|
Tozumuz kim alacak?
Görünen o ki, herhangi bir maksada ulaşmak için imaj sahibi olanlar, bir gün vazgeçip geri dönseler de gerçek kimliklerini yerinde bulamıyor.

Birileri ajandaların bazı günlerini diğerlerinden daha önemli günler olarak işaretliyor, biz de hiç sorgulamadan o güne kadar olan bütün günleri o güne feda ediyoruz.

Tefekkürü hep mütefekkirlere bıraktığımız halde, her konuda fikir sahibi olmaktan vazgeçmiyoruz.

Tefekkür her şeyden önce haddini bilmeyi öğretir insana, bu sebeple pek talibi yok bu devirde!

Kelimeler biri dokunduğunda patlayan baloncuklar gibi tedbirsiz dolanıyor aramızda.

“Bu söylediğin çok dokundu bana” dedi biri. “Nihayet!” dedi diğeri sevinçle.

İçinize dokunan bir şey kaldıysa hâlâ, farkedin ve sımsıkı sarılın mutlaka ona!

Bir gün sıcacık bir kelime bulup, o günden sonra o bir tek kelimeyle içini ısıtan insanlar da var.

Hiç şüpheniz olmasın, hafızalarımızda tozu alınsa işimize yarayacak pek çok şey var!

Hem muhteva, hem üslub olarak özgün ve önemli bir makale, belki okursunuz: “İsa'nın Yamalı Gömleği- Varlık Sorununa Tarihsel Bakış”, Sait Mermer (Notlar Dergisi)

Neden boş konuşmamalıyız? Çünkü boş konuşursak, gerçeğin kuru gürültüye mağlup olmasında vebalimiz olur!

Allah rızası için günde en az bir vakit, insanlığını içine sığdıramayıp dışına taşıranlardan olmaya niyetlenen var mı?

Eskiden bir incitenler vardı, bir de incinenler vardı. Şimdi incinenlerin de incitmeyi öğrendiği bir zamandayız.

İçimizde, hırsla dilimizden dökülen sözlerin önünü almaya çalışan bir şeyler kalmadıysa vah bize!

“Notunuzu aldık, biz en kısa zamanda size döneceğiz” diyenler sizin zavallı 'bir yere gidemezliğiniz'i kibirle yüzünüze vuruyorlar.

Bir hayal kırıklığına dönüşebilmek için bile önce bir hayalin öznesi olmak gerekiyor.

“Nerelerde kalkmışım yokum konulan yerde/Ansızın anısızım aşklarım vesikasız/Uygunsuz yakalanıp örtündüğüm bu perde/Ne kadar kandırıcı bir o kadar yakasız” diyor İsmet Özel, 'Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı'nda.

Temelini sağlam atmamış kişiliklerimiz, dünyanın rüzgarlarıyla bir o yana bir bu yana savrulup duruyor.

“Bugün söylediğin dün söylediğini tutmuyor!” dedi biri. “Çünkü ben her gün bir başkasıyım!” dedi diğeri.

Sözü yenilemek lazım evet, özü sabit tutmak şartıyla!

Pergelin dünyayı dolaşan ayağıyla ilgili heveslerimizde hiç sıkıntı yok, sıkıntımız pergelin sabit ayağında...

“Sen sağlam dur ki” dedi meczup, “rüzgar saçlarını okşayabilsin!”
#Yamalı Gömleği
#İsmet Özel
#köşe yazısı
9 yıl önce
Tozumuz kim alacak?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle