|
Doğru sözün ağırlığı
Ciddiyetin öncelikle kendimize karşı göstermemiz gereken bir şey olduğunu hiç unutmamak gerekiyor.

Başkalarına yönelen alaycılık 'ben oldum'cu bir kibrin değilse, derinlerdeki bir ezikliğin kontrolsüz dışavurumudur.

Lâf ebeleri genellikle kendilerini sobeler.

“Güldürürken düşündürmek” diye bir klişemiz var; yine de sanki bizde “düşünürken güldürenler” hep daha fazla...

Nefsaniyetin gardırobu belli ki çok zengin, oradan her birimizin başını döndürecek bir kıyafet mutlaka çıkıyor.

Ahlakî olmayan hiçbir duruş, doğru sözün ağırlığını çekemez. Başkaları için böyle bir kayıt yok belki ama; bir Müslümanın kendi zekâsının da yaratılmış bir şey olduğunun mutlaka farkında olması gerekir.


“Modern insan, ona hâlâ insan denebiliyorsa, kendilikle ilişkisinde, daha doğrusu ilişkisizliğinde, ifrata varmış insandır. Onda benlik, eski zaman insanlarında olduğu gibi, düzeltilebilir bir kuruntu olmaktan çıkmış, katı, sert, eğilip bükülmez bir gerçeklik halini almıştır.” diyor Gökdemir İhsan, imzamı atıyorum.

Madem bilgeliğin bizim kapımızı çalacağı yok, o halde bize düşen bilgelerin kapısını çalmaktır.

Hayatınızı değiştirebilecek olan kutlu kelâmın, kütüphanenizin herhangi bir tozlu rafında derin bir sükûnetle sizi beklemediğinden emin misiniz?

Birileri “Yaptığım hiçbir şeyin anlamını bulamıyorum” benzeri bir şey söylediğinde hemen sözlüklere sarılanlar, o iş hiç sizin sandığınız gibi değil!

“Senin insan içine çıkarılacak bir halin yok!” dedi Büyük Sözlük. “Ne yapayım, ben böyleyim!” dedi Argo Sözlüğü.

Cebindeki cihazla ağzından çıkan her kelimeyi kayda alıyor, sonra dinleyip insanoğlunun ne kadar ölçüsüz bir cüretkârlık içinde olabildiğine hayret ediyordu.

Karşısındakine dik dik bakarak, “Ya göründüğün gibi ol” dedi kır saçlı adam, “ya da gözüme görünme!”

İçinde infilaklar biriktiren bir adam vardı, esintisiz bir temmuz öğleden sonrası gibi sessizce bir köşede oturuyordu.

Bu devirde, işittiğiniz her ayak sesi size yaklaşmakta olan bir insanı müjdelemiyor ne yazık ki!

“Ben sana bana yaptıkların için değil,” dedi karşısındakinin gözlerinin içine bakarak, “kendine yaptıkların için kırgınım!”

Aslında daha fazla insana değil, daha fazla insanlığa ihtiyacımız var sanki bizim!

Yalan bütün gün “Ben yalanım!” diye avaz avaz bağırsa, yine de ona inanacak olanlar var.

Bazıları, ilkbahar eteği bir çalıya takıldığı için gelemiyor diyorlar.

Üstümdeki sersemliği atabilirsem, mevsim normallerinden biri olmaya talibim!

Hayallerle yaşayanlarla, bir hayali yaşayanları sakın birbirine karıştırmayın!

“Aklın yastığına başını koy ama” dedi meczup, “uykuda kalbinin rüyasını göreceksen!”
#kutlu kelam
#sukunet
#Gökdemir İhsan
9 yıl önce
Doğru sözün ağırlığı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle