Çözüm sürecinde ne zaman ki önemli bir aşamaya gelindi, süreci sabote etmek için büyük güçler hemen devreye girdiler.
İşte Oslo süreci.
İşte Paris suikastı.
İşte 6-8 Ekim olayları
15 Temmuz 1984 tarihinde Şemdinli ve Eruh’ta ilk silahlı eylemini başlatan PKK gibi kanlı bir örgüt, Türkiye’de silahlı mücadeleyi bırakma kararını alacak.
PKK bu kararı almak istese de bazı ülkelerin istihbarat servislerinin Kandil’e bu kararı aldırmak istemeyeceği kesin.
Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte İran istihbaratının önemli ismi Kasım Süleymani, Kandil’i mesken tutmuştu. İran’ın çözüm sürecinin akamete uğratmak için Kandil üzerindeki baskısını artırdığı söyleniyor. Cemil Bayık üzerinden PKK’da etkin bir kola sahip olan İran’ın süreci sabote etme adına birçok şeyi göze alabileceği tahmin ediliyor.
Bir anekdotu paylaşmak istiyorum.
Sürecin yine kritik bir aşamasında Murat Karayılan, çözüm heyetine, ”Birkaç görüşmede bulunamayabilirim” diyor. Merak ediyorlar. Sebebini soruyorlar. Israrlı sorular üzerine, ”İran istihbaratı peşimde. Önlem almam lazım” karşılığını veriyor.
ABD ya da İngiltere’nin üçüncü göz olarak sürece dahil olması yerine, ”Milli Göz” tercih edildi. İzleme Komitesi yakında göreve başlayacak. Siz ABD ve İngiltere’nin yer aldığı her formülün uygun bir yerine İsrail ve Almanya’yı eklemeyi ihmal etmeyin. Peki ama bu seçenek tamamen ortadan kalktı mı? Tam değil. Hatta çözüm sürecinin üzerindeki en önemli baskılardan biri bu desem yanlış olmaz.