|
Başbakan’la bir gün
Yeni Şafak ailesi olarak Başbakan'la birlikte Ankara'dan hareket ettik. Başbakan'ın heyetini saymaya kalkışmayayım. Bakanlar ve danışmanlardan oluşan kalabalık bir heyet. Bizim heyette onlardan az değildi hani. Eski yazarımız olduğu için Başbakan'ı kendimizden saydık. Böyle olunca Osman Sert ve Hatem Ete ikilisine ilk golümüzü atmış olduk. Sare Hanımı da transfer etseydik maç başlamadan bitmiş olacaktı. Ama biliyorum Sare Hanımın da gönlü bizimle.

Yola bir sıfır önde başlayınca Ankara'dan bindik uçağa bir de baktım ki Hatay'a gelmişiz. Bu arada bizim heyette kim vardı? Başbakan'ı ayrıca belirtmeye gerek yok. Takım kaptanı olarak İbrahim Karagül vardı. Genel Yayın Yönetmenimiz. İnternet servisinin heyecanı hiç eksik olmayan yöneticisi Ersin Çelik, Başbakan Davutoğlu'nun tabiriyle, ”Çok müeddeb” bir gazeteci olan Başbakanlık Muhabirimiz Ayfer Mallı, tecrübeli foto muhabirimiz Tarık Bakıcı ve sol açıkta ben…

Hatay'da güzel bir karşılama oldu. Havaalanından çıktık ilk karşılama orada oldu. Başbakan indi, kendisini karşılayanlarla konuştu. Yola devam ettik. Şehre yaklaşırken bir karşılama daha. Konvoy durdu, Başbakan indi. Bu kez tezgahtaki domates ve salatalıkları satın aldı. Parasını cebinden ödedi, “Sonra gelir alırlar” dedi. Tabi her durduğumuz yerde çocuklara hediyeler dağıtıldı, büyüklerle selamlaşıldı. Hatay'a girdik. Dünyaya barışın formülünü sunan Hatay, ne yazık ki Suriye'deki iç savaş nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadı. Ama benim ayrı bir muhabbet beslediğim şehirlerden biridir. Hatay'ın sokaklarından geçerken yol kenarına biriken Hataylılar ilgi gösteriyorlar. Bir çift bebeklerini Başbakan'ın kucağına verdikten sonra fotoğraf çektiriyorlar. En çok da cep telefonlarıyla fotoğraf ve video çekenler vardı. Selfie çekeni pek görmedim. Belki Selvi var nasıl olsa Selfie gerek yok diye düşünmüş olabilirler. Yollara biriken, kavşakları dolduran, balkonlarına çıkan Hataylıların ilgisi arasında mitingin yapılacağı İtfaiye Meydanına ulaştık. Karşılama heyetinde ikiz çocuklar vardı. Başbakan onca kalabalık arasında kendisine çiçek sunan iki çocuğu kucakladığı gibi öptü. Başbakan çocukları boyunlarından tutup kaldırıyor sıcak bir şekilde öpüyor. Torun hasreti her halde. Çok sevimli bir torunu var. Başbakan'a, ”Annemler görmeden kaçalım, seninle dışarıda oynayalım” diyormuş.

Meydan iyi. Kiziroğlu türküsünden Davutoğlu'na uyarlanmış olan parça çalıyor. Söz konusu Hatay olunca Arapça versiyonu da çalınıyor. Sanatçımız Züleyha çok güzel seslendirmiş. Hele, ”Ahmet muallim” dediği bir yer var ki bittim. Boğazına çok iyi oturmuş. Sesine, yüreğine sağlık. Başbakan eşiyle birlikte çıkıyor kürsüye. Hataylıları selamlıyor. Açılış konuşmasını Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin yapıyor. Başbakan müthiş bir selamlama ile başlıyor konuşmasına. Hatay'ın maneviyat büyüklerinden, şehre damgasını vuran isimlere kadar hepsini tek tek sayıp, selam gönderiyor. Sonra muhalefete selam faslına geçiyor. Haliyle ilkinde olduğu gibi muhabbet dolu bir selam değil. Söz konusu Hatay olunca Kılıçdaroğlu'nun, “Suriyelileri göndereceğiz” sözüne yükleniyor, ”Albayrağın gölgesine sığınan herkes bizim namusumuzdur, kimseye teslim etmeyiz” diyor. Ama bitirmiyor. CHP'nin milletvekili adayı olan Grup Yorum'un solisti Hilmi Yarayıcı üzerinden CHP'yi vuruyor. “Çocukları katleden Esed'e şarkı yazan” diye. Söz konusu Suriye ve artı CHP olurda Gürsel Tekin'in, ”48 saat içerisinde Suriye'ye girecekler” sözüne değinilmez mi? Kürsüde Gürsel Tekin'le dalgasını geçiyor. Kural bir; siyaset demek biraz da mizah demek aslında. İlahi Gürsel Bey, düştüğün duruma bak. Teyyo Pehlivanı geçtin.

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli isimleri geçince meydandan yuh sesleri yükseliyor. Başbakan, muhalefet liderlerinin yuhalanmasına müsaade etmiyor. Kural iki siyaset aynı zamanda centilmenlik demek.

Hatay'dan Helikopterlere binip Mersin'e geçiyoruz. Stadyumun yanındaki bir meydanda konuşuyor Başbakan. Meydan iyi, Davutoğlu'nun da performansı yerinde. Açıldıkça açılıyor. Soru sorup cevaplar alıyor. Meydanla diyaloğa giriyor. Mersin'de siyaset canlı. Başbakan şehir turu atıyor, caddeler, kavşaklar dolu ve insanlar ilgili. O sırada Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'le ilgili haberler dolaşıyor. Haberin tam ortasına düştük. Ama ilk başlarda bilgi alamıyoruz. Oradan Helikoptere binip Adana'ya geçiyor. Başbakan'la Helikopter önündeki meşhur pozumuzu orada verdik. Adana'dan uçakla İstanbul'a geçerken yolda söyleşimizi yapıyoruz. Aslında doktorlar mitinglerden sonra uçak konuşmalarına sıcak bakmıyorlarmış. Anlaşılabilmesi için yüksek sesle konuşulduğu için. Başbakan'a sesini korumak için ne içtiğini soruyoruz. “Ihlamur içine bal” diyor. Seçim kampanyası sırasında biraz kilo vermiş. Ama morali yerinde. “Yorgunluk hissetmiyor musunuz?” diye soruyoruz. Meydanlardaki canlılığı görünce yorgunluğu unuttuğunu söylüyor. Morali iyi. Danışmanları yeni bir kamuoyu araştırması sunmuşlar. Mitinglerin başlamasıyla birlikte AK Parti yükselişte gözüküyor. Diğer partileri de biliyorum da söylemem. Söz verdim bir kere. Genelkurmay Başkanıyla ilgili iddiaları soruyoruz. Perşembe günü eşiyle birlikte ziyaret ettiğini, paşanın küçük bir operasyon geçirdiğini ve iyi olduğunu söylüyor. Yoğun seçim kampanyasına rağmen Paşa'nın sağlık durumuyla çok ilgili olduğu dikkatimizi çekiyor. Uçağa binerken anneler günüyle ilgili reklam filmi dönmeye başlamıştı. Çocuğun kendisine benzediğini söylüyor. “Benim iki anne günüm oldu” diye başlıyor anlatmaya Başbakan. O an duygulanıyor. Başbakan olarak gittiği Taşkent'te, küçük bir çocukken annesinin hastaneye götürüldüğünü daha sonra vefatını anlatmıştı, akrabaları hıçkıra hıçkıra ağlamışlardı. O manzarayı hatırlattım. Durgunlaştı. Mersin valiliği annesinin bir fotoğrafını bulup hediye etmiş. Onu bizimle paylaştı. İstanbul'a iniyoruz ama söyleşi bitmiyor. Bir süre de pistte devam ettikten sonra iniyoruz. Gün bitiyor Başbakan'ın programı bitmiyor. Gece yarısı MÜSİAD'ın toplantısına yetişecek. Biz ise bir günde beş şehir dolaştıktan sonra Ankara'ya dönüyoruz. Uçaktan inince Kenan Evren'in öldüğü haberini alıyorum. İyi ki anneler gününde ölmedi diye içimden geçiriyorum. Bir çok anneyi gözü yaşlı bıraktı. Çocukların yaşını büyütüp astı.
#Yeni Şafak
#Başbakan
#Ersin Çelik
9 yıl önce
Başbakan’la bir gün
KDK ilave bir kademe konusunda personel lehine karar aldı
Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni çöpe atmalı!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı