|
Cumhurbaşkanlığı sofrasında neler konuşuldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkanlık sistemiyle ilgili kampanyasına hız verdi.

Meydan mitingleri düzenliyor, ”Başkanlık Sofrası” kuruluyor.

Erdoğan geçen hafta da bir grup akademisyen, yazar ve siyasetçiden oluşan grubu Cumhurbaşkanlığı sofrasında ağırladı.

Bu konuda haberler yapıldı ama ben yine de merakımı yenemedim, perde arkasına baktım.

Cumhurbaşkanlığı Sarayının dehlizlerinde dolaştım desem abartılı olur ama kulak kabartmadım değil.

Bu arada bir konuk, sistem analizi yaparken, zaman zaman “Paralel sistemler” vurgusu yapıyor. Bunun üzerine davetlilerden biri, ”Buna paralel demesek de onu karşılayan başka bir şey desek” diye araya girince, Cumhurbaşkanı dahil masadakiler kahkaha atıyor.

Cumhurbaşkanlığı sofrasında konuşulan tek konu, Başkanlık sistemi.

Cumhurbaşkanı hem konuşmacı hem de zaman zaman araya girip, sisteme dair teknik sorular soruyor, not alıyor. Ama daha çok dinliyor.

Cumhurbaşkanı neleri anlatmış, hangi devlet başkanıyla bu konuda ne konuşmuş onu paylaşacağım ama davetlilerin hepsi Başkanlık sistemini savunmuş mu? Gazeteci Gülay Göktürk bazı eleştirilerde bulunmuş. Türk tipi başkanlık sistemine ilişkin uyarılarda bulunmuş. Gülay Göktürk bunu söylerken Cumhurbaşkanı’ndan bir itiraz gelmiş mi? Gülay hanıma sordum. ”Hayır” dedi. Dikkatli bir şekilde not almış. Bir kırgınlık oldu mu? Gülay Göktürk, ”Her hangi bir kırgınlık belirtisi hissetmedim. Hatta bizi uğurlarken elimizi sıkarken dikkat ettim, en ufak bir kırgınlık belirtisi yoktu.”

Yemeğin başında Cumhurbaşkanı, Başkanlık sisteminin neden gerekli olduğuna dair bir değerlendirmede buluyor. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı olduğu dönemde yaşanan sıkıntıları paylaşıyor. Parlamenter sistemin zaaflarını, koalisyon hükümetlerini, sistemdeki tıkanmaları anlatıyor.

Bu arada SDE Başkanı Prof. Birol Akgün, analizlere zemin teşkil eden, ”Türkiye’deki sistem parlamenter sistem değil. 61 ve 82 Anayasaları vesayetçi sistemdir” diye bir tespitte bulunuyor.

“Sistematik anlamda hücre yenilenmesine ihtiyaç var. 2023 vizyonuna ulaşmak için Başbakanlık sistemine ihtiyaç var. Sistemin tartışılmasını istiyorum. Bunun akşamdan sabaha olmayacağının farkındayım. Ama tartışılması ve olgunlaşması lazım. Tek bir başkanlık sistemi yok. Dünyada değişik başkanlık sistemleri var. İstiyorum ki, dünyadaki modeller incelensin, tartışılsın. Dışarıdan olduğu gibi sistemi almak yerine bize özgü bir başkanlık sisteminin olması lazım. Bizim kültürel, ekonomik, siyasi ve sosyal yapımıza, tarihi kodlarımıza uygun bir sistem olmalı. ABD’deki ya da Fransa’daki sistem tam olarak bize uymaz. O nedenle Türk modeli bir başkanlık sistemi olmalı.”

Cumhurbaşkanı’nın, ”Türk tipi başkanlık sistemi” önerisine bilim adamları destek veriyor. ABD’deki iki partili siyasi sistemin olduğu, uzlaşmaya dayalı bir siyasi kültür nedeniyle temel meselelerde kilitlenme yaşanmadığı anlatılıyor.

Değerli bir akademisyen olan Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, “Bizde parlamentoda kilitlenme olur. Bunun sonu ya siyasi krize ya darbeye gider. Bunun için eş zamanlı fesih sistemi getirilmeli” diyor.

Başkanlık sistemine geçiş için meydanlarda 400 milletvekili isteyen Erdoğan, bu konuyu da es geçmiyor. Ama rakamı revize ediyor:

“Tabi bir de önümüzde seçimler var. Seçimlerde en az 330’un alınması lazım. Hatta 330’un değil fark sayının biraz yukarıya çıkması lazım. Muhalefetin tavrı belli. Bunun olmazsa olmazı 330’dur.”

Erdoğan daha önce görüştüğü bir grup AK Parti milletvekiline de ”Şahsım için istemem doğru olmaz. Nefsani olur” demişti. Tabi başkanlık sistemi olur da “tek adamlık” ya da “diktatörlük” gündeme gelmez mi?

Geliyor. İlim adamları, ”Periyodik seçimlerin olduğu yerde diktatörleşme olmaz. Hür seçimler yapılıyor ve seçimlere herkes girebiliyorsa, diktatörleşme olmaz. Ayrıca, açık toplumlarda diktatörleşme olmaz” yönünde değerlendirmelerde bulunuyorlar.

Cumhurbaşkanı, siyasetin finansmanı gibi teknik sorular yöneltiyor. Yurtdışı ziyaretlerinde de devlet başkanları ile bu konuyu tartıştığını anlatıyor. “Ben gittiğim yerlerde, başkanlık sisteminin olduğu yerlerde bunu başkanlarla tartışıyorum. Latin Amerika’da da tartıştım. Tek bir sistem yok. Sistemler var. Meksika’da Nieto, Küba’da Raul Castro ile sistemi tartıştım.”

Cumhurbaşkanı, başkanlık sistemini ülkenin hızla kalkınması için hızlı karar alma mekanizması açısından değerlendiriyor. “Bu sorun tartışılmalı. Bu ad vererek değil, bir isim üzerinden değil, sistem üzerinden tartışılsın. Sistemin niteliklerine göre bir tartışma yürütülsün. Yoksa bu devlet yönetilemez, gemi karaya oturur.”

Cumhurbaşkanı çözüm sürecine de başkanlık sistemi perspektifinden yeni bir bakış açısı getiriyor: ”Başkanlık sisteminde daha hızlı karar verileceği için çözüm süreci gibi süreçler daha iyi yönetilir.”

Gazeteci Gülay Göktürk ise eleştirilerini dile getiriyor. ”Ülkelerin tarihinde bazen icranın hızlı gitmesinin handikapları da oluyor. AK Parti 14 yılda çok hızlı icraatlar yaptı. Şimdi bir durmalı. Yapılan hizmetler hazmedilmeli. Yüzde 50’yi kazanmak için politikalar oluşturmalı ve yüzde 50’yi de yeni Türkiye projesine katmalı” diyor.

Gülay Göktürk, ”Türk tipi başkanlık sistemi”ne yönelik bir de uyarıda bulunuyor: ”Türkiye’ye özgü bir model olsun diyorsunuz. Ama yapılırken, başkanlık sisteminin özü muhafaza edilmeli. Yasamanın güçlü ve bağımsız olması sistemin özüdür.”

Prof. Yusuf Şevki Hakyemez önemli bir noktaya parmak basıyor.

“Başkanlık sisteminde algı yönetimi önemli. Niye başkanlık sistemini istiyoruz ya da başkanlık sistemi gelince ne olacak, topluma bunlar anlatılmalı” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Elazığ ve Malatya konuşmalarını izledim. Bu öneriyi benimsemiş olmalı ki, başkanlık sisteminin getirilerini anlattı kitlelere.

#Başkanlık Sofrası
#Gülay Göktürk
#Başkanlık sistemi
9 yıl önce
Cumhurbaşkanlığı sofrasında neler konuşuldu?
Banka memuresi ile ihtiyar amcanın o meşhur konuşması
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü