|
Mâşûk’un gönlünde -kutlu- doğmak
Samimiyet ve sahiciliği dışlayan hiçbir tutum, hakkıyla yapılan eylemlere örnek olamaz. Bir şeyi hakkıyla yapmak, aşk ile yapmak demektir. Her eylemimizi ibadet niyetiyle yapmanın böyle adalet duygumuzu parlatan bir niteliği var. Adalet evet; gerçek kavuşma, buluşma. Birleşme. Yerli yerine konması her şeyin. Vuslat. O halde vuslat için ille de bunu istemek, buna niyet etmek gerekiyor ki, hakkıyla kavuşalım, hak ederek.

İstemek, arzu etmek, iştiyak, meyil, şevk, azim, heves. Az ya da çok bunların hepsi aşk. Hazreti aşk. Maşuk ve aşığın buluşmasını ezelden ebede kesintisiz sürdüren.

Benliği ve teni yıkan, kül eden aşk. Aşkın mahalli ise gönül. Güvenin, imanın, emanetin, teslimiyetin, selamın, güzelliğin fethedilişi, zevk edilişi. Ol gönülde doğmak; ölmeden önce ölmeyi becerebilenlerin mahareti. Kendi nefsini hesaba çekebilenlerin, yani aşk ehlinin.

Bugünün küresel kapitalist anlamına indirgenemeyecek denli evrensel, ilahi bir isim aşk. Cenâb-ı Hakk'ın bir adı. Fıtri bu yüzden. Hepimiz için farz. Aşık olmadan iyi bir sevgili olamıyoruz. En güzel başlangıçlar ile en hayırlı sonları kendi vücudunda, yani varlığında buluşturan En Sevgili'nin (sav) neden öven ve övülen olduğunu idrak edemiyoruz.

O onları sever, onlar O'nu... İlk zikir bu anlamda vahiyden mülhem, sevgidir. O'ndan gelir. Kan pıhtısından yaratılışımız üzerine tefekkür ederken, kanın anlamını, kalpteki süveyda denilen 'kara nur'la olan bağlantısını, kısacası aşk noktasını es geçiyoruz.

“Canım sana feda ya Resulullah” makamında döktüğün kendi kanın da akıp bir boşluğa doluyor. Öfke ve nefret makamında döktüğün kanlar da. O halde kanın kaynağına gidilince cana varıyoruz yine, evet. Sevgiden yaratıldık, sevgiyle... Muhabbet ehline apaçık olan bu gerçeği her birimiz kendi vücudumuzda ispat ettiğimiz oranda şahitlik ediyoruz aşka.

En Sevgili'nin neden “habibim” diye övüldüğünü anlamaya doğru bir adım atmış oluyoruz. Sevmenin, övmenin anlatılamayacağı, ancak herkesin ferdi olarak yaşayabileceği bir sır. “Evvel yer gök yok idi var idi aşk bünyâdı / Aşk ezelden kadimdir aşk getirdi ne varın” diyor Yunus Emre.

“Aşk asıl, diğerleri fer'dir. Her şeyin aslı, esası aşktır. Yer ve gök en mütekâmil varlık olan insanın beden ve mânâ yönlerinin remizleridir. Yer yani bedenimizin aslı olan toprak, su, ateş ve hava ile gök yani bu dört unsurun aslı olan ruh varlığımızdan önce aşk vardı... Bilindiği üzere Cenâb-ı Hak, el Âhir, ez Zâhir, ve el Bâtın olduğu gibi, ayrı zamanda el Evvel'dir. Onun bu sıfatı yani ezelden de kadîm sıfatı yaratıcı kuvve olan aşktan ibarettir. Aşk severek yaratma gücünün ifadesidir...

Tıpkı Mevlana'nın “Aşktan doğduk biz, anamız aşktır bizim” dediği gibi... Tıpkı Mısri'nin “Cümle mevcûdât u mâlûmât aşka akdem durur / Zira aşkın evveline bulmadılar ibtidâ / Hem dahi cümle fenâ buldukta aşk bâki kalır / Bu sebebden dediler kim aşka yokdur intihâ” dediği gibi...

Her şeyi sevgi yaratmış, her şey sevgiden tezahür etmiştir. Varlık aşkın kuvveden fiile çıkmasıdır... Tezahür (görünen) eden varlık bir adı da Zâhir olan Allah'tan ayrı mıdır? Tabii ki hayır. Zuhurun sebebi aşk ise mazharı yani görünenleri Allah için sevmek gerçekten mâşûku sevmek demektir.” (Yunus Emre yorumları, Mustafa Tatcı, H yayınları.)

Mâşuk'u sevmek... Her şeye mahlûk gözüyle değil, Hak gözüyle bakmaya giden bu yolculuğumuzda “Canım sana feda olsun ya Resulullah” gerçeğine yaklaşmak yerine... Ya tarihsel bir kimliğe mahkum bırakıyoruz En Sevgili'nin hakikatini. Ya da kutlu doğumun anlamına yaklaşmak yerine Onun suretini kutsamaya başlıyoruz. Allah dostları, Hak aşıkları, aşk ehli bunun için var, ol hakikati kendilerinde toplayıp Resullullah'a itaati ve sevgiyi bu dem'de aşıklara yaşatmak için. (“Kim Allah ve Resul'e itaat ederse onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler, ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır.”)

Mâşuk'un gönlünde doğmak; yeniden dirilişin, ikinci kez doğumun anlamını açacak bize. Bunu kendimizde ispat etmekle yükümlüyüz. Her birimizin gönül semalarından indireceği hakikate tekabül ediyor kutlu doğum bu yönüyle. “Bilin ki Allah'ın Elçi'si aranızdadır” ayetini “Resulullah'ın (sav) her sûrette bir sûret bulma makamı vardır ve bu haliyle O, sûretlerin tümünde tecelli eder” sözü üzerinden açmaya başlayalım bu vesileyle. 'Ol gönlü' fethetmeye niyetlenelim.

Sevmeyi, aşkı, kavuşmayı, vuslatı, adaleti tevhidin hakikati olarak algılamaya başladığımız oranda Onu (sav) anma törenlerinin niteliği çok daha derinleşecektir, hakkıyla gerçekleşecektir inşallah.
#leyla ipekçi
#Yunus Emre
#kutlu doğum
9 yıl önce
Mâşûk’un gönlünde -kutlu- doğmak
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!