|
İnsan insana yurttur!

Paris baskınının Müslümanlar üzerinde oluşturduğu gerilimi, “Paris Yürüyüşü”nün kültürel boyutlarını, velhasıl bundan böyle hayatımıza dahil olacak olan “Paris sıkıntısı”nı, sağlıklı bir şekilde arkamızda bırakabilmek için, coğrafyamızın üretmekte olduğu kültürel iklime dikkat ve dahi rikkat ile eğilmemiz gerekiyor.

Dikkat ile eğilmek için öncelikle hayatın değişen çehresini bir bütün olarak tasvir etmeliyiz. Şucu -bucu, onlar- bunlar, biz ve ötekiler, kadınlar ve erkekler, zenginler ve fakirler demeden; içinde bulunduğumuz aidiyet grubunun aksayan yönleriyle, kendimizden yola çıkarak yüzleşmeli, yüzleşir yüzleşmez aksayan yönler için sorumluluk almalıyız. Hemen. Derhal. Acilen.

Yüzleşme eleştiriden önce geldiğinde, eleştiri yerini bulacaktır.

Eleştiri deyince her daim erkeklerin kadınları eleştirdiği bir ortamın giderek yayıldığına dikkat kesilelim lütfen. Bu ortam şiddet üretiyor. Bu ortam taciz kültürü üretiyor.

Erkekler kadınları değil, erkekler kendi hemcinsini eleştirmeli.

Çalışan kadınlar öyleydi, anne olmayan kadınlar böyleydi. Kadınları her vesile ile kendilerini savunmak zorunda kalacakları söylemler üzerinden bezdirme kültürüne bir nokta koyma vakti. NOKTA!

Bilmediğimiz hayatlar için hizaya çekme performansı göstermekten vazgeçme zamanı.

Gündelik hayatımızı restore etme zamanı.

Öncelikle herkes, kendi kurduğu oyunun repliklerini restore ederek başlamalı. Dahil olduğumuz takımı eleştirerek ve fakat karşı takımın güzel oyununu daha çok alkışlayarak başlayalım .

Seküler kesim İslami kesimin hataları üzerine dikkat kesilmekten vazgeçmeli artık.

Bir taraftan Müslümanlardan derviş sabrı bekleyip bir taraftan Diyanet'in haram ve helal konusunda yapmış olduğu açıklamalara “bu çağda bu yasak aaa” diye cümleler kurmaya kalkmaktan vazgeçmeli.

Müslümanların haram ve helal konusunda kafasını netleştirmek için yapmakta olduğu sohbetler üzerinden tıklanma rekoru için kes yapıştır performansı göstermekten vazgeçmeli.

İslami kesim ne yapmalı?

Diline ve üslubuna, söylemine ve edasına dikkat etmeli. Hayatının her alanına, Hz. Muhammed’in “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” hadisi şerifini amelleri ile yazarak. Liyakati esas alarak...

Gayrimüslimin edepsizliğine kızmak kolay. Aynı secdeye baş koyduklarımızın edepsizliğine öfkelenebiliyor muyuz esas mesele bu.

Mümin, hayatı NLP programı olarak yaşamaz. Üç taşım “değer”, iki taşım seminer ocağında kaynadı diye kimsenin payına ahlak düşmez.

Değerler eğitimi dediğimiz şey kağıt üzerinden aktarılacak bir şey değildir.

İslami kesim gözünü komşu bahçeye dikmeden, kendi bahçesinin verdiği mahsullere ne zaman odaklanacak? Üretim var mı? Olan üretimden fakirin fukaranın payına düşen nedir?

İlim, sanat, teknoloji, mimari?

Uzun bir süredir bu kadar bolluk ve ferahlık bu kadar imkan ele geçmemiş iken, bütün bunlara çöpsüz üzüm olarak sahip olan bizden geriye ne kalacak?

Yüzleşmemiz gereken soru bu!

Bu tuttuğum yeri,bu vardığım noktayı, bu aldığım parayı hak ediyor muyum?

Her birimiz; müminlerin payına, insanların payına, hayvanların, nebatatın payına, taşa ve toprağa, havaya ve suya, düşüncemden, hayatımdan, hassasiyetimden ne düştü diye sorabiliyor muyuz?

İnsan insana yurttur. İnsan insana ocaktır.

Charlie Hebdo baskını teröristlerin hanesinde kayıtlı kalacak. Amenna.

Ve fakat soğuktan donan çocuklar, açlıktan ölen bebekler, uyuşturucu pençesine düşen gençler hepimizin hanesinde kayıtlı!

Medeniyet insanın insana yurt olduğu yerde başlar, geçmişe öykünme seanslarında değil!

#Paris
#Seküler
#Müslümanlar
#NLP
9 yıl önce
İnsan insana yurttur!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle