|
Açık toplum olmak...
Geçiş toplumlarında, özellikle vesayetçi düzenden demokratik düzene, kapalı toplumdan açık topluma geçmek isteyen ülkelerde, özgürlük fikri, özgürlük alanı, özgürlük politikası yegane pusuladır.

İstikamet açık düzense hiç bir gerekçe, hiç bir gelişme, hiç bir doğrulama bunlardan geri düşmeye vesile olamaz, olmamalıdır.

Tersini düşünenler olsa da Türkiye’nin bir geçiş döneminde olduğu muhakkak.

Askeri vesayet düzeninden siyasi alanı genişleterek çıkmaya çalışıyoruz. Buna karşın genişleyen bu alanın demokratik yapılanmasıyla ilgili ciddi sorunlarımız var. Ayrıca bu çıkış kaçınılmaz iktidar mücadeleleri, sosyolojik ve politik anlamda iktidarın el değiştirmesi üzerinden yaşanıyor. Ve dünün eksik demokrasi sorunları çözülmeye çalışılırken, yeni dönemin, el değişikliklerinin ürettiği eksik demokrasi sorunları karşımıza çıkıyor.

Bunların bir kısmı iktidar sahiplerinin çoğullukçu zihniyetinden, bir kısmı ortalama muhalefetin siyaset karşıtı zihniyetinden, bir kısmı ise “cemaat” gibi siyasi alana giren enformel aktörleri varlığından ve onlara yönelik mücadelenin yarattığı travmadan meydana geliyor.

Siyasetten özgürlüğe “alan genişlemeleri ve daralmaları” iç içe geçiyor, birbirini takip ediyor.

Ancak söz konusu olan demokratik düzene geçişse hiç biri doğrulayıcı gerekçe oluşturmuyor.

Nitekim boğulan ve boğulması kabul edilmez pek çok alan var.

Daralan sahası, özerkliğinin sınırlanması, siyasete bağımlılığıyla, bunlardan kaynaklanan kalite sorunuyla basın ve basın özgürlüğü bunların önde gelenlerinden, örneğin.

Basın özgürlüğünün demokratik siyasi yapılanmanın kurucu unsurlardan birisi olduğu muhakkaktır.

Gazetecilik, anlama, gözleme, anlatma, aktarma, bilgilendirme, denetleme işlevlerini yerine getiren bir meslek. Bu işlevlerin varlığı ve etkinliği toplumları açık ya da kapalı olarak ikiye ayırır.

Açık toplumların ön koşulu basın özgürlüğünün tam olmasıdır...

Nerede olursa olsun, neden olursa olsun özgürlük herhangi bir başarıya, bahaneye, gerekçeye, stratejik bakışa kurban edildiği an, en vahim ve derin bir sorun başlar...

Basın hareket alanının sınırlanması toplumda siyaset yerine şiddet fikrinin yerleşmesinde de belirleyici olur.

Son dönemlerde bu konuda verdiğimiz sınav iyi değil.

Daralan özgürlük alanı toplumun bir sorunla ilgili bilgilenerek, bir sorunla ilgili farklı eğilimleri doğal görerek çözüme katkıda bulunabilmesinin, toplumsal meşru zemin oluşturabilmesinin önü tıkanıyor...

Fayda fikri siyaset fikrinin önüne geçiyor...

Yeni bir inşaa dönemindeyiz. Siyasi iktidar da “Yeni Türkiye” tabiriyle bu inşaya işaret ediyor, bunun siyasetini dile getiriyor. Ne var ki inşa dönemlerinin, özellikle açık toplum inşaasının farklı gerekleri olur, bu gereklerde ilke faydaya galebe çalar.

Böyle dönemler mutabakat, uzlaşı, siyasi talep-siyasi karar etkileşimine kapı açma, katılım çıtasını yükseltme gibi daha derin demokratik bir iklimi icap ettirir.

“Demokratik hal” ile “ataerkil tutum”u iç içe geçiren geleneksel AK Parti siyaseti yerine katılımcı bir siyaseti devreye sokmak zorundadır.

Türkiye bu geçişin zorluğunu yaşıyor.

Türkiye’nin model olabilmesi için yaşayan demokrasinin derin ve sahici olması gerekir.
#Türkiye
#demokratik
#Açık toplum
9 yıl önce
Açık toplum olmak...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî