|
Rüzgârın önüne düşmek

"Rüzgâr enerjisi"nden, daha doğrusu rüzgâr gücüyle elektrik üretiminden söz ediyorduk.... Dünkü yazıda söylemiştim: Türkiye''deki internet kullanıcıları arasında da bu konuya yönelik sıkı bir trafik yaşanıyor. Bireysel projelerle ilgili bilgi alışverişi yapılıyor, projeler tanıtılıyor, gerekli araçların en uygun fiyatla nereden temin edilebileceği duyuruluyor. Benim yeni haberdar olduğum bu trafik epeydir işliyormuş.

Mesela önümde duran ve Zeki Akdoğan imzasını taşıyan proje. 2004 yazında gerçekleştirilen bu projenin tanıtımı şu sözlerle başlamış:

"Bu yaz tatilinde de, önceki yıl olduğu gibi Adana''nın Yumurtalık İlçesine bağlı (...) yakınına çadır kurduk. Çadırların kurulmasından ardından elektrik ihtiyacı için harekete geçtik. Bu projenin..."

Kullanılan malzemenin de –hepsi ikinci el- dökümü de yapılmış: 4 adet tas, 4 adet demir çubuk, bisiklet pedal zincir yuvası, elektrik üretmek için 2 adet HP 610 deskjet yazıcıya ait motor vs...

Üretim sürecini fotoğraflamayı da unutmamışlar. Kumun üzerinde halka halende oturmuş dört tatilci çadırlarının ihtiyacı olan elektriği sağlamak için santral imal ediyor...

Sonunda başarmışlar. 6 voltluk aküyü şarj etmeyi başararak, telefon ve ışıldaklarının ihtiyacını bu kaynaktan sağlamışlar...

Bunun gibi kimbilir kac proje-üretim daha dolaşıyor internet ortamında.

Bakın mesela, bunlar da daha yakın tarihlerin yazışmalarından örnekler:

"rüzgar gücüyle elektrik üretimi konusunda bilgileriniz için teşekkür. Benim 1500 metrekare bahçem var kuyudan su çıkartmak istiyorum yardımcı olurmusunuz."

"Selam arkadaşlar benim bir dag evim var burada elektrik olmadıgı için bende bir rüzgar projesi yapmaya kalktım ve başardım. Eski aracımın şarz dinamosunu aldım dinamonun ön döner kısmına ...."

"Hocam projeniz çok güzel. Ben biraz daha gelişmişini yaptım. Arabalar için yapılmış şarj dinamosunu kullanarak 12 volt elde ettim. Bununlada 12 v aküyü şarj edip 12v-220 volt..."

"Burada hız arttırıcı olarak piyasada bulunabilen matkap motoru kullanmıştık. Normalde...."

Siz ne düşünürsünüz bilemem ama ben bu türden onlarca mesajı ilgi ve zevkle okudum. Teknik konulara ve brikoloja hiç mi hiç yatkın birisi olmadığım halde...

Demek ki, bilginin (ve de tabii ki malzemenin) dolaşımının artık kolay olduğu Türkiye''de de insanlar "keşifler" peşinde. Aslında "rüzgâr ve enerji" söz konusu olduğunda ülkemizin hakkını yememek lazım. Yakın zamanlara kadar Ege ovalarını dolduran "rüzgâr güllerini" hatırlamayanınız var mı? Ege köylüleri havuzlarına su basmak için rüzgârı kullanmıyorlar mıydı? Rüzgâr gücünden elektrik üretmenin de yabancısı değildik. Komşumuz emekli tıp profesörü Metin Bey''den çocukluğunun geçtiği Bozcaada''da evlerin küçük (ithal) elektrik santralleri ile aydınlandığını dinlemek insanın içine serinletiyor...

İsterseniz yazıya biraz da "politik" renk katmak için, "rüzgâr enerjisi" tutkusu ve "birey olma" arasındaki bağa da temas edeyim: Dünkü yazıda da değindiğim gibi "enerji" söz konusu olduğunda da öne çıkabilen bir "bağımsızlık" duygusundan söz etmek abartı değildir. Ben yukarıda küçük bir bölümünü aktardığım mesajlarda bu "bireysellik" arayışının izini de gördüm doğrusu.

"Rüzgâr enerjisi", çok önemli bir konu. Dünya bu enerjinin öneminin ve değerinin hızla farkına varmakta. Konu, geçen haftalarda yapılan 80 milyar dolarlık yatırım başvurusunun da gösterdiği gibi Türkiye''nin de gündemine girmiş bulunuyor. EPDK''ye rüzgâr sartralı lisansı için başvuran şirketler kuyruk oluşturdu. Yatırımcılar 40 bin MW''ın üzerinde rüzgâr santralı kurmak için sıradalar. Bu başvuruların ülkede tam da nükleer santral kurma hazırlıklarının ciddileştiği bir döneme rastlaması bir şans olarak değerlendirilebilir mi, henüz emin değilim.

"Rüzgâra karşı" konuştuğum sanılmasın diye, rüzgâr enerjisine verilen önemi göstermesi bakımından dışarıdan da iki örnek vereceğim:

İngiltere hükümeti açık denizde kuracağı iki büyük "rüzgâr çiftliği" ile bir milyon konutun ihtiyacını karşılayacak elektrik üretmeyi programına almış durumda. 2020 yılında ülkenin enerji ihtiyacının yüzde 20''sinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi hedefleniyor.

Bir başka örnek de İspanya''dan: Bask bölgesinin Navarra özerk bölgesi enerjisinin yüzde 70''ini rüzgâr ve güneşten elde ediyor.

Bir de bize bakın: Rüzgârı ve güneşi bol Türkiye, son başvuruların da açıkça gösterdiği gibi yatırımcılarının yüzleri de rüzgâra çevrilmişken, "tarihi biz yaptık, biz yapacağız" diyerek bu kez nükleer seferberliğe hazırlık yapıyor...

16 yıl önce
Rüzgârın önüne düşmek
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü