Torosların muazzam görüntüsüyle bütünleşerek manzarayı tamamlıyor. Şahmaran Kalesi olarak da bilinen Yılankale Adana’da gezip görebileceğiniz bir diğer yer. Buradan Erdem Bayazıt’ın “Kadınlar bilirim ülkeme ait, Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak, Göğüsleri Çukurova gibi mümbit” dediği Çukurova’yı izleyebilirsiniz.
