|

Türkler hala çadırda

Orta Asya’dan göç etmeyip aynı topraklarda yaşayan Türklerin hikayesi belgesel oldu. Göç etmeyen Türkler yüzlerce yıl önceki hayatlarını olduğu gibi koruyor. Hala bozkırlarda at koşturan, hayvancılıkla geçinen, kımız içen, çadırda yaşayan Türklerin tek değişen inançları. Onlar da Müslüman.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/03/2015 Pazar
Güncelleme: 17:30 - 21/03/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Prof. Dr. Ahmet Taşağıl ve TİKA'nın Moğolistan koordinatörü Doç. Dr. Ekrem Kalan'ın danışmanlığında hazırlanan ve Yedirenk Film tarafından hayata geçirilen Moğolistan'da Türk İzleri belgeseli, Türklerin ata yurdundaki Türk izlerini ve bugün hala orada konar-göçer yaşamlarını sürdüren Türklerin hikâyesini anlatıyor. Yönetmen İsrafil Kuralay, hikâyemizin başladığı yere binlerce yıl sonra geri dönerek hazırladığı belgeselinde, büyük çoğunluğun aksine Orta Asya'dan göç etmeyip ata yurdumuzda kalan Türklerin günlük yaşamlarını kayıt altına alıyor. Altay eteklerini terketmeyen uzak akrabalarımız, bin yılı aşkın süredir kültürlerini korumayı başarmışlar. Başlarına gelen tek değişim ise inanç konusunda olmuş. Budizm'in hakim olduğu Moğolistan'da Müslüman olmayı ve kalmayı başarmışlar.



Daha önce El Turco Belgeseli ile Güney Amerika'daki Türk izlerini 100 yıl sonra ortaya çıkaran yönetmen İsrafil Kuralay, Büyük Sibirya denilen ve bugünkü Rusya, Çin ve Moğolistan'ın kesişim yerinde yer alan coğrafyaya ve Altay Dağı eteklerine yolculuk yapan Moğolistan'da Türk İzleri belgeseliyle, pek çoğumuzun yabancısı olduğu bir bilginin izinden gidiyor; bugün Moğolistan'da Altay Dağlarının eteklerinde toplam 150 bin Türk yaşıyor.



DÜNYANIN ÇATISINDA YAŞIYORLAR


İsrafil Kuralay'ın 'dünyanın çatısı' olarak tanımladığı Moğolistan bozkırlarında Altay Dağı eteklerindeki Hayırhan Dağı, Türklerin tarihe bıraktığı imzalara ev sahipliği yapmasıyla adını kazanıyor. MÖ 2000'li yıllarda Türklerin, açık ansiklopedi şeklinde büyük kayaların üzerine çizdikleri tasvirlerde, dünyaya yayılmadan önce hareket planlarını yaptıkları izlenimini edinmek mümkün… Daha çok, avlanma sahneleri, at ve insan figürlerinden oluşan kaya yazıtları için Kuralay şöyle diyor: “Altay Dağları, Türklerin kavim olarak ilk ortaya çıktıkları yer, oradan dünyaya yayıldılar” diyor.



ALTAY DAĞLARI'NDA 150 BİN TÜRK


Moğolistan'da Altay Dağlarının eteklerinde bulunan 150 bin Türk, bin yıl önceki adet ve geleneklerini aslına bağlı kalarak hala yaşatıyor. Bu yönüyle, Altay eteklerindeki Türkler, Türk tarihi araştırmaları için canlı birer kütüphane olarak varlıklarını sürdürüyor. Moğolistan'da bulunan 150 bin Türk'ün arasında bugün Kazaklar, Tuva Türkleri, Hoton Türkleri ve Uygurlar var. 100 bin Kazak, 15 bin Hoton, 20 bin Tuva ve yaklaşık 3 bin de Uygur Türkü bölgede varlıklarını koruyor. Bu Türk boyları, kültürel bir etkinliği sürdürmek için değil şu an fiilen binlerce yıl önceki gibi yaşıyorlar. Çoğunluğu Kazaklardan oluşan Türkler ise, Kuzey Moğolistan'da yer alan Bayan Ölgi eyaletinde kültürlerini sürdürüyorlar.



Müze çadır


Tuva Türkleri, Altay eteklerindeki obalarında bir çadırı da müze yapmışlar. Müze çadırda kendi kültürlerine ait eşyaları misafirler için sergiliyorlar.



Kök barı


Bozkırın en önemli öğesi at. Kök barı denilen oyunun da baş aktörü… Biniciler, Kök barı dedikleri oyunu oynuyor. Ortaya atılan keçi derisini alıp elinde tutmayı başaran binici oyunu kazanıyor.



Türk sütü çayı


“Türklerin en önemli özelliği, Türkçe konuşmaları” diyor İsrafil Kuralay. Bölgenin kendine mahsus oluşturduğu bir Türkçeden söz ediyoruz elbette. Türkler, kültürel özelliklerini ve tarihlerini biliyorlar. Teknolojinin baskısı henüz tam anlamıyla hissedilmemiş. Hala çadırlarda yaşıyorlar. Asıl geçim kaynakları ise hayvancılık. Konar-göçer yaşayan Türklerin, at, koyun, keçi ve sığır sürüleri var. Kültürel hayat, yoğun Rus baskısının izleğinde oluşmuş daha çok. Gösteri sanatları güçlü… Tiyatro, sinema, müzik özellikle yerel ve tarihi unsurlar canlılıkla yaşatılıyor Türkler arasında. Kazakların bize en ilginç gelen özelliği ise çayı sütle içiyor olmaları. İngilizler mi bizden gördüler, bizimkiler mi onlardan gördü öğrenmeye değer bir konu. Ayrıca bizim çay tükettiğimiz gibi onlar da kımız tüketiyor.



Bir kısmı şehre taşınmış diğerleri Altay'da


Bozkırda yaşayanlar dört mevsim göç halindeler. Her mevsim başka bir obaya göçüyorlar. Kazaklar, çoğunlukla yerleşik kültürü benimseyememişler kalıcı evlerinin bahçelerine bile çadır kuruyorlar. Altay Dağları'nın eteklerinde her obada bir çadır var. Çadırlar birbirlerinden oldukça uzak. Göç hayatı yaşayanların yanı sıra yerleşik hayata geçenler de var. Bayan Ölgi'deki Türkler, şehir hayatı yaşıyorlar. Dağlarda yaşayan Tuva Türkleri ve Kazaklar ise şehre ancak ihtiyaçları olduğu zaman gidiyor. Eğitim sorunu ise, bizdeki yatılı bölge okulu gibi bir yöntemle çözülüyor. Kazakların ciddi bir kısmı üniversite eğitimlerini Türkiye'de alıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da Türklerin ata yurdu Altay steplerine ilgisi oldukça yoğun. Din adamı eğitimi konusunda bölge Türklerine Türkiye'de eğitim veriliyor. Dünya Türkleri açısından Türkiye, ortak bir coğrafya. Ata yurdunda yaşayanlar da Türkiye'nin ana yurt olduğunun farkındalar.



Erdoğan'ın talimatı


İsrafil Kuralay, dünyanın farklı bölgelerinde Türk izlerini sürdüğü belgesellerinde, Güney Amerika'dan, Uzak Asya steplerine dünyanın neresine giderse gitsin, TİKA'nın daha önce oraya gittiğini söylüyor. Kuralay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Moğolistan steplerinde karşılaştığı talimatını şöyle anlatıyor: “Orhun Vadisi'nde 1600'lü yıllarda külliye şeklinde yapılmış Ergenezu diye bir Budist tapınağı var. Tapınakta da çekim yapalım dedik, çekimden çıkınca kafamızı kaldırdığımızda koskoca ay yıldızlı bir Türk bayrağı ve tabela gördük. Tabelada bir yazı; Bilge Kağan Yolu… Yanında kitabe var; Bu yol diyor, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla TİKA tarafından yapılmıştır. Binlerce km uzaklıkta bununla karşılaşmak tarifsiz bir his…”



Kültigin kitabeleri


Bugünkü Büyük Sibirya, Türk ismi taşıyan ilk Türk devleti olan ve 640'larda kurulan Göktürk devletinin de toprakları. Bilge Kağan ve Kültigin anıtları da Orhun Vadisi adı verilen bu bölgede bulunuyor. Bilge Vezir Tonyukuk'ın anıtı ise Orhun Vadisi'nin 400 km uzağında ziyaretçilerini karşılıyor. Bu bilgilere İsrafil Kuralay, bir ekleme yapıyor ve “Sadece Orhun Vadisi'nde değil Moğolistan coğrafyasının her yerinde Türk izleri var ve tarihçiler tarafından bunların araştırılması gerekiyor” diyor.



Beşparmak


Kazakların en meşhur et yemeği Beşparmak. Bir bütün halinde pişirilen ve elle yenilen bir yemek. Beşparmak belli bir usule göre yeniliyor. Tepsinin başına oturanlar arasında, misafir önce yemeğin baş tarafından eliyle alarak sağ yanındakine ikram etmesiyle yemek başlıyor. Ve dua da yemeğin olmazsa olmazlarından…



Milli içki: Kımız


Altay Dağlarının eteklerindeki Türkler için at sütünden yapılan kımız, tam anlamıyla milli bir içecek. Orta Asya Türkleri için kımız, bizdeki çay gibi çok sık tüketiliyor.



Güneş enerjili çadır


Şehir hayatını reddeden Kazaklar, teknolojiden de ihtiyaç duydukları oranda yararlanıyorlar. Aydınlatmanın güneş enerjisi panelleriyle sağlandığı bir Kazak çadırı.





#Kazaklar
#Türkler
#çadır
#Orta Asya
9 yıl önce