|
Keşke falanı filanı dost edinmeseydim
Gençler adına, dürüst arkadaşlarla beraber olama meselesine tekrar dönelim. Çünkü “kişi dostunun dini üzeredir, o halde herkes kiminle dostluk kurduğuna iyi baksın” (Ebu Davud).

Bu konuda o kadar çok atasözümüz vardır ki, gerçekten insan maşeri vicdanın hakikati bulmadaki isabetine şaşar. Bu sebeple atasözlerinin çoğu hikmettir denir. Hikmet; hükme bağlanmış, muhkem kılınmış ve artık tartışılmaz hale gelmiş, eşyanın aslına uygun sağlam ve nihaî bilgidir. Bu noktaya ulaşmak da ancak Allah'ın lütfuyla olduğu için sonuçta hikmet, verilen bir bilgi olmuş olur. Bu yüzden, “O hikmeti dilediğine verir ve kime hikmet verilmişse ona çok şey verilmiştir” (2/269), buyurulur. Elbette kulun, iradesini o yönde kullanması Allah'ın dilemesinin bir sebebidir.

Allah'ın ortak ya da cemaî akla verdiği değerdendir ki, çoğu atasözü hikmettir. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Körle yatan şaşı kalkar. Üzüm üzüme baka baka kararır. Kıratın yanında duran ya huyundan ya tüyünden. Anasına bak kızını al derler. Bunlar hep birlikteliğin etkisini anlatır. Bunun için başkalarına özenti ve benzemeye çalışma yasaklanmıştır. “Kim hangi kavme benzemeye çalışırsa ondandır” (Ebu Davud, Hasen)

“Kafir o gün ellerini ısırıp diyecek ki, ah keşke Allah Rasulü'nün yanında bir yol edinseydim. Keşke falancayı dost edinmeseydim. Çünkü o, Allah'ın bana gelip ulaşan zikrinden beni saptırdı. İşte şeytan insanı böyle yüz üstü bırakır” (25/29).

Beraber bulunduğu insandan etkilenmeye 'şahsiyet transferi' derler. İnsanda, beraber bulunduklarının karakteri oluşur. Sahabenin büyüklüğü sohbetten gelir. Sohbet laflamak değil, beraberlik demektir. Bu sayede Hz. Peygamber'le bir an bulunan bir mümin, bu şansı yakalayamayan herkesten büyük sayılır. Bu hüküm bir nas değildir ama İslam ümmetinin aldığı umumi terbiyeden çıkan bir edep anlayışıdır. Bu sebeple şair, “ona, katre hâlinde giden dönmede ummân olarak” der. Yine bu sebeple tasavvufta en yetiştirici yöntem sohbettir, yani mürşitle ve dürüst ihvanla beraberliktir. Bunu başka mecralara çekip, bundan başka şeyler anlayanlar, işi sulandıranlardır.

Şair kötü arkadaşın zehirli yılandan daha kötü olduğunu söyler:

Yâr-ı bed bedter ez-mar-ı bed.

Mâr-ı bed ber cân zened

Yâr-ı bed ber cân'u ber-îman zened

“Kötü arkadaş zehirli yılandan daha kötüdür. Çünkü yılan insanın sadece canını alır. Ama kötü arkadaş kişiyi hem canından hem imanından eder”.

Bendenizin bütün kötü yönlerime rağmen en büyük şansım hep iyi arkadaşlarla beraber olmamdır. Eğer iyi arkadaşlar edinmemiş olsaydım çok daha kötü durumlarda olurdum.

Sadi Gülistan'ının baş taraflarında 'gül' ile 'kil' kelimelerinin Farsça'da aynı harflerden oluşmasına, yani yazılıştaki beraberliklerinin etkileşmeye sebep olmasına işaretle der ki:

“Bir gün hamamda güzel bir insan bana güzel kokulu bir kil verdi. Kile sordum, sen misk misin amber misin, güzel kokun beni mest eyledi? 'Kil' cevap verdi: Ben adi bir kil idim, fakat bir zaman 'gül' ile arkadaş oldum da onun güzel kokusu bana sindi”.

VE BİR KİTAP

Hanefi fıkhının temel metinlerinden biri olan Kudurî Muhtasarı, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin dikkat, sıhhat ve titizlikleriyle tanıdığımız iki elemanı, Dr. Soner Duman ve Dr. Osman Güman tarafından Türkçe'ye kazandırıldı. Mehmet Deri editörlüğüyle Beka Yayınları tarafından basıldı. Tebrik ediyor ve faydalı olmasını diliyoruz. Twitter@farukbeser
#Ebu Davud
#Kudurî Muhtasarı
#Sakarya Üniversitesi
9 yıl önce
Keşke falanı filanı dost edinmeseydim
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit