|
Özgecan bize ne söylüyor?

Tarsus’ta Özgecan Aslan kardeşimizin hunharca katledilmesi hepimizin yüreğini yaktı. Maalesef, insan her türlü kötülüğü işleyebilecek türden bir varlık. Din, ahlak, hukuk, ceza bunun için var. Kur’an-ı Kerim’de haksız yere bir kimseyi öldürenin bütün insanlığı öldürmüş gibi olacağı bildiriliyor. Irkı, dini, cinsi ne olursa olsun insan hayatına ne kadar kıymet vermemiz gerektiğini ortaya koyan evrensel bir prensip bu. Cinayetin tarihi ise insanın tarihiyle yaşıt. Cinayeti önleyemezsiniz belki ama canilere hak ettikleri cezayı vermek de adaletin en temel görevidir.

“Aslan ailesi”nin acılarını paylaşmak elbette çok güzel bir şey. Toplum için utanç verici bir cinayet karşısında ortak duygu geliştirmemiz, başka canlar yanmasın diye elden ne geliyorsa yapmamız lazım. Yasalarda eksiklik varsa, iktidar- muhalefet düzeltsin. En iyi yasaları yapsanız, en ağır cezaları getirseniz, yetmiyor. Batı’da, Doğu’da, Kuzey’de, Güney’de insanlar insanları öldürmeye devam ediyor. Okumuşu, cahili, dinlisi dinsizi, teisti, ateisti, her cinsten, her ırktan var. Kadına şiddet, insanın insana şiddetinin sadece bir türü. Zayıf olana yönelmek başlı başına aşağılık bir fiil.

Şiddet hayatın her alanında yüzyüze geldiğimiz bir olgu; insandan insana, insandan doğaya, insandan hayvana, erkekten kadına, güçlüden güçsüze, zalimden mazluma bir yok etme ve tahakküm aracı. Sadece 20. yüzyılın ilk elli yılı içinde gerçekleşen iki dünya savaşında Türkiye nüfusundan daha fazla insan öldü. Ne için? Bir kaç düzine adamın doymak bilmez hırsı yüzünden.

Acaba, insanın insanı öldürmediği bir gün geçmiş midir şu fani dünyada? Silaha harcanan paralar, hayat kurtarmak için harcansaydı dünya daha yaşanabilir bir hale gelmez miydi? Oysa daha fazla sayıda insan nasıl öldürülür diye kafa yoruyor, beyin patlatıyor bilim adamları. Laboratuvarlar, fabrikalar harıl harıl çalışıyor. Haksız yere bir cana kıyanın bütün insanlığı öldürmüş gibi olacağını bildiren ayet-i kerime bir hayat kurtaran kimsenin bütün insanlığı kurtarmış gibi olacağını da bildiriyor. Sadece bu ayet-i kerime bile insanın nasıl bir insan olması gerektiğini anlatıyor bize?

İnsanın içindeki şiddeti terbiye etmek hiç kuşkusuz bir eğitim meselesi. Ama eğitim sadece okulda, ailede edinilmiyor. Eksikliğimizin gerçekte ne olduğunu bulmamız gerekiyor. Genç bir kızımızı canına, haysiyetine, ırzına halel getirmeden gideceği yere ulaştırması gereken bir adam nasıl oluyor da böyle hunharca bir cinayet işleyebiliyor? Bizim “emanet”, “itimat”, “şefkât” ve “merhamet” dediğimiz değerlerimizi demek ki öğretemiyoruz. Bir toplumu ayakta tutan yegane kuvvettir itimat. Biribirimize itimat ederek huzur içinde yaşayabilir ve itimat ile pek çok sıkıntıya katlanabiliriz.

Bir sahabi Peygamberimiz'e yol kesen adamlardan yakınıyor. Peygamberimiz yanındaki diğer sahabeye dönerek, “Ey Adiyy, sen Hire şehrini gördün mü?” diye soruyor. “Hayır görmedim, ancak işittim!” diyor Adiy. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Eğer ömrün biraz uzarsa, devesine binen bir kadının Hire’den (tek başına) kalkıp Ka’be’yi tavaf edeceğini mutlaka göreceksin. O bu seyahatini yaparken Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacak!” diyor. Adiy İbnu Hatim yıllar sonra böyle bir kadının tek başına uzak bir diyardan Kabe’ye gelip tavaf ettiğine şahit olduğunu anlatıyor. İnsanlar güven içinde, birbirinden emin olarak yaşamak isterler. İtimat yakınlaştırır, itimatsızlık uzaklaştırır. Biribirinden uzak insanlar ise bir millet teşkil edemezler.

#Tarsus
#Özgecan Aslan
#İtimat
9 yıl önce
Özgecan bize ne söylüyor?
Herkes için 14 kilit mesaj !..
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı