|
Küresel büyüme için, ‘finans-kapital’ yerine ‘üretim’
Siyasi görüşü ne olursa olsun, sağ ve sol kanatta, 2008 yılı sonbaharından bu yana dünya ekonomisini etkisi altına almış olan Küresel Finans Krizi'nin gerekçeleri ve dünya ekonomisinin yeniden 'sürdürülebilir' büyüme sürecine dönmesinin koşullarına yönelik bir 'ortak noktada buluşma' gözleniyor. İster sağ tandanslı iktisatçılar, ister sol tandanslı iktisatçılar, herkesin birleştiği en önemli noktalardan birisi, Soğuk Savaş sonrası 15 yıllık dönem içerisinde 'finans-kapital'in çok öne çıkmış olması. Alın teri ile, emeği ile parasını 'taştan çıkaran' esnaf ve KOBİ'lerin geri plana düştüğü, sanayinin hor görüldüğü, mal üretiminin gözden düştüğü, hizmetler sektörünün çok faazla ön plana çıktığı, bireyler ve kurumların 'paradan para kazanma'nın çok daha fazla peşine düştüğü bir dönem yaşandı.

Bu nedenle, reel sektörde, 1995'den bu yana, küresel ölçekte, işletme karları, üretilen katma değer, firmaların ayakta kalmasını ve güçlü olmasını sağlayacak öz kaynak birikimi, finans sektörünün karlarıyla, finans sektörünün işlem hacmiyle karşılaştırıldığında, yerlerde sürünüyor. Bu nedenle, dünyanın tüm önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerinde, işletmeler, firmalar, şirketler ve holdingler, sanayi alanındaki faaliyetlerinin arasına hizmet sektörü ve finans işleri katmaları bir yana, haddinden fazla gayrimenkul yatırımları ile bono-tahvil yatırımlarına bağlı olarak, rant ve faiz geliri peşinde de koşar hale geldiler. İstanbul Sanayi Odası›nın Türkiye'nin ilk ve ikinci 500 sanayi kuruluşu yıllık çalışmalarına baktığınızda, esas faaliyet alanı sanayi üretimi olan bu firma ve şirketlerin, zaman zaman faaliyet dışı alandan daha fazla gelir elde ettiklerini, şirketi rant ve faiz geliri ile ayakta tuttukları yıllar olduğunu gözlemliyoruz .

Küresel ölçekte, ekonominin dinamiklerine yönelik bakış açısındaki bu rahatsız edici 'bükülme', 'finans-kapital'in eller üzerine çıkarılması ile birlikte, tarım ve sanayinin gözden düşmesi anlamına gelebilecek vahim bir hataya sebep oldu ve son küresel krizde, özellikle hizmetler sektörünü çok pohpohlamış olan ABD ve İngiltere bunun bedelini ödediler. ABD finans kesimi, aç gözlülüğün ve aşırı para kazanma hırsının sebep olduğu kontrolsüzlükle, trilyon dolarları aşan bir mortgage (ipoteğe dayalı gayrimenkul yatırımı) piyasası skandalına imza attılar ve dünya ekonomisine ağır bir faturaya sebep oldular.

İşsizlik önümüzdeki 5 yıl artmaya devam edecek

Küresel ekonomik sistem, 'sürdürülebilir gelecek' açısından zor bir dönemden geçiyor. Dünyanın önde gelen 20 önemli ekonomisinin oluşturduğu G-20 Grubu, küresel yoksullukla mücadele, çevrenin korunması ve küresel iklim değişikliğinin önlenmesi gibi, insanoğlunun geleceği açısından kritik önemdeki başlıkları daha etkin ve daha kapsayıcı cevaplar bulmak üzere, 2000 yılında yola çıkmıştı. Ancak, 2008 Küresel Finans Krizi, ülkelerin küresel boyuttaki ortak sorunlara birlikte çözüm üretme azmini, bu kritik önemdeki başlıklara odaklanma azmini zedeledi.

Ülkeler bir yandan küresel meseleler için çaba sarf etme gayretindeyken, bir yandan da kendi ulusal ekonomileri için de çözüm üretmek zorundalar. 2008 Küresel Finans Krizi öncesinde dahi, 170 milyona yaklaşmış olan dünya ölçeğindeki işsizlik sorunu, küresel ekonominin geleceği açısından hali hazırda önemli bir riske işaret etmekteydi. Nitekim, bugün itibariyle, küresel yoksulluk ve ciddi boyutlardaki işsizlik, dünya ekonomisi için bölgeler ve kıtalar arası göç sorununu da gündemin ilk sıralarına taşıdığını, insanlık adına dünya medyasının manşetlerine taşınan trajik olaylar ile gözlemliyoruz. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) rakamlarına göre, 2015 yılında dünyadaki işsizlere 3 milyon insan daha eklenecek ve bu yılın sonunda toplam işsiz sayısı küresel ölçekte 204 milyona ulaşacak.

ILO'nun 20 Ocak 2015'te yayınlanan “2015 Dünya İstihdam Raporu”nda en çarpıcı iki mesaj, “var olan istihdam krizi sona ermekten çok uzak” ve “rehavete ve memnuniyete yer yok” olarak öne çıkıyor. ILO Raporu'na göre, küresel ekonomi daha yavaş büyüme, artan eşitsizlikler ve çalkantılar gibi öğeleri de barındıran yeni bir döneme girdiği için önümüzdeki beş yıl içinde işsizlik artmaya devam edecek. Raporda, 2019 yılına kadar dünyadaki işsiz sayısının 212 milyona yükseleceği belirtiliyor. Bu nedenle, Türkiye'nin 1 Aralık 2014'de üstlendiği G-20 oluşumunun gündemine KOBİ'lerin alınmış olması, sanayinin yeniden dünya ölçeğinde ayağa kaldırılması gerektiğinden söz edilmesi ve dünya ekonomisinin, işsizliği azaltmak amacıyla, yeniden yüzde 4 büyümenin üzerine çıkarılması adına, özel sektör ve kamu yatırımlarının canlandırılmasından söz edilmesi kritik önemde.

Gelir eşitsizliği ile mücadele çok önemli

G-20 ülkelerinin bütününde yapılan araştırma ve raporlar, dünya ekonomisinin 'finans-kapital' ağırlıklı bir bakış açısından kurtulamaması halinde, sanayi üretiminin, KOBİ'lerin ve işgücünün yeniden 'baş tacı' edilmemesi halinde, küresel ölçekte eşitsizliğinin artmaya devam edeceği uyarısına işaret ediyor ki, bu da, dünya ekonomisinin 'sürdürülebilir' büyüme ve gelecekten uzaklaşması anlamına gelmekte. Türkiye'nin, bu nedenle, Avrasya coğrafyasında üstlendiği 'ekonomi ve ticaret diplomasisi' rolü ve Avrasya'nın en önemli sanayi üretim merkezi olması kritik önemde. Türkiye, bu özellikleri nedeniyle, 2 milyon Suriyeliye kapısını açmış durumda. Bu nedenle, istihdamın ücret ve yaşam standardının küresel ölçekte ayağa kaldırılmasının idrak edildiği bir dönemdeyiz. Türkiyemizi, bu nedenle, G-20 toplantıları içinde, L-20 için, yani İşgücü-20 çalışmaları için bir kez daha tebrik ediyor; helal olsun, diyorum.
#Dünya İstihdam Raporu
#küresel ekonomi
#işgücü
#kobi
9 yıl önce
Küresel büyüme için, ‘finans-kapital’ yerine ‘üretim’
Gerçekten de, "Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar"
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Önce CHP, sonra İyi Parti, HDP’nin dilini diline pelesenk etmişse
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?