|
Kılıçdaroğlu’nun sürprizi ne
12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren'in cenazesi kaldırılırken biz 12 Eylül sabahı Demirel ve Ecevit'in Hamzakoy'a sürgüne gönderildiği Etimesgut Havaalanından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile havalandık.

Üç gazeteciydik.

Hürriyet'ten Kanat Akkaya, Milliyet'ten Mehmet Tezkan ve ben.

Kemal Bey uçağa bindikten sonra ilk olarak dosyalarını istedi. Konuşma metinlerini gözden geçirdi. “Kırmızı dosyayı buldurdu.

Sade bir neskafe söyledikten sonra sohbete başladık.

Kutuplaşmadan şikayet etti Kemal Bey. “Eskiden şehirler, mahalleler kutuplaşmıştı şimdi gazeteler, ekranlar kutuplaşmış durumda” dedi. Üç gazeteci bir siyasetçi olunca bu medya çağında şehir şehir gezip meydan mitingleri yapmanın anlamı üzerinde konuştuk.

Kemal Bey, meydan mitingleri yerine liderlerin TV programlarına çıkmasının daha yararlı olduğu görüşünde. Birer hafta arayla liderlerin TV programlarına çıkıp tartışmalarının daha yararlı olacağını savundu.

Seçim kampanyasında bir değişiklik yapıp yapmayacağını sorduk. Daha önce “CHP hep rejim derdi, laiklik derdi vatandaş anladık kardeşim benim için ne öneriyorsun der dinlemezdi” şeklinde bir muhabbet çevirdik. Kılıçdaroğlu da aynı fikirde. O nedenle pozitif kampanya yapmayı tercih etmiş. “Son haftaya bir sürpriziniz var mı?” diye soruyoruz. “Evet var. Arkadaşlar hazırlık yapıyor. O nedenle ben de İstanbul'da kalacağım. Son haftaya bir sürprizimiz olacak” şeklinde karşılık verdi.

Araya bir 12 Eylül sıkıştırıyoruz. Söz konusu 12 Eylül olunca Kemal Bey, anılarını anlatıyor.

12 Eylül olduğunda İstanbul'dalarmış. Telaşla gelen komşularından öğrenmişler darbeyi.

Sonra bir gün askerler bir hesap uzmanı istemişler. Üstadları Kılıçdaroğlu'nu göndermiş. ”Selimiye kışlasını ilk kez o zaman gördüm” diyor. Çapa Tıp Fakültesi'ne gitmişler askeri konvoy eşliğinde. Komutan herkesi bir yere görevlendirmiş, Kılıçdaroğl'na dönüp, ”Sen de muhasebeye el koy” demiş. Böylece hayatında ilk kez asker emriyle bir yere el koymuş Kemal Bey.

Söz konusu 12 Eylül olunca Kemal Bey bir anısını daha paylaşmak istiyor.

Yurtdışı görevine çıkmadan önce annesinin babasının elini öpüp hayır duasını almak için memlekete gitmiş. Dönerken yanında kitaplarını da getiriyormuş. Elazığ yolunda asker durdurmuş aramada Kılıçdaroğlu'nun bavulunu deşince kirli çamaşırların altından kitaplar çıkmış. “Allah'tan ki alttakileri almadılar. Orada Doğan Avcıoğlu'nun kitapları vardı” diye anlatıyor. Kitap bulunmuş aramayı durdurmuşlar. Darbeci zihniyet. Kitap silahtan daha tehlikeli. Orhan Pamuk Nobel Edebiyat ödülünü aldığı törende babasının bavulundan çıkanları anlatmıştı. Ama bu Kılıçdaroğlu'nun bavulu. Çıka çıka Türkiye'nin 2'nci Kalkınma Planı çıkmış. Komutan kitabı evirip çevirdikten sonra, bir daha böyle zararlı kitaplar okumamasını tembih ederek gitmesine izin vermiş.

Anılardan sıyrılıp 7 Haziran sonrasına dönüyoruz. CHP lideri seçenekleri sıralıyor.

1-“AKP tek başına iktidar olursa kaos sürer” diyor.

İkinci sırayı tek başına CHP iktidarına veriyor. O zaman günün mana ve ehemmiyetine uygun soru geliyor. “Peki tek başına iktidar olursanız Cumhurbaşkanı ile ilişkileriniz nasıl olacak?” Erdoğan'ın ismini duyunca bile yüzünün şekli değişiyor Kılıçdaroğlu'nun. “Yetkilerini kullandığı sürece sorun yok. Ama bizim alanımıza girerse o zaman dur deriz” diye konuşuyor. Üçüncü sırada koalisyon hükümetleri geliyor. Koalisyon için “Hiçbir partiye karşı önyargılı olmadıklarını” söylüyor. “Ama bir parti genel başkanı olarak hedefimiz tek başına iktidar” deme gereği duyuyor. Kafasında bir formül daha var. Dördüncü sıraya değil iki ile üç arasına yerleştiriyor bu modeli. “Binali Yıldırım'ın söylediği gibi AKP azınlık hükümeti kurmak isterse o zaman bakarız kimler destek veriyor” diyor.

Yolculuk göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. Çaycuma Havaalanına inerken Kanat Akkaya'ya “Sakal rahat oluyor değil mi?” diye soruyor. “Fransa'dayken ben de 1 yıl sakallarımı kesmemiştim” diye anlatıyor. Devrimci bıyıkları ile olan fotoğraflarını hatırlatıyoruz. Hesap uzmanlığı sınavına girerken üstadlar, saç sakal tıraşı olmasını önermiş. Berber “Abi bu bıyıklar kesilir mi? Bunlar formül” demiş. Bu arada oğlunu soruyoruz. Güney Kore'de eğitimine devam ediyormuş. Ama orada Türkler az olduğu için seçim sandığı kurulmamış. İstediği zaman da Türkiye'ye gelemiyormuş. “Bu durumda bir oy eksik olacak” diyor. Oğlu bu sefer babasına oy veremeyecekmiş. Havaalanındaki karşılamadan sonra ilk istikamet Bartın. Yeşillikler arasında ilerliyoruz. Otobüste “Alkışlıyoruz” temalı seçim şarkısı çalıyor. Gün boyu kulağımızda. CHP'nin anonsçusu Barış Bozkurt mikrofonu eline alıyor. Tezkeresi gelen askeri, ek gösterge isteyen polisi, eczanedeki vatandaşları, tarladaki anneleri selamlayarak yolumuza ilerliyoruz. Halkın kullanacağı dili tercih ediyor Barış Bozkurt.” Allah razı olsun” diyor. “Hakkınızı helal edin” diye sesleniyor.

Ve geliyoruz Bartın'a. CHP'nin 1 milletvekili var. Onu korumaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu alkışlayarak çıkıyor kürsüye. 35 dakika süren bir konuşma yapıyor.

CHP'liler en çok iki şeyi merak ediyorlar.

HDP Barajı aşacak mı?

AK Parti ne alacak?

Sonra ver elini Zongul'dak.

Bülent Ecevit'in Zonguldak'ı Kılıçdaroğlu'nun yüzünü güldürüyor.

Ama benim aklım Kılıçdaroğlu'nun yapacağı son hafta sürprizinde kalıyor.
#seçimler
#kılıçdaroğlu
#chp
#ak parti
9 years ago
Kılıçdaroğlu’nun sürprizi ne
Ömer Muhtar’ı hatırlamak..
Merhamet, Muhabbet, Maneviyat (3M) olmadan olmaz
Darbe mi dediniz?
Batı’nın son itibar sınavı..
“Almanlar et başında”