|

Davutoğlu'ndan tehditlere sert tepki

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'da İl Başkanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, "Birileri, AK Parti'ye oy verirseniz şiddete maruz kalırsınız mesajı vermek istiyorsa, seçim neticeleri ne olursa olsun hiçbir şekilde ülkemizin kaosa kriz ortamına sürüklenmesine izin vermeyiz" dedi.

Yeni Şafak
12:38 - 20/05/2015 Çarşamba
Güncelleme: 14:39 - 24/07/2017 Pazartesi
Yeni Şafak

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'da İl Başkanları Toplantısı'nda partililere hitap etti.



Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:



Ne zaman AK Parti'ye bir saldırı olsa hiçbir partiden bir destek mesajı gelmedi. Ancak herhangi bir partiye saldırı olunca ben veya bir arkadaşımız bunu kınadık. Hangi partiye nerede bir saldırı olursa, görüş ayrılıkları olsa da tüm siyasete ve ülkeye yapılmış bir saldırı olarak görürüz.



HDP binasına yapılan saldırıyı şiddetle kınadık. İçişleri Bakanlığımız faillerin bulunması için yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Biz buna çalışırken HDP Eş Başkanı bunun sorumlusunun hükümet olduğunu iddia etti. Onu takiben sanki MHP ile HDP perde arkasından paslaşıyormuş gibi MHP'liler de bu koroya katılıp saldırının arkasında AK Parti'nin olduğuna yönelik açıklamalarda bulundu.



"Oyunları bozduk"


Hükümette koalisyon kurma hayalini hiçbir şekilde gerçekleştiremeyecek olanlar görüyoruz ki kendi aralarında koalisyon kuruyor. Kimse AK Parti'ye meşruiyet dışı tutum ve tavır izafi edemez. 2008 yılında iktidardayken ve geride parlak icraatları yapmış hükümet olarak hakkımızda kapatılma davası açıldığında dahi tek bir AK Partili sokağa çıkmadı, herhangi bir şekilde sözle dahi tepkisini ifade etmedi. Sayın cumhurbaşkanımız, genel başkanımız olarak açık bir tavır sergiledi. AYM'nin bir an önce kararı alması için çağrıda bulundu. Oyunlarını bozduk. O zaman haksız bir muamelede dahi bu basiretli tavrı sergileyen AK Parti kadroları, bugün kazanacağımız seçime doğru giderken niçin kutuplaşmaya sebep verecek tavır içinde olalım?



Tek hedefleri AK Parti'nin güç kaybetmesi. Bunun üzerinden de Türkiye'nin 13 yıllık birikiminin tehlikeye atılması. Biz bu tuzaklara gelmeyeceğiz. Her yerde sizler il başkanları ve belediye başkanlarımız olarak her yerde başınız dik şekilde, Türkiye'de demokrasiyi savunmaya devam edeceksiniz. Hiçbir yerde gerginliğin tarafı olmayacaksınız. Ama bize dönük şantaj tehdit olduğunda da dimdik duracaksınız, talimatımız budur.



"Vandallara terk etmeyeceğiz"


Bugün sabah dahi Mardin'de yine bir saldırı söz konusu oldu bizim parti binamıza, el bombasıyla saldırıya tevessül edenler oldu. Birileri, AK Parti'ye oy verirseniz şiddete maruz kalırsınız mesajı vermek istiyorsa, seçim neticeleri ne olursa olsun hiçbir şekilde ülkemizin kaosa kriz ortamına sürüklenmesine izin vermeyiz. Ama bu ülkeyi vandallara şiddet yanlılarına terk etmedik, etmeyeceğiz. Kampanyamızın ikinci dönemi başlıyor. Aslında iktidar içindeki bu kutlu yürüyüşümüzün de ikinci atılım dönemi başlıyor. Daha çok geçmişteki hizmetlerimize yer vermiştik. 12-13 yıl içinde Türkiye hasta adam statüsünden çıktı ve yükselen bir güç haline geldi. Bizden önceki 33 hükümetin ortalama ömrü 1 yıldır. Bu topraklarda 33 günlük hükümet var. AK Parti, hasta adam konumundan, IMF'den borç isteyen konumdan, dünyada en fazla yardım yapan ülke konumuna getirdi. Şimdi ikinci atılım dönemine girmiş bulunuyoruz.



MHP'de önemli bir görevde olan, ulaştırma bakanı hızlı tren projesi önüne geldiğinde, hızlı treni değil biz çocuklarımız torunlarımız bile göremez diyordu. Şimdi aynı MHP yetkilisi hızlı trenle seyahat ediyordur. Derslik yapılamıyordu. Deprem olduğunda, ülkenin başbakanı Ankara'dan günlerce deprem mahalline gidemiyordu. Ülkenin lif lif bütün kurumları çözülmüştü. Milletin özgüveni kalmamıştı. Herkes yurtdışında iş imkanı bulabilir miyim diye, başörtüsü nedeniyle okuyamayanlar dışarıda okuyup istikbalimi kurtarabilir miyim diye kaygı içindeydiler. Kişiler, kurumlar, toplumsal kesimler dağılmıştı. Bir ahi teşkilatına ihtiyaç vardı ve o teşkilat ağustos 2001'de kuruldu. Bu hareketin adı AK Parti hareketidir.



"Bahçeli itiraf etti"


Sayın Bahçeli sizi ensenizden takip ediyoruz gibi bu bile bütün siyasetlerinin bizi takip etmek olduğunu gösteren bir itiraf aslında. Kendin yolunda yürü. Benim ensemde ne arıyorsun? Millet ne diyeceksen seni görsün. Ama onu bile yapamadılar. Sayın Bahçeli bu takibi yapsa herhalde benim gittiğim yerlere gitmesi lazım ama edemez. Siyasetleri tamamıyla tepki siyaseti. Ümit ediyorlar ki tepkiyi yoğunlaştırarak şiddet dilini artırarak AK Parti'ye dönük toplumsal tepki alanı oluşturabilsinler.



Bugün 3 partinin söylemlerine bakın. Birbirlerine karşı karşı safta durduklarını iddia edenler dahi HDP ve MHP birbirlerine karşı bir şey söylememeye özen gösteriyorlar. Hep birlikte AK Parti'ye yöneliyorlar. Gerilerindeki üst akılın ve onları yönlendirenlerin temel hedefi Türkiye'nin ikinci büyük istikrar dönemini dumura uğratmak. 10 yılı yakalayan iki istikrar dönemi var. 27 Mayıs ile rahmetli Menderes'in 91'deki rahmetli Özal'ın istikrar dönemi durduruldu. Ama AK Parti'nin getirdiği demokratik istikrar dönemi durdurulamayacak. Bütün partilerin seçim beyannamelerine bakın. Teklifleri nedir? Popülist tavırlar dışında, 90'lı yılların önermeleri. Koalisyon dönemi, pazarlıklar dönemi perde gerisinde siyasetle alakası olmayanların vesayet kuracakları dönemler, kısa dönemli koalisyon çabaları. Ama hiçbir şekilde vizyonla gelmediler. Biz geldiğimizde Kemal Derviş, bütün destekleri kesmişti, mazot gübre desteğini. Biz gelince tekrar desteği başlattık.



"Bazı köşe yazıları görüyorum"


Hiçbir zaman halkımızın karşısında hesap vermekten çekinmedik. Ama birileri Menderes gibi, Mursi'nin gördüğü türden hesabı bizle görmek isterse biz de elif gibi kaya gibi hesap sorma makamlarının karşısında dururuz. Bazı köşe yazıları görüyorum, AK Parti'nin beyannamesinde ne var bilemiyoruz. Gayet iyi biliyorlar, seçim beyannamemiz de açık. Türkçe bilen herkes görür. Hangi partinin böyle bir sözleşme metni ortaya çıktı? Onlar metin ortaya koymak, bağlayıcı bir söz söylemek yerine yalanlara iftiralara provokasyonlara meyil ettiler. Hala meydan okuyorum buradan. Bizim 100 maddelik yeni Türkiye sözleşmesinin karşısında nasıl bir Türkiye istediğinizi ortaya koyun. Yeni anayasa nasıl tanzim edilecek bunu konuşalım.



"27 Nisan'ın farkı şuydu
"


Milletin yazdığı yeni bir anayasayı öyle veya böyle inşa edeceğiz. Herkes kendi anayasa metnini ortaya koysun. Biz koyduk. CHP ne düşünüyor, MHP ne düşünüyor? Hangi sistemi savunuyor bunları açık net şekilde ortaya koymaları lazım. Bu metinler üzerinden müzakereler yapılsın. Ama geçmişte parlamenter sistem tehdit edildiğinde, 28 Şubat'ta parlamenter sisteme en büyük darbe vuruldu. Başbakan MGK'da hesaba çekildi, AYM'de o vakur duruşuyla saatlerce ayakta ifade verdi savunan adam Necmettin Erbakan hocamız. O zaman parlamenter sistemi savunmayanlar, 27 Nisan'da e muhtıra verildiğinde, siyasi iktidarın geri adım atacağı düşünülerek verilen, AK Parti'den cumhurbaşkanı seçtirmeyiz olan e muhtırada, o zaman sesi çıkmayanlar bir anda parlamenter sistemin savunucu kesildiler. Ama 27 Nisan'ın farkı şuydu. Şapkayı alıp gidecek bir başbakan değil, milletin emanetini koruyacak bir başbakan orada oturuyordu fark buydu. Ve o başbakanın arkasında kale gibi duran AK Parti teşkilatı vardı.



"TÜSİAD istatiksel hesap versin"


TÜSİAD'a buradan çağrıda bulunuyorum, her fırsatta hükümeti eleştirmek için açıklama yapıyor, çıksınlar istatistiksel hesap versinler; asgari ücret 1500 lira olursa kaç işyeri kapanır, asgari ücret 5 bin lira olursa açık işyeri kalır mı? Bunun hesabını bir versinler. Perde gerisinden muhalefet partilerine destek vermek değil, çıksınlar açıkça destek versinler. TÜSİAD çıksın ben 'Kılıçdaroğlu'nun görüşünü destekliyorum' desin; Türkiye'de asgari ücret 1500 lira, hatta 2 bin lira, 2.500 lira olsun desin. Karşımıza perde gerisinden çıkmasınlar, açıkça çıksınlar. Konuşacaklarsa açıkça konuşsunlar."


#davutoğlu il başkanları
#ak parti il başkanları
#başbakan canlı
9 yıl önce