|
İpin diğer ucu

Çok uzun bir yoldan geldiğimizi sanıyorduk, baktık ki yol arkamızdan gelmemiş!

Kendimizi anladığımızı sandığımız anda, sırf bu yenilik nedeniyle anladığımızdan başka bir hale geçmiş olmuyor muyuz?

Ahmed İbn-i Hanbel’in Müsned’inde beni her okuduğumda bir başka etkileyen şöyle bir Hadis-i Şerif var: “Kalbin misali çöldeki bir ağacın üzerinde asılı kalan kuş tüyünün misali gibidir. Rüzgar onu bir oraya bir buraya savurur.”

Bilmeyi bunca isteyen bir bilinmezliğin adı insan; tâ dibe çökecek kadar ağır, rüzgarla oraya buraya savrulacak kadar hafif!

“Sen o zaman daha çok küçüktün” dedi biri. “Hayır” dedi diğeri, “ben çocukken bundan çok daha büyüktüm!”

Şirinlik çocuklarda güzel duran bir şey, büyüyenlerin yerine ona eşdeğer bir başka insanî güzellik koyması gerek...

Sanki bir gün gelecek, kameralar ve kayıt cihazları açık değilse kimse konuşacak bir şey bulamayacak!

İlk kez gördüğü bir yün yumağını merakla ve sabırla çözdü çocuk; sadece ipin diğer ucuna ulaşınca anladı ki, bazı şeyler sessizce tükenmek için!

Yenisini al, öde ve tüket! Yenisini al, öde ve tüket! Yenisini al, öde ve tüket! Yenisini al, öde ve tüket! Yenisini al, öde ve tüket! Yenisini al, öde ve tüket! Hâlâ sıkılmadık mı?

Yeni dünyanın bütün aptalca hobi fikirleri, modernliğin hayatımızdan söküp götürdüğü renkleri umutsuzca geri çağırmak için...

Kendimizi kandırmayalım, içimizi asıl üşüten soğuk havalar değil!

Unutmuş olanlar için iğneli küçük bir ‘vahşi doğa’ hatırlatması: Belki inanmayacaksınız ama cümle hayvanât bugün hâlâ koklaşa koklaşa anlaşabiliyor!

“Seninle bir süre konuşmadan yan yana durmayı özlemişim” dedi bir muhabbet kuşu diğerine.

Bir araya geldiler, oturdular, saatlerce konuştular, geriye kayda değer bir tek birbirlerine verdikleri selamlar kaldı.

Kapı var açacak anahtarı yok, anahtar var açacak kapısı yok!

Sanat, insanın nerede başlayıp nerede bittiğini, alemin nereden nereye gittiğini ve nihayet her şeyin bir tek şey olduğunu sezmesidir desem, bana kim inanır?

“Bir sanatçının konusunu ‘aradığını’ söylemek yanlış olur. Konu, onun içinde tıpkı bir tohum gibi olgunlaşır ve şekillendirilmeyi bekler. Tıpkı bir doğuma benzer. Şu farkla ki şairin elinde gurur duyacağı hiçbir şeyi yoktur. Sanatçı, durumun hakimi değil, hizmetkârıdır” diyor bilge Tarkovski.

Öyle bir kalp vardır ki, nice vahşi mızrağın açtığı yaraya dayanır da, küçük bir mızrabın açtığına dayanamaz.

Uçak havada durdu, hûşû içinde ağır ağır dönmekte olan dünyayı seyretti.

Ummanın yanında can, canın içinde yangın, yangının içinde can, canın içinde umman...

“Her yanın ab-ı hayat” dedi meczup, “Yana yana iç, kana kana yan!”

#Ahmed İbn-i Hanbel
#Müsned
#vahşi doğa
9 yıl önce
İpin diğer ucu
Küresel piyasalarda koronavirüs sonrası yeni dönem
Coğrafya ne işe yarar?
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu