|

Davutoğlu'ndan Balkanlar için 4 ana yöntem

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Balkanların artık, parçalanmış kimliklerden ayrışarak, kendi meselelerini, kendisi çözer niteliğe kavuşması gerektiğini söyledi.

Aa
00:00 - 18/10/2012 الخميس
Güncelleme: 14:09 - 18/10/2012 الخميس
Yeni Şafak
Davutoğlu'ndan Balkanlar için 4 ana yöntem
Davutoğlu'ndan Balkanlar için 4 ana yöntem

Dişişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul Hilton Oteli'nde düzenlenen, ''Balkan Savaşlarından Balkan Barışına Konferansı''nda yaptığı konuşmada, Balkanlardaki bir çok kent gibi İstanbul'un da ''birlik sembolü'' olduğunu dile getirerek, konuk ülke temsilcilerini İstanbul'da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Balkanlar adına 20. yüzyılda yaşanan acılardan çıkarılacak dersler olduğunu dile getiren Davutoğlu, ''O tecrübelerden dersler çıkarmak zorundayız ki, 21. yüzyılda benzer acıları görmeyelim, yaşamayalım'' dedi.

Balkanlar'da 20. yüzyılda yaşanan ilk acının Balkan Savaşları olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

''Balkan Savaşları, asırlarca bir arada yaşayan toplulukları birbirinden kopardı. İki yıl içinde asırlarca birlikte yaşayan, aynı çorbayı içen, aynı böreğin, dolmanın tadını tatmış halklar, karşı karşıya geldiler. Büyük acılar, büyük sürgünler yaşandı. Şehirlerimiz organik yapılarını kaybetti. Gittikçe tek tipleşerek, aslında Balkan olma özelliğinin, o ortak kimliği kaybetmeye başladılar. Sonra 2. Dünya Savaşı'nda Avrupa'yı bölen ırkçı eğilimler Balkanlara geldi. Daha önce Balkan milletleri birbirinden ayrışmışken, 2. Dünya Savaşı'yla daha da büyük acı ve travmayla bu şehirlerde büyük katliamlar yaşandı, şehirlerimiz kimliklerinden daha da uzaklaştı. Sonra 'soğuk savaş' geldi. 'Soğuk savaş' en fazla Balkanları böldü. NATO ve Varşova Paktı şeklinde ayrılan ülkeler, Türkiye ile Bulgaristan sınırını, sadece iki ülkenin sınırı olmaktan çıkardı, iki blokun sınırı haline getirdi. Yugoslavya arada bir tampon ülke gibi göründü. Bir anda soğuk savaşla birlikte ideoloji, bütün o ortak geçmişin izlerinin üzerine büyük bir kabus gibi çöktü ve temel bazı unsurları kaybetmemize yol açtı. 'Soğuk savaş' sonrasında hep beraber çok ümitlendik. Berlin Duvarı çökerken, Romanya'da Çavuşesku koltuğunu kaybederken Balkanlarda yeni bir birlikte yaşayacağımız dönemin başladığı inancını taşıdık. Ancak maalesef yeni bir travmayla karşı karşıya geldik. Yine etnik ve dini bağnazlıklar, mezhebi bağnazlıklar bir anda Balkanları büyük bir kan gölünün ortasına düşürdü ve Balkan milletleri bir anlamda 20. yüzyılın başında yaşadığı acıları 20. yüzyılın sonunda bir kez daha yaşadı. Bunun en büyük şahidi, Saraybosna şehri oldu...''

''21. yüzyılı birlikte şekillendireceğiz''

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 1990'lı yılların büyük ümitlerle başladığını ancak büyük acılar yaşandığı bir dönem olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

''Şimdi 21. yüzyılı birlikte şekillendireceğiz. 21. yüzyılda, 20. yüzyılda yaşadığımız acıların benzerlerinin yaşanmaması için, 4 ana yöntemde anlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Birincisi; 'Bölgesel sahiplenme ve kapsayıcılık.' Artık bölgemizin parçalanmış kimliklerden ayrışarak, uzaklaşarak, kendi meselesini çözer niteliğe kavuşması lazım. Bu noktada son 10 yılda ciddi mesafeler aldık. Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Platformu, 15 yıl önce kurulmuştu, son yıllarda gittikçe kurumsallaştı ve ortak meseleleri konuştuğumuz bir platform haline geldi. Balkan milletleriyle ilgili yanlış algıyı değiştirecek yine Balkan milletleridir. Çözüm, halklardadır. Siyasiler arasında ihtilaflar olsa bile, halkların birliktelikleri ve ortak kültürleri bu ihtilafları aşacak bir şekilde devreye sokulmalıdır. Bölgesel sahiplenme Bosna Hersek, Kosova ve bir çok benzer konularda, sorunları aşmanıza yardımcı olacak ama herşeyden önce hepimiz birbirimize bu çerçevede, ortak bir bölge kimliği etrafında yaklaşmalıyız.''

Almanya-Fransa sınırı örneği

Anlaşılması gereken bir diğer konunun da ''Bölgesel sahiplenmeye ve kapsayıcılık'' anlayışına paralel ''Bölgesel entegrasyon'' fikrinin yaygınlaştırmak olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

''Bölgesel entegrasyon, bölgesel sahiplenme ile beraber, kültürel, ekonomik ve siyasal olarak bölge insanının, daha yoğun bir şekilde iletişime geçmesini sağlayacak, temel politika önceliği olmalıdır. Ulus devlet sınırlarına, tümüyle saygı göstererek, ulus devlet sınırlarının kültürel ve ekonomik etkileşim ile aşılmasını ve bir büyük coğrafyanın ortak bir zemin olarak, ortaya çıkmasını sağlamamız lazım. Nasıl bugün, Almanya ve Fransa, sınırlarını herkes bilir ve karşılıklı olarak birbirine saygı gösterir; aynı şekilde, Bosna Hersek, Karadağ, Hırvatistan arasında, Arnavutluk ile Makedonya arasında, Türkiye ile Bulgaristan, Yunanistan arasındaki sınırlar yine bilinmeli, ama nasıl Almanya ve Fransa arasında bugün insanlar seyrüsefer ederken sınırları fark etmiyorlar bile, aynen Balkanlarda da bu sınırları aşan bir ortak ekonomik ve kültürel etkileşim alanı kurulmalı. Burada da eğitim başta olmak üzere, benzer bir anlayışın yerleşmesine çaba göstermeliyiz.''

٪d سنوات قبل