Temiz siyaset-kirli siyaset | Fatma Barbarosoğlu

Günümüzde; ilkeli olmak, itici olmak anlamına geliyor farkındayım.

Hayatı halkla ilişkiler gülümsemesi eşliğinde “çok hoş biri” iltifatına kazanmak için çıkılmış bir yolculuk olarak görenler için ilkeli olmak anlamsız.

İlkeli olmak, anlaşılamamak ve anlaşamamak anlamına da geliyor, onun da farkındayım.

Fakat sorun şu ki, ilkeli olmak, titiz olmak ahlakın üzerine bina edildiği tek alandır.

Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, ama ilkeler üzerinde anlaşmak zorundayız.

Ya da tam tersi. Aynı partiye oy veriyor olmamız birbirimize karşı sözümüzü tutmamızın gerekmediği anlamına gelmiyor.

Kol kırılıp yen içinde kalıyorsa, bir müddet sonra o kırık kol kangren olacak, bütün bünyeye zarar verecektir.

Temayül yoklamaları yapıldı. Temayül yoklamalarında adayların şahsiyetlerini değerlendirecek bir kıstas var mıydı?

Şahsiyet dediğimiz şey ilkeler manzumesidir. Şuurlu şahıs yapacaklarının ve asla yapmayacaklarının farkında olan şahıstır.

Bir öyle bir böyle davrananlar için kültürümüz kaypak ifadesini kullanır.

Yanlış bir şekilde siyasi fikirlerini değiştirenler için kaypak ifadesi kullanılıyor. Hayır kaypak neyi niçin savunduğunu bilmeyen, her zaman güçlünün yanında durmak için dokuz takla atanlar için kullanılır.

İsmet Özel'in en sevdiğim cümlesi hangi sebeplerle sosyalist olduysam aynı sebeplerle Müslüman oldum cümlesidir. Bu cümle bize kişinin siyasi fikri değiştiğinde de şahsiyetinde devam eden ahlaki bütünlüğü anlatır.

Ahlaki bütünlüğe sahip olmayanlar ahlakçı olur ve toplumsal yozlaşmayı hızlandıranlar ahlaksızlar değil ahlakçılardır.

Çünkü ahlaksızlar konusunda her kesimin kafası nettir. Kimse onları savunmaya kalkmaz. Dolayısıyla toplumu bir arada tutan yapıyı bozamazlar.

Ne zamanki ahlak dışı eylemler bazıları tarafından kendi gücü için kullanışlı hale getirilmeye başlanır işte yozlaşma o zaman başlar.

“Temiz siyaset” dediğimiz şey nedir? Kafamız bu konuda netleşmediği müddetçe siyasi kirlilik her alanı ele geçirmeye devam edecek.

Pazartesi günü yayınlamış olduğum yazıya tepki gösteren arkadaşlara hitaben söylüyorum, sosyal bilimcinin görevi her olayı komplo teorilerine bağlamak değildir. Toplum bireylerden oluştuğuna göre toplumdaki çatlaklar için bütün bireyleri vazife başına çağırmaktır aydının görevi.

Her kesim kendi kalesi için taş toplama derdinde. Her kesim kendisi için en işlevsel cümleyi sloganlaştırmanın heyecanına kapılmış gidiyor.

Durum bu minvalde ilerlerse korkarım hiçbir komplo teorisine gerek kalmadan darma dağınık olacak her şey.

Biraz mesuliyet, biraz itina her şey için hayırlı bir başlangıç olabilirdi.

Dili geçmiş zaman. Niye? Yazan dahi bilmedi.

#köşe yazısı

#Temiz siyaset-kirli siyaset

#siyaset