|
“HDP artık Kürdi bir hareket değil”
Öncellikle Adana ve Mersin'de HDP seçim bürolarına yapılan saldırıyı kınıyor ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Seçimlere huzur ve barış ortamı içinde gitmek hepimizin arzusu ve umuyorum ki ortak menfaatinedir. Ancak bilmeliyiz ki Türkiye gibi ağır vesayet geçmişinden gelen ve bu vesayetten sıyrılmaya, demokrasisini inşa etmeye çalışan bizim gibi ülkelerde gündem doğal oluşmaz. Ülkenin kılcal damarlarına kadar sızıldığı için, başarısız oldukça yenisi sahaya sürülen yeni taktiklerle, ittifaklarla, provokasyonlarla dönüşüm önlenmeye çalışılır.

Bu ağır mücadeleyi vermek mecburiyetindeyiz. İşimiz zor ama imkansız değil. Sabırla ve üst akıldan hep birkaç adım önde olarak bu süreç idare edilebilir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, sadece ortaya cesaret ve iyiniyet değil, aynı anda muarızları şaşkına çeviren bir ileri akıl koydukları için bugünlere gelinebildi.

Bu anlamda HDP'ye yapılan saldırılar karşısında, tıpkı 6-7 Ekim provokasyonları gibi hükümet konuya hemen sahip çıktı ve olayı HDP özelinden çıkararak bir milli tehdit olarak algıladığını deklare etti. HDP'ye yapılan saldırı tüm Türkiye'ye yapılmıştır. Öncellikle masum vatandaşlarımızı hedef almıştır. Sonrasında siyasi istikrarımızı ve barışımızı hedeflemiştir. Biz bunlara yek vücut olarak karşı dururuz. Çünkü oyunun amacının ne olduğunu çok iyi biliyoruz.

Hükümet hiç vakit geçirmeden konuya ahlaki ve sorumluların yakalanması konusunda net irade koymasına rağmen, aynı olgunluğu HDP yöneticilerinde göremiyoruz. Bu türden bir provokasyonu en arzu etmeyecek kesim, seçimin favorisi, her seçim öncesi bu türden provokasyonların hedefi olan hükümettir. İstikrarı hedef alan her durum güçlü hükümetler için tehdittir.

Ama bakıyorsunuz 6-7 Ekim'de 52 vatandaşın katline yol açan çağrıyı yapan, biraz insani tavır alan vekillerini susturup neredeyse seçimlerde aday göstermeyerek cezalandırma girişiminde bulunan, Diyadin'deki provokasyona tek bir kelime bile edemeyen HDP'nin eşbaşkanları ve temsilcileri ateşe körükle giderek Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı ve hükümeti bu saldırıların sorumlusu olarak ilan ediyor.

Bu saldırıyı HDP Mersin mitingine denk getirerek hangi odaklar yaptıysa bu ortaya çıkarılmalıdır. Ama provokasyondan siyasi sonuç beklemeyen bir siyasi parti HDP gibi davranmaz.

Öcalan'ın Newroz mektuplarında ortaya koyduğu çerçevenin tamamen dışına çıkmış, eski Türkiye tezine sarılmış, 14 bin KCK'lıyı 5 sene hapiste yatırmış paralel yapı ile sarmaş dolaş, Öcalan ile görüşme yapılmasına şiddetle karşı CHP ile özdeş, Çözüm Süreci'ne ihanet diyen MHP ile kanka bir Kürt siyasi hareketi düşünülemez. Barajı aşmanın böyle bir stratejisi olamaz. Yeni Türkiye'den yana yüzde 75'lik halk kesimini, muhafazakarları bir kenara atarak, eski Türkiye koalisyonunda siyasi başarı aramak rasyonel değildir. HDP insanları kandırdığını düşünmemeli. Başta da Kürtleri.

Doksanlı yılların sonuna devlet ve örgüt arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yapan İlhami Işık, Öcalan'ı, PKK'yı ve legal Kürt partilerini çok iyi tanıyan bir Kürt olarak HDP'nin artık bir Kürt partisi olmadığını, Kürtlerin beklentisini umursamadığını söylüyor ki, bu malumun ilamı.

Akşam gazetesinden Cengiz Özdemir'le konuşan Işık'ın can alıcı bazı tesbitlerini aşağıda sıralıyorum.

“Eski Türkiye tezine sarılan HDP barajı aşsa bile artık HDP değil.”

“Eski aktörle iş tutan HDP, Türk ve Kürtleri birbirine kırdırtmanın önünü açıyor.”

“Yani bu stratejiyle bu siyasetle HDP barajı aşsa bile artık HDP değil. Bunun faturasını siyaseten verecekler. Bu siyaset Kürdi bir siyaset değil.”

“Erdoğan peşmergenin Kobani'yi kurtarmasının önünü açmıştır. CHP-MHP koalisyonu ülkeyi yönetseydi Kobani kalmazdı. Kürtlerin, Erdoğan'la düşmanlık problemi olamaz, bu doğasına ve varlık nedenine aykırıdır. Varlığı bile bölgedeki Kürtlerin saldırılar karşısındaki bir güvencenin ifadesidir. Bunu somut olarak gördük. Şu anda sayıları 2 bini geçti, peşmergeyi Türkiye eğitiyor. Kobani kurtuldu.”

“Sayın Barzani'yi aşağılayan, en ağza alınmayacak sözlerle ifade eden aktörler şimdi size güzellikler sunuyor. Bunda bir gariplik yok mu? Ancak Mesut Barzani ile Diyarbakır'da beraber yürüyen aktör, yanlışı ne olursa olsun dünün Türkiye'sinin değil, yeni Türkiye'nin aktörüdür. Sizin burada siyaseten yeni Türkiye'nin önünü açma gibi bir derdiniz olması gerekir.”

Evet HDP'nin böyle bir derdi yok. Sanki öyle ahım şahım barajı geçme derdi de yok. Sanki bir PKK Kuzey Kore'si vaadiyle seçim sonrasına da uzanacak bir toplumsal çatışmaya hazırlık kampanyası bu. Demirtaş ateşe su dökeceğine, baraj altında kalmanın sonrasında yaşanması murad edilen çatışmaya zemin hazırlamak üzere sandık tartışmasını başlatmayı deniyor. Sandıktan çıkan oyları HDP'lilerin de bulunduğu seçim kurulu sayıp bir nüshasını genel merkezlerine gönderecekleri halde, YSK'da dijital kaydırmalar olabileceğini söyleyerek halkı aptal yerine koyuyor.

Eski Türkiye'de bu ali cengiz oyunları tutardı. Ama artık o dönemler geçti. 7 Haziran seçimleri tüm bu oyunların aşılacağı, Kürt siyasi hareketinde vesayeti bitirecek bir sonuç ortaya koyacağını ümit ediyorum. Tüm vatandaşlarımızın, dezenformasyonların ötesine geçerek ülkeyi bir Mısır veya Suriye'ye çevirme amaçlı bu planı bozacağına, istikrarı bir kez daha koruyacaklarına inancım tam.
#seçimler
#yeni türkiye
#erdoğan
#barzani
9 yıl önce
“HDP artık Kürdi bir hareket değil”
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu