Gençlerin dijital dünyasında okumanın nasıl bir anlama tekabül ettiğini anlamadan, gençlerin kitap okumamasından dem vurmamızın pek bir anlamı yok. Bu mevzuyu, geçtiğimiz ay içerisinde üst üste katıldığım kitap fuarlarından sonra geçen yazımda ele almaya başlamıştım.
Seçenekler sunduk onlara. Çoktan seçmeli bir hayat. Kırmızı elbiseyi mi, pembeyi mi alalım... Akşama et mi yemek istersin, tavuk mu... Çocukların bir otoriteye boyun eğmeye fıtri olarak ihtiyaç duyacaklarını unuttuk. Özgür seçimlere boğduk onları, nefislerine tutsak kıldık. Kapitalizmde bulduğumuz suçu hiç üstümüze almadık.
Maneviyatı kendilerini teşhir etmekte buluyor şimdi gençler. Sanal alemlerde teşhir! Kendilerine dönükler ama içlerine bakmayı bilmiyorlar. Maneviyatları, teni ve beni olup çıkmış gençlerin. Beğenmeyip değiştirdikleri ayakkabılar gibi, hiç kullanmadan attıkları hediyeler gibi, büyüdükçe eşlerini de çabucak tüketiyorlar, ilişkilerini de, değerlerini de. Mânâyı da.