|
Sahte partilerle nereye kadar?
13 yıllık uzun ve meşakkatli yolun bu safhasında, tam bağımsızlık yolunda en önemli aşama olan 7 Haziran genel seçimlerinin hemen yanıbaşındayız. Sezon finali yapılacak ve herkes tüm hünerlerini ortaya koyuyor haliyle.

Tabii ki iyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez. Kutsal kitaplar sürekli olarak müminleri sahte peygamberler konusunda uyarır. Onların tatlı dillerine, hoş görüntülerine, her kalıba giren hallerine kanmamak konusunda dikkatli olmamızı ister.

Sanırım aynı kurallar sahte partiler için de geçerli. Belki de insan hafızasının on beş günde bir “resetlenmesine”, ama daha çok tüm hünerlerini sergiledikleri mühendisliklerin prodüksiyonuna güvenerek halkı ikna edebileceklerini düşünüyorlar.

Veya artık hiçbir şey düşünecek halde değiller. Bu son şanslarını kendi yöntemlerince sonuna dek “iyi” kullanarak seçim görüntülü darbelerini gerçekleştirmek ve bu çilekeş halkın nihayet gün yüzü görmesini engellemek istiyorlar.

Önce Hürriyet Mursi'ye verilen idam cezasını nal gibi Erdoğan fotosuyla “Yüzde elli iki ile seçilen devrik cumhurbaşkanına idam” manşetiyle veriyor, New York Times, NATO'yu Türkiye'ye müdahale etmeye çağırıyor, paralel ağa takılmış Cumhuriyet bir buçuk yıl önce Aydınlık gazetesinin yalan/bayat MİT dezenformasyonunu manşetine taşıyor, HDP, Mersin ve Adana binalarına bomba attığı için DHKP-C'ye teşekkür ediyor, derken İdil'de HDP'liler PKK'nın daha önce altı kişiyi öldürdüğü küçük bir köyde iki Hüda-Parlı'yı daha öldürüp altısını yaralıyor.

Ve aynı Doğan/paralel medyası cinayetleri trafik kazası tadında veriyor. Tıpkı Yasin Börü'nün beşinci kattan atılıp, kurşunlanıp, üzerinden araçla geçilmesine uyguladıkları tarife gibi. Tıpkı Savcı Kiraz'ı şehit eden teröristleri “eylemci” olarak kutsadıkları gibi…

HDP özellikle dindar Kürtleri “barajı geçemezsek ortalık kan gölüne döner” diye kan akan musluklar eşliğinde tehdit ediyor. İstanbul'un göbeğinde PKK'lıların attığı taşlar eşliğinde çalışıyor, çelik yelekle Güneydoğu'da çalışan diğer arkadaşlarımıza bakıp halimize şükrediyoruz.

HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş'ın yüzde 9.7 aldığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra teşekkürü 6-7 Ekim kalkışması ile 53 vatandaşımızın katledilmesiyle almıştık. Barajı geçen bir HDP/PKK'nın bu özgüvenle neler yapacağını tahmin etmek bile kâbus. Bu seçimden, Meclis'e girmekten öte bir durum. HDP Öcalan'ın kontrolünden çıktı ve darbe ittifakının koçbaşı oldu. Yeni Türkiye'yi engellemenin kilit taşı haline geldi. Keşke böyle olmasaydı ve HDP Çözüm Süreci'ni bitirecek bir ittifakla barajı aşmaya ikna edilmese, belki bu baraj konusunu bölgede özerklik ilanının gizli bir referandumuna çevirme yoluna sapmasaydı.

Dün “En iyi Kürt ölü Kürttür” diyenlerle, Kürt inkârını bitiren AK Parti'ye karşı HDP ittifak halinde. Son ümidini PKK'nın keleşine bağlayan geniş bir konsorsiyum, HDP'yi çiçek çocuk olarak göstermekle, yaşanan cinayet ve baskıları gizlemekle meşgul. AK Parti'yi engellemek ve gerici bir darbe yapmak için yapamayacakları hiçbir şey yok artık.

Bu ülkenin Özal sonrası gibi bir çukura düşmesini, çocuklarının hayatını önemseyen ve bu ülkeye aidiyet/sevgi besleyen tüm vatandaşların, siyaset dışı ve üstü bu ittifakı fark etmeleri zaruri. Böyle format yemiş bir HDP'ye etnik aidiyet hissiyatıyla destek vermek, ne Çözüm Süreci'ne, ne de demokratikleşmeye bir fayda getirir.

Dindar Kürtlerin, milliyetçi MHP'lilerin, Milli Görüş ve Muhsin Yazıcıoğlu'na gönül verenlerin, ülkenin şahlanışı, barış ve istikrarı için AK Parti'ye destek olmalarının zamanıdır. Bu partiler üstü bir durumdur. Sadece 8 Haziran'ı değil, 9, 10 Haziran'ı da, 2016'yı ve sonrasını da düşünmek gerekiyor.

Çünkü bizim Suriyeli kardeşlerimiz gibi gidecek bir başka Türkiyemiz yok.

Baraj altında kalan HDP'nin, sınıfta kalan tembel öğrenci gibi silkelenmesi ve format yediği güçlerin etkisinden çıkarak kendisine çeki düzen vermesi de mümkün olacaktır.

Bu seçimler bir hükümet belirlemekten öte, bağımsızlık, istikrar, refah ve barışımız adına halkın kenetlenmesi anlamını taşımaktadır. Bu mesajı tüm dünyaya güçlü bir şekilde vermek çocuklarımızın nasıl bir Türkiye'de yaşayacağını tayin edecektir.

Herkesin 7 Haziran'da sandıklara giderek ülkesine sahip çıkması tarihi bir görevdir.
#NATO
#DHKP-C
#HDP
9 yıl önce
Sahte partilerle nereye kadar?
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu