|
Sistem değişikliği içermeyen anayasa boştur...

Halk Adnan Menderes’i, Turgut Özal’ı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı, diğer lider ve siyasilerden neden farklı bir yere koyuyor?

Neden bu üç isim öne çıkıyor, farklılaşıyor?

Üç isim de aslında farklı toplumsal, sosyolojik, siyasi damardan geliyor. Adnan Menderes “Siyah Türk” değil... CHP’li, Aydınlı bir toprak ağasının oğlu. Turgut Özal Anadolu’dan çıkmış, Kürt kimliğini dışlamayan, ama ABD’de eğitim almış, pragmatik, kentli, Batılı kültür biçimini benimsemiş. Recep Tayyip Erdoğan Milli Görüş çizgisinden geliyor, tam anlamıyla siyah bir Türkiyeli...

Aslında bu sorunun cevabını dünkü yazıda vermiştim. Bu liderleri halkın kalbi ve hafızasında birleştiren, ayrıcalıklı bir yere koyan, “milli” olmaları... Bu ülkeyi sevmeleri, cesaret ve samimiyetleri, risk almaları, halka değer ve önem vermeleri, ezber bozucu, zor reformlara girişmeleri...

Halk bu tür liderleri, farklılıkları ne olursa olsun, benimsiyor ve destekliyor. Çünkü toplumsal hafıza denen bir gerçeklik var.

Nesilden nesle devredilen toplumsal hafızada bu liderlerin yeri ayrı. Halk, kimin kendisi için mücadele verdiğini, kimin yerli olduğunu iyi biliyor. Bunu, yaşamdaki kendi tecrübelerinden, dedelerinin, ninelerinin anlattığı hikâyelerden, bugün yaşadıklarından biliyorlar.

Bahsi geçen siyasi gelenekte, öne çıkan bu liderler arasında, en uzağa varabilen, diğerlerinin tasfiye edildiği noktalarda “düşmeyen” lider Erdoğan oldu. Bizler, tarihi bir kırılma anında, darbe veya şüpheli bir ölümden sonrasını Erdoğan’a kadar hiç yaşamadık.

En uzağa Özal gidebildi. Cumhurbaşkanı oldu, lakin ömrü vefa etmedi. Etseydi, ne denli başarılı olurdu o da kuşkulu. Etrafı ciddi anlamda sarılmıştı. Sadece zekâsıyla verebileceği mücadeleden çok daha fazlası gerekirdi.

Bu anlamda, gelinen noktanın değerini çok iyi bilmek gerekiyor. Çünkü Türkiye bu kavgayı tam olarak kazanmış, “bağımsızlığını” ilan etmiş değil. Bunun için devleti yeniden tanımlamaya, tüm kurumlarını “halkın emanetine” almaya ihtiyaç var.

Vesayete alınmış ülkelerin çoğunun iç dinamiği de fethedilmiştir. Buna karşı dönem dönem halk iradesini arkasına almış güçlü liderler önemli kazanımlar elde edebilirler. Ancak, eğer devlet yapısı halkın emanetine alınmazsa, bu hamleler kurumsallaşmaz ve o liderin siyasi ömrü ile sınırlı olur.

İşte Erdoğan ve Davutoğlu bu nedenle sistem tartışmasını açmak istiyor. Sadece kendisi ile sınırlı bencil bir planlaması olsaydı, şu andaki sorumsuz ama yetkileri geniş mevkisi ile kifayet ederdi. Herkese mavi boncuk dağıtıp, on yıl daha sorunsuz vakit geçirebilirdi.

Erdoğan sürekli “kötü adam” olmak zorunda mı?

Bu manada sistem değişikliğini kendisi için istediğini iddia etmek saçma. Şu anda dahi, sistem değişikliği ısrarından vazgeçtiği anda kendisine dönük sürek avı nihayetlenir. Çünkü asıl engellenmek istenen, vesayetin kalıcı şekilde tasfiye edilmesi, post Erdoğan veya AK Parti dönemi geldiğinde ise karşı devrimi yapabilmektir.

Bazıları sistem tartışması ile ilk halk anayasasının aynı anda tartışılmasının yanlış olduğunu söylüyorlar. İlk halk anayasasında vesayeti söküp atacak köklü bir düzenleme yapılmayacaksa, bunca mücadelenin ne anlamı vardı ki? Yasamayı yürütmeden ayıracak, yargıyı halka açacak, yürütmeyi bürokrasinin cenderesinden kurtaracak, güçler arasında sağlam “kontrol-denge” mekanizmaları yaratacak, dar bölgede tek vekilin seçileceği seçim sistemini getirecek, 50 yıldır oynanan “parlamenter rejim tiyatrosunu” bitirecek bir anayasa olmadıktan sonra konuşmanın ne anlamı var?

Bu işi ertelemenin nasıl bir gerekçesi olabilir? Çünkü sürek avı bu sistemi değiştirmedikçe bitmeyecek. Darbe ittifakının mücadele azmini sürdüren, hala 13 yılın kazanımlarının geri alınabilecek olmasıdır. Bu ümidi sona erdirecek olan ise, devlet sisteminin vesayete kapatılması, demokrasinin kurumsallaşmasıdır.

Bu olmadığında muhalefet, medya, STK’lar vd. de bağımsızlaşamayacak, tabanlarını çıldırtmaya devam edecekler. Kutuplaşmanın erimesi, normalleşmenin başlaması için momentumun değerlendirilmesi gerekiyor.

Bu bağıntıyı ıskalamak, sadece bir dört sene daha acı çekilmesini, her fırsatta darbe girişimlerine maruz kalmayı sağlar.

Restorasyon süreci tamamlanmıştır. Türkiye vesayet üreten devlet sistemi içinde bundan öteye gidemez.

Sadece akbabaların iştahını kabartır.

#Adnan Menderes
#Turgut Özal
#Tayyip Erdoğan
9 yıl önce
Sistem değişikliği içermeyen anayasa boştur...
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?